Dr. Hayri Hazargöl
AKP-MHP iktidarının toplumsal ve siyasal olarak kutuplaştırma politikası ve nefret söylemi HDP İzmir il binasında genç bir HDP’li kızın katledilmesiyle sonuçlandı. Eğer başkaları da olsaymış genç kızla birlikte öldürülecekmiş. O gün binada bir yönetim toplantısı olacakmış ama ertelenmiş. Yıllardır HDP’liler öldürülmekte ve linç edilmektedir. Deniz Poyraz cinayeti HDP’ye yönelik siyasi cinayetlerin ve saldırıların son halkasıdır.
Bakmayın AKP ve MHP’nin bu cinayeti kınamasına. Bu cinayet AKP-MHP ortak yapımıdır. Alman savaş teorisyeni Clausewitz “savaş, önceki politikaların devamıdır” der. Yani bu cinayet AKP-MHP politika ve söylemlerinin sonucudur. Zaten HDP’lilere yönelik saldırıların çoğunlukla MHP yanlıları olmaları tesadüfi değildir. Katil, bozkurt işareti yapıyor. MHP zaten zihniyeti ile Kürt ve demokrasi düşmanı katiller üretiyor. MHP için vatan söz konusu olduğunda her şey yapılabilir, her türlü yalan söylenebilir, demagoji de yapılabilir. Bu açıdan MHP’nin katile sahip çıkmaması anlaşılırdır. Ancak başka yollardan sahip çıkacaklardır. Bu açıdan MHP liderinin açıklamasını kimse ciddiye almaz. Çünkü MHP’nin böyle yalan, inkar ve demagojik söylemlerine Türkiye halklarının ve demokrasi güçlerinin karnı toktur. HDP günah keçisi yapılacak, her gün düşman ve vatan haini olarak gösterilecek ama sonra HDP’ye yönelik saldırı karşısında timsahın gözyaşları dökülecektir. Geç bunları derler. Bu siyasi cinayetten ve son yıllardaki siyasi cinayet ve saldırılardan tamamen AKP-MHP iktidarı sorumludur.
HDP’nin tüm saldırılara rağmen gösterdiği direnişi Deniz Poyraz’ın annesi net bir biçimde ortaya koymuştur. Bir Deniz gider, bin Deniz gelir, demiştir. Yıkılmadık ve yıkılmayacağız, demiştir. Bu haykırış aslında AKP-MHP iktidarının sonunun yakınlaştığının ifadesidir. Halkların, kadınların, gençlerin, emekçilerin ve bir bütün olarak demokrasi güçlerinin direnişi AKP-MHP iktidarını götürecektir. Hiçbir baskı, zor ve katliam bu iktidarı kurtaramayacaktır. Bu iktidar gidicidir.
Türkiye’de on yıllara dayalı demokrasi mücadelesi vardır. Bunun yarattığı demokratik birikim vardır. Kürt halkının on yıllara dayalı özgürlük ve demokrasi mücadelesi vardır. Bunlar o kadar köklüdür ki, artık baskılarla ve cinayetlerle ezilemez, tasfiye edilemez. Bu mücadele mutlaka sonuçlarını yaratacaktır. Türkiye demokratikleşecek, Kürt ve Aleviler başta olmak üzere tüm halkların ve toplulukların kimlik, inanç ve özgürlük sorunları çözülecektir. Bu kaçınılmazdır. Bu sorunları çözümsüz bırakmak Türkiye’ye ihanettir. Gerçek ihanetçiler bunlardır. Demokrasi ve Kürt düşmanlarının Türkiye’nin gerçek düşmanları olduğu, bir ihanet varsa o da bunların ihanetçi olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılacaktır.
Deniz Poyraz’ın katledilmesi sonrası Kürt halkıyla Türkiye halklarının bir araya geldiğinin ve daha güçlü biçimde bir araya geleceğinin görülmesi çok önemli bir gelişmedir. Zaten bu sağlandıktan sonra hiçbir siyasi güç Türkiye’nin demokratikleşmesini ve Kürt halkının özgürleşmesini engelleyemez. Bu çok önemlidir. AKP-MHP iktidarının ve tüm demokrasi ve Kürt düşmanlarının engellemeye çalıştığı halkların birliğinin gerçekleşeceği görülmüştür. Artık AKP ve MHP’nin, onların derin güçlerinin bu birliği engelleyemeyeceği anlaşılmıştır. Deniz Poyraz’ın katledilmesi bu gerçekliği ortaya çıkarmıştır. Ya da Deniz Poyraz ölümüyle bu birleşmeyi sağlamada önemli rol oynamıştır. Bu yönüyle Deniz Poyraz oynadığı bu rolle tarihe geçecektir. İzmir’de yan yana yaşayan Kürtler ve Türkiye halkları bu cinayeti birlikte protesto etmişlerdir. Hepimiz Deniz’iz, hepimiz HDP’liyiz, denmesi Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yaşam olarak yeni bir faza, yani döneme girdiğini göstermektedir. Deniz Poyraz’ın cenazesini sahiplenme tüm Türkiye halklarına büyük bir umut vermiştir.
AKP-MHP faşizminin baskı, zulüm ve tutuklamalarla yaratmak istediği korku duvarının da çürük olduğu görülmüştür. Halk korkuyu bir tarafa bırakıp sokaklara dökülmüştür. Zaten halk sokaklara dökülüp sayıları çoğaldıkça baskılar da tutuklamalar da çaresiz kalacaktır. Demek ki, yapılması gereken sokağa çıkıp haykırmaktır. Herkes böyle düşünürse artık yürüyüşler ve gösteriler her yerde on binlerce olur.
Kuşkusuz bu cinayet de amaçlı ve planlıdır. Bu da HDP’lileri ve tüm demokrasi güçlerini sindirmektir. Bu açıdan bu cinayet karşısında sinilmediğini göstermek çok çok önemlidir. Deniz Poyraz’ın katledilmesine gösterilen kitlesel tepkiler çok çok önemlidir. Bu cesaret de bulaşıcı olacaktır. Zaten bu tür özel savaş ve baskı sistemleri belli bir süre içinde amaçlarına ulaşamazsa çözülürler. AKP-MHP iktidarının diktatörlüğü de çözülme sürecine girmiştir.
Deniz Poyraz’ın katledilmesi demokrasi güçlerini, HDP’yi, yani Türkiye halklarını ve Kürtleri sindirmek için yapılmıştır. Buna provokasyon denilerek sessiz kalınması yanlıştır. Aksine her türlü provokasyon sokağa çıkılarak, direnilerek önlenir. Sindirme ve susturma saldırıları sessiz kalınarak etkisiz hale getirilemez. Hatta sessizlik bu katliamların istediği amaçlarına ulaşmasına yol açar.
Kuşkusuz mücadeleyi bilinçli ve örgütlü yürütmek gerekir. Bunun hedefi de AKP-MHP iktidarını gösteri, protesto, yürüyüş gibi demokratik eylemleri geliştirip yükselterek düşürmek olmalıdır. Bu iktidarı düşürecek tek yol halkın meşru ve haklı olan demokratik yol ve yöntemlerle yürüteceği mücadeledir. Zulme karşı direniş evrensel haktır. Türkiye halklarının şimdi bu hakkı tam da kullanma zamanıdır.