Tutuklular, yolladıkları mektupla depremde yaşamını yitirenlerin yakınlarına ve yaralılara başsağlığı mesajını iletti
İçeriden / Hüseyin Aykol
Eskiden cezaevlerinden gönderilen mektuplar bizlere birkaç günde ulaşırdı. Şimdilerde aynı şehirdeki cezaevinden bile mektubun bize ulaşması bir ayı buluyor. O nedenle, büyük depremin yaşandığı 6 Şubat sonrası ilk mektup, Hakkı Turgay’dan geldi. Hemen depremin ertesi günü kaleme alınan faks mesajında şöyle diyor: “Bizler İzmir-Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan devrimci Kürt tutsaklar olarak halkımızın bu afet nedeniyle yaşadığı felaketi yürekten paylaşıyoruz. Hayatını kaybeden insanlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.” Bundan önce de bize avukat görüşmesi aracılığıyla Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan kadın gazeteci arkadaşlarımızın ve Sincan 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan erkek gazeteci arkadaşlarımızın taziye dilekleri ulaşmıştı. Biz de buradan onların bu dileklerini halklarımıza iletiyoruz.
Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutuklu kadın gazeteci arkadaşlarımızdan Diren Yurtsever, 1 Şubat 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Benim ve diğer arkadaşların morali, motivasyonu ve sağlığı genel olarak iyi. Habibe gözlük takmaya başladı. Uzağı göremiyordu. Ceylan ve Habibe mide rahatsızlıklarından dolayı özel mide yemekleri yiyor. Berivan vejetaryen menü; ben ve Öznur ise normal yemek yiyoruz. Ben de geçenlerde boğaz için ultrason çektirdim. Daha önceden nodül vardı; düzenli kontrole gitmem gerekiyordu. Ancak bunun için hastaneye yeni gidebildim ve doktor nodülün ne çok kirli ne de çok temiz olduğunu söyledi ve 6 ay sonra yine gelmemi istedi. Bu arada, hastaneye giderken, bizi götüren jandarmalardan Kürtçe türkü mırıldanan biriyle tanıştık. Bizim gazeteci arkadaşlarımızdan birinin uzak kuzenlerinden biri çıkmaz mı? Dünya ne kadar da küçükmüş meğerse.
Geçen hafta resim kursumuz sona erdi. Ben güzel bir yağlı boya kadın portresi yapmıştım. Bunu aslında İstanbul büromuza armağan olarak göndermeyi düşünüyordum. Ancak burada tutukluların katıldığı bir sergi varmış; arkadaşların talebiyle önce sergiye göndereceğim. Bizim arkadaş görüşçü işleri bir türlü çözülemedi. Şimdiye kadar sadece Habibe, o da bir kez kapalı görüş yapabildi. Fikret Başkaya hocanın kitaplarını aldık. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Okuma sırasına alındılar. Bizden kitap tanıtımları istemiştiniz. Her hafta birimiz size kitap tanıtımı gönderme kararı almış bulunuyoruz. Bu arada, Almanya’dan “Stimmen der Solidaritat” bize dayanışma mektubu gönderdi. Kendilerine teşekkür ediyoruz.”
Yine Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutuklu kadın gazeteci arkadaşlarımızdan Öznur Değer, 17 Ocak 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Cezaevinin temel sorunlarından biri de aramalar. Sabah size yazmaya başlayacakken, henüz mesai saati bile başlamadan saat 08:50 sıralarında arama yapmak üzere koğuşa 22 gardiyan girdi. 5 kadının kaldığı, 3 odadan ibaret bir yer. Zaten fazla eşyamız olamıyor. Buraya gelen eşyalar kontrolden geçiyor ya da kantinde kendi sattıkları şeyler. O nedenle yasak bir madde bulamazlar ama yine de eşyalarımız didik didik aranıyor; karıştırılıyor ve dağıtılıyor. Aslında bizim buna tepki vermemizi istiyorlar galiba. Nitekim tahliye zamanı gelmiş mahpusların odalarında geçenlerde kameralı arama yapılmış; tıpkı ev baskınlarında olduğu gibi. Denetimli serbestlik ile tahliyesi gelen pek çok kişinin tahliyesi üçer ay erteleniyor malum. Buna gerekçe bulmak için böylesi provokasyonlara girişiliyor olmalı.
Cezaevindeki tutsakları zorlayan konulardan biri de ekonomi. Bizler çalışmadan alıkonulmuş kişileriz. Yani zaten gelirimiz yok. Ailelerimiz kendi geçimlerini sağlamaya çalışırken, bir de bize harçlık göndermek zorunda kalıyorlar. Bir ketıl, birkaç saat açık kalabilen bir televizyonun elektriğine bu ay 234 lira fatura geldi. Sanayi tarifesinden ev tarifesine geçilmiş ama buraya söz konusu karar ulaşmadığı için bizde halen eski tarife devam ediyor. Posta pullarına gelen zamlar korkunç. Fotoğraf çektirdik. Her pozdan üçer adet yapılıyor ve tanesi 3 liraydı. Şimdi sadece ikişer adet yapılıyormuş ve tanesi 5 lira olmuş.
Bu arada, bana yeni bir dava daha açıldı. Buna göre Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacağım. İlk duruşma günüm de 8 Mayıs 2023 günü ve saat 09:30’da. Olay şu: 28 Kasım 2023 günü Çankaya Belediyesi önünde “Geçinemiyoruz” eylemi yapılmıştı. Ben de söz konusu basın açıklamasını bir gazeteci olarak ajansım için izliyordum. Eyleme izin verilmedi; basın açıklaması yapmaya çalışanları gözaltına aldılar; beni de, ben gazeteciyim dediğim halde, hatta diğerleri, o gazeteci onu niye gözaltına alıyorsunuz, dedikleri halde beni de gözaltına almışlar; ancak akşamüstü serbest bırakılmıştım. İddianame şöyle diyor: Görevli emniyet mensuplarının ikazlarına ve müdahalesine rağmen, ayrılmamakta ısrar ederek basın mesleği ile bağdaşmayacak hareketlerde bulunarak elinde bulunan fotoğraf makinesi ile çekim yapmaya devam etti… Yani kendilerinin de belirttiği gibi ben orada gazeteci olarak bulunuyormuşum!”
Halen Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nde kalmakta olan gazeteci arkadaşlarımızdan Özlem Seyhan, 24 Ocak 2023 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Şartlı tahliyeler konusunda sorunlarımız burada da sürüyor. Nitekim iki arkadaşımızın daha tahliyeleri 3’er ay ertelenmiş durumda. Oysa kurulla görüşmeyi kabul etmişlerdi. Çok absürt gerekçelerle tahliyeler engelleniyor. Semiran Erbağ Çakır isimli bir hasta arkadaşımız var. Hasta tutsakların cezasının ertelenmesine ilişkin başvurusunu yaptı. Ancak görünürde bir gelişme olmadı. Cezaevleri hastalarla dolup taşıyor. Kelepçeli muayene dayatması yüzünden birçok arkadaşımız muayene olamıyor. Bu sorunlarımız için verdiğimiz dilekçelere binaen olsa gerek, buraya kimi heyetler gelip-gidiyor ama gelenler bizi dinlese de, herhangi olumlu bir gelişme olmuyor. Tüm arkadaşların sizlere çok selamları var. Siz de dışarıdaki arkadaşlara selam söyleyin. İçeridekiler de umarım en kısa zamanda tahliye olurlar.”
Erzurum-Dumlu 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan gazeteci arkadaşlarımızdan Ziya Ataman’ın mektubu 7 Şubat tarihli; ancak deprem öncesinde yazılmış olmalı; çünkü deprem hakkında herhangi bir söz etmemiş. Ziya Ataman şöyle diyor: “Hem sizin mektubunuzu aldığımı bildirmek; hem de tutuklu diğer arkadaşlardan mektup aldığımı söylemek istedim. M. Ali Ertaş, Ömer Çelik, Berivan Altan, Emrullah Acar ve en son Deniz Nazlım’dan en azından kendilerine omuz verdiğimi bildiren mektuplarımın onlara ulaştığı için mutlu oldum. Çünkü mesela Emrullah ve Deniz’e mektubum ulaşırken; aynı cezaevinde bulunan diğer iki arkadaşa mektubum ulaşmadı. Mektuplarımın bir kısmı ulaşmıyor, kayıp oluyor ki, bu durumun buradan kaynaklandığını sanmıyorum.”
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
Diren Yurtsever – Sincan Kadın Kapalı Cezaevi
Özlem Seyhan – Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi
Öznur Değer – Sincan Kadın Kapalı Cezaevi
Ziya Ataman – Dumlu 2 nolu Yük. Güv. CİK
Hakkı Turgay – Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi