Akdeniz, EGE, Marmara ve Karadeniz sularında ısınma rekorlar kırarak artmaya devam ediyor. Diğer yandan deniz ekosistemi yok oluşa sürüklenirken, Akkuyu ve olası Sinop Nükleer santralleri felaketlere gebe
Deniz ekosistemleri denizlere bırakılan atıklar, derin sondaj petrol ve doğalgaz çıkarılması gibi nedenlerden kaynaklı büyük zararlar görürken, diğer yandan küresel ısınma ve El Nino’nun etkisiyle rekor derecelere doğru hızla yol alıyor. Yaz deniz sıcaklığının 30 derecelere tırmandığı günümüzde Akkuyu ve inşa edileceği duyurulan Sinop nükleer santralleri felaketlerin habercisi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, yaşanan El Nino hava olayının iklim değişikliğiyle birleşerek çarpan etkisi yaptığını ve deniz suyu sıcaklıklarını rekor seviyelere ulaştırdığını duyurdu.
Akdeniz, Ege, Marmara, Karadeniz
ODTÜ Deniz Bilimleri Ensititüsünün analizlerine göre, geçen yılın haziran ayında başlayıp bu yılın nisan ayında sona eren El Nino döneminde Akdeniz’de deniz suyu sıcaklığı ortalaması 23,06 santigrat derece oldu. Bu rakam bir önceki El Nino dönemi olan 2014-2016 yıllarında 21,04; 1997-1998’de 20,98; 1982-1983 yıllarında ise 20,25 santigrat derece ölçülmüştü. Ege Denizi’nde son El Nino döneminde 19,97 derece olarak kaydedilen deniz suyu sıcaklığı 2014-2016 arasında 18,11; 1997-1998 yıllarında 18,03; 1982-1983 döneminde ise 17,51 derece olmuştu. Marmara’da bu rakamlar son El Nino’dan geriye doğru, 17,21 derece, 14,72 derece, 15,18 derece ve 15,10 santigrat derece şeklinde kaydedildi. Karadeniz’de ise son El Nino döneminde deniz suyu sıcaklığı 17,36 derece olurken, geçmişteki El Nino dönemlerinde, sırasıyla 14,47 derece, 15,10 derece ve 14,67 santigrat dereceydi.
Denizler alarm veriyor
Salihoğlu, El Nino döneminin geride kaldığını ancak etkilerinin sürdüğünü, bu hava olayının iklim değişikliğiyle birleşmesiyle de aşırı sıcakların görülmeye başlandığını belirtti. Bu durumun denizin sadece sıcaklığını değil, ekosistem yapısını ve sağladığı servisleri de baştan sona etkilediğini vurgulayan Salihoğlu, “Bu El Nino’yu daha önceki çok güçlü olanlarıyla karşılaştırdığımızda ulaştığımız deniz suyu sıcaklıkları hepsinin ötesinde, rekor sıcaklıklar. Bu iklim değişikliği ile birleşince topyekun etkisi çok güçlü oldu. Çarpan etkisi yaptı ve sıcaklıkları hiç görmediğimiz rakamlara çıkardı” dedi.
Isı 2 derece arttı
Akdeniz’deki deniz yüzey suyu sıcaklıklarının önceki El Nino dönemlerinde en fazla 21 derecelere çıkmışken bu kez 23 dereceye ulaştığına dikkat çeken Salihoğlu, “En son gördüğümüz El Nino 2014-2016’daydı, aradan geçen zaman 10 yıl bile değil ve Akdeniz’de 2 derecelik bir artış görüyoruz. Ege benzer durumda, 2 dereceye yakın bir artış var. Marmara ve Karadeniz’de artışlar 2 derecenin üzerinde. Burada gerçekten ‘Denizlerimiz alarm veriyor.’ dedirten bir durum var. İklim değişiyor ve üzerine El Nino eklenince hiç görmediğimiz sıcaklıklar gördük. Bunların ekosistem üzerinde etkileri çok büyük olacak, bunları da göreceğiz” diye belirtti.
Soğuk ara tabaka yok oldu
Denizlerde sıcaklık artışından en fazla etkilenen bölgelerin Doğu Akdeniz ve Doğu Karadeniz olduğu bilgisini paylaşan Salihoğlu, ısınmanın derin denizleri farklı şekillerde etkilediğini dile getirdi. Salihoğlu, “Karadeniz’de artık soğuk ara tabakayı göremez olduk, Akdeniz’de de benzer bir durum var, ısınma derin denize yansımış durumda. Ama bunu Karadeniz’deki kadar net görebilmiş değiliz. Marmara Denizi’nde ise çok net çünkü derin denizdeki sular Akdeniz’den geliyor ve burada derindeki değişim çok daha hızlı gerçekleşiyor yani Marmara’da derinde ciddi bir sıcaklık artışı görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Balık türlerinin yarısı istilacı tür
Denizler üzerinde kirlilik, istilacı türler, avcılık gibi birçok baskı bulunduğunu anlatan Salihoğlu, ekosistemin bu denli ani sıcaklık değişimlerine adapte olabilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Prof. Dr. Salihoğlu, denizlerdeki türler ve biyoçeşitlilik konuşulduğu zaman sadece balıkların düşünülmemesi, fotosentez yapan fitoplanktondan başlayarak bütün ekosistemin ele alınması gerektiğini kaydetti. Sıcaklık artışlarında fitoplankton gibi mikroskobik bitkilerde ciddi değişimler olabildiğine değinen Salihoğlu, “Zararlı alg patlamaları olabiliyor ya da müsilaj döneminde gördüğümüz gibi buna yol açan türlerin çoğalması gerçekleşebiliyor. Karadeniz ve Akdeniz’de dönem dönem zehirli alg türlerinin patlama yaptığını görüyoruz. Denizanalarında artışlar görüyoruz. Balık türlerinde ise değişim muazzam, Akdeniz kıyılarında şu anda bulunan balık türlerinin yarısı istilacı türler” olduğunu ifade etti.
Nükleerde felakete doğru
İklim zirvelerinde sermayeye yeni birikim yolları açma süreci iklim sorununu çözme iddiasıyla sürerken yüzyılın sonu için öngörülen ‘1,5 derece olmadı 2 derece olsun’ iddiasının birçok bölgede bugünden aşıldığı izlenmekte. BM tarafından hazırlanan rapora göre, Akdeniz Bölgesi aşırı ısınmış durumda ve deniz ısısı yaz ortalama 28,5 derece olarak ölçüldü. Akkuyu’da deniz suyu sıcaklığı geçtiğimiz yaz 31 dereceye çıkarken hava sıcaklığı ise 42 derecelere ulaştı. Bu koşullarda bölgede nükleer santralin çalıştırılabilmesi ise mümkün olamıyor. Santralin sağlıklı çalışabilmesi için deniz suyu ısısının 28 dereceyi aşmaması gerekirken, bu durumda santralin çalışaması veya soğutma suyunun farklı yollarla temini gerekiyor.
Soğutma nasıl sağlanacak
Bu nedenle muhtemelen Kayraktepe Barajı ile Cezende Barajı’nın santrale bağlanması mümkün. Normalde mümkün olmazdı belki ama mevcut iktidarın bunu çok rahat biçimde yerine getirebileceğini belirtmek gerekiyor. Bölgenin petrokimya sanayisine peşkeş çekilme hazırlıkları ise sürerken, bu durum hem susuzluk hem kirlilik hem de açlık anlamına geliyor. Fransa’da geçtiğimiz yıl birçok nükleer santral üniteleri üretim dışı kalırken nedeni soğutma suyunu aldıkları nehir suyunun 28 derece ısıya ulaşmış olmasıydı. Suyun ısınmasının sonuçları ise nükleer santrallerde yıkıcı (çernobil vb.) kazaların yaşanma olasılığını arttırıyor. Bunun yanında Sinop ve Trakya için G.Kore ve Çin’li şirketler kolları sıvarken, Karadeniz sularının da yaz ortalama ısısının 28 dereceye çıktığı bilgisi bilim insanlarınca paylaşılmıştı.
EKOLOJİ SERVİSİ