Deniz Poyraz’ın katili Onur Gencer’in yargılanacağı dava öncesi açıklama yapan HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, ‘Susarak beklersek, adalet mahkeme salonlarında gerçekleşmeyecek. Susmuyoruz, örgütlü adaletsizliğe karşı örgütlü mücadeleyi, sistemli kötülüğe karşı en geniş dayanışmayı ve ortak mücadeleyi kurmaya devam ediyoruz’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasına yönelik saldırı gerçekleştiren ve Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer’in yargılandığı davanın ikinci duruşması, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. HDP, dava öncesi Bayraklı Adliyesi önünde açıklama yaptı. “Katillerden hesabı soracağız! Faşizm yenilecek. Biz kazanacağız” ile “Deniz Poyraz isyanımızdır. Davanın takipçisiyiz” yazılı pankartlarının açıldığı açıklamada, sık sık “Gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “Katillerden hesabı kadınlar soracak”, “Faşizm yenilecek, biz kazanacağız” ve “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları atıldı.
Açıklamaya Deniz Poyraz’ın annesi Fehime ile babası Abdullilah Poyraz, HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar, Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz, İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, SYKP Eşbaşkanı Cavit Uğur, kadın örgütleri ve çok sayıda kişi katıldı.
Karşımızda sistemli örgütlü bir kötülük düzeni var
HDP Eşbaşkanı Sancar, HDP ve demokratik siyasetin saldırı altında olduğunu söyledi. Saldırının arkasında örgütlü bir güç olduğunu vurgulayan Sancar, “Sadece bir arkadaşımızın katledilmesiyle veya başka arkadaşlarımızın katledilmesiyle bu mücadele durmaz. Kimse korkmaz kimse yılmaz. Gözdağı vermek, sindirmek istediler. Ama hiçbiri bu tür saldırılarla başaramadı, başaramayacaklar. Adalet, hakikat ve barış için buradayız. Biliyoruz ki, karşımızda sistemli örgütlü bir kötülük düzeni, adaletsiz bir sistem var. Bu uygulamalara, bu sisteme, bu zihniyete ve iktidara karşı tek etkili yol sistemli ve örgütlü mücadeledir. Kötülüğe karşı iyiliği örgütlemek, adaletsizliğe karşı adalet mücadelesini büyütmek tek çıkar yoldur” dedi.
Adaletsizliğe karşı susmuyoruz
“Bu sistemden, kanlı, talancı düzenden kurtuluşun tek yolu birlikte mücadele etmektir” diyen Sancar, yargının iktidar tarafından muhalefeti susturmak için araç olarak kullanıldığını söyledi. Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Susarak beklersek, adalet mahkeme salonlarında gerçekleşmeyecek. Susmuyoruz, örgütlü adaletsizliğe karşı örgütlü mücadeleyi, sistemli kötülüğe karşı en geniş dayanışmayı ve ortak mücadeleyi kurmaya devam ediyoruz. Bu sistem suçluları aklayan, hakikati karartan bütün mekanizmalarıyla demokrasi mücadelesini önüne dikilmektedir. Biliyoruz ki adalet ancak herkes için talep edildiğinde bir hedefe amaca yönelik olur. Adalet mücadelesi herkes için verildiğinde anlam kazanır. Ya herkes için vardır ya da hiç kimse için yoktur.”
Barışın olmadığı yerde demokrasi de olmaz
Sancar, “Deniz Poyraz’a, HDP’ye yönelik saldırı bu barış mücadelesinden vazgeçirme çabalarının sistemli uygulamalarıdır. Oysa biz barışı getirmekte kararlıyız. Barışı da ancak adalet ve hakikat üzerine kurabiliriz. Adalet ve hakikatin olmadığı yerde barış da olmaz. Barışın olmadığı yerde demokrasi de olmaz. Demokrasinin olmadığı yerde eşitlik de olmaz huzur da olmaz. Bunu hepimizin görmesi lazım” diye belirtti.
Bu sistemi değiştirene kadar mücadeleyi sürdüreceğiz
Soruşturmanın başından beri hem emniyete hem savcılığa cinayetin bireysel olmadığını göstermek istediklerini vurgulayan Sancar, “Bunları karartmak, hakikati, örgütlü kötülüğü örtmek için elindeki imkanları kullandılar. Biz de irademizi, örgütlü gücümüzü bu karanlığın arkasındaki gücü ortaya çıkarmak için kullanmaya devam edeceğiz. Bu sistemi değiştirene kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu ülkeyi aydınlığa çıkaracağız. Karanlığın üstüne halkların iradesini ve ışıklarını mutlaka yönelteceğiz. Bizlere yönelik saldırılarda bütün güçleriyle hakikati örtmek suçluları aklamak için uğraşan sistem bize yönelik yargılamalarda her türlü kumpası, hileyi, oyunu oynamakta beis görmüyor” diye konuştu.
Adaleti gerçekleştireceğiz
“En büyük gücü kadın mücadelesinden aldığımızı hatırlatalım” diyen Sancar, “Deniz Poyraz cinayeti kadın mücadelesine saldırının da sembolüdür. O nedenle en büyük direnci kadınlar göstermektedir. En etkili mücadeleyi kadın hareketi yürütmektedir. Birlikte hep birlikte barışa, demokrasiye, adalete yürüyüşümüz devam edecek. Hakikati ortaya çıkaracağız. Adaleti gerçekleştireceğiz, hakikatle adaletin üstüne barışı inşa edeceğiz. Bu ülkeye demokrasiyi mutlaka getireceğiz. Bütün dostları, dayanışma için mücadele için her an her şekilde yoluna devam eden güçleri selamlıyorum. Adalet, hakikat, barış ve demokrasi mücadelesinin başarıya ulaşacağına inanıyorum” dedi.
Katilin SADAT ile olan ilişkisi araştırılmadı
Aynı açıklamada konuşlan İzmir Kadın Platformu üyesi Günseli Kaya, Onur Gencer’in katliamı, İzmir Valiliği, Emniyet ve 24 saat il binası önünde nöbet tutan polislerin gözü önünde elini kolunu sallayarak, gerçekleştirdiğini vurgulayarak, saldırının ardından yine polisler tarafından “İsmin ne abicim” diyerek karşılandığını anımsattı. Katliamdan önce Gencer’in defalarca keşif yaptığı, çeşitli tarihlerde 27 kez İzmir Emniyeti’ni aradığı, poligonda silah eğitimi aldığı ve Suriye’de eğitildiğinin ortaya çıktığını ifade eden Kaya, Gencer’in emniyetten kimlerle görüştüğüne dair soruşturma yürütülmezken, SADAT ile olan ilişkisinin de araştırılmadan üstünün örtülmeye çalışıldığını aktardı.
Gencer’in kimden güç aldığını ortada
Katil Gencer’in ilk duruşmadaki rahat tavırları ve jandarma tarafından korunmasına değinen Kaya, avukat ve izleyicilerin ise aynı polis ve jandarma tarafından salona girişlerinin engellenmeye çalışıldığını belirterek, “Deniz’in annesi Fehime anaya ve kız kardeşine yönelik saldırıları ise Gencer’in kimden güç aldığını bir kez daha gözler önüne serdi” dedi.
Deniz’e sözümüz olsun
Poyraz’ın davasının peşini bırakmayacaklarını yineleyen Kaya, “Bu davada elbette katliamı gerçekleştiren Onur Gencer’in en ağır cezaya çarptırılmasını talep ediyoruz. Ama yetmez. Bu katliama yol verenin, hedef gösterenlerin, mahkeme salonunda ona bu gücü verenlerin yargılandığı güne dek mücadelemiz sürecek. Bilsinler ki, ne yaparlarsa yapsınlar bizler mücadelemizden bir adım geri atmayacağız. Birbirimizi yaşatmak için, faşizme, erkek/devlet şiddetine karşı yan yana, omuz omuza olacağız. Deniz’e sözümüz olsun, hayalini kurduğu barışın, özgürlüğün, eşitliğin ülkesini kuracağız. Fehime ananın da dediği gibi, ‘Bir Deniz gider bin Deniz geliriz’ size asla boyun eğmeyiz” diye belirtti.
Barolar izliyor…
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği, Demokrasi İçin Hukukçular üyesi avukatlar ile Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi, Diyarbakır, Mardin, Muş, İzmir baro başkanları, İstanbul, Bursa, Trabzon, Şırnak ve Yalova Yönetim Kurulu üyeleri de duruşmayı izledi.
Duruşma başladı
Fail Onur Gencer tutuklu bulunduğu cezaevinden getirilirken, Mahkeme başkanı geçen celse dijital medyadaki görüntülere dair İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın res’en soruşturma başlattığını belirtti. Mahkeme başkanı savunmaya geçilmeden önce “Arbede yaşanması durumunda duruşmaya ara verip, Şakran Kampüsü’nde duruşma yapmak zorunda kalabiliriz” diye konuştu. Mahkeme başkanının açıklamasının ardından duruşma kimlik tespiti ile başladı. Kimlik tespitinin ardından duruşma savunmalarla devam etti.
HDP’yi hedef aldığını bizzat kendisi ifade ediyor
İlk olarak katılma talebi için HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar konuştu. Sancar, şu ifadelere yer verdi: “Deniz Poyraz arkadaşımızın katledilmesine ilişkin görülen bu davaya katılma talebimiz vardır. Çünkü bu acı öncelikle bizim acımızdır öfke bizim öfkemizdir bu dava bizim davamızdır. Partimiz HDP sanık katilin uzun süreye yayılan bir plan doğrultusunda tasarlayarak, canavarca hisle İzmir il binamızda canımız Deniz’imizi katletmesinden doğrudan zarar görmüştür. Katılma talebimiz olması doğaldır. Aslında bu saldırının sadece belli bir şahsı hedef almadığını katil sanığın soruşturma aşamasındaki şu beyanları ortaya koymaktadır. Şöyle diyor; ‘İzmir HDP il binasını hedef belirledim. HDP binalarına saldırı yazarak yaptığım araştırmada kimsenin ölmediği sadece camların kırıldığı kendilerini mağdur göstermek için sahte saldırı olduğunu düşündüğümden gerçek bir mağduriyet yaşamalarını istedim. İçerden daha yetkili birinin çıkması ve ona da işkence yaparak öldürme isteği vardı. Ama dairede kimseyi bulamadım. Amacım içeri girdiğimde karşıma çıkacak kim varsa herkesi öldürmek ve kan kusturmaktı’ böylece esas olarak HDP’yi hedef aldığını bizzat kendisi ifade ediyor. Yalnız burada katılma talebimizin soruşturma savcısı tarafından sınırlandırılmış oluşunu kabul etmiyoruz. Soruşturma savcısı talebimizi işyeri dokunulmazlığı ve mala zarar verme gerekçeleri ile sınırlandırmaya çalışıyor oysa bizim zarar gördüğümüz alan çok daha fazladır. Sulh Ceza Kanunu’nun 82’nci maddesinde katılma talebimizin dikkate alınmasını istiyoruz. Bunun dışında Türk Ceza Kanunu (TCK) 114. maddesine göre ‘siyasi faaliyetleri engelleme’ 115. maddesi ‘inanç düşünce kanaat hürriyetini kullanmanın engellenmesi’ suçu nedeniyle katılma talebimizin kabul edilmesi gerekir.
Adaletle hakikatle ortaya konur
Esasen ceza yargılaması hukuku dersleri bu hukukun amacının ve hedefinin maddi hakikati ortaya çıkarmak olduğunu söyler. Olay hakikati gerçeği ortaya çıkarmak için yeterli değildir. Maddi hakikati ortaya çıkarmadığınız takdirde adaleti sağlayamazsınız yine ceza yargılamasının hedeflerinin başında toplumsal barışı sağlamak; acıları sarmaktır. Suçların gerektiği gibi tüm yönleriyle bozulan düzen, tahrip edilen toplumsal barış ancak adaletle gerçekleşir. Adaletle hakikatle ortaya konur. Barışa dönük bir saldırı söz konusudur. Sizlerin de burada maddi hakikati araştırmak gibi ciddi bir sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluk sadece davayı izleyenlere karşı değil tüm dünyaya kamuoyuna ve gelecek nesillere karşıdır. Maddi hakikati ortaya çıkarmak için müdahillik talebimiz vardır.”
Duruşma, STÖ ve kadın örgütlerinin davaya katılma taleplerini dile getirmesiyle devam etti.
SYKP Eşbaşkanı Canan Yüce: Kadın mücadelemizi sonuna kadar savunuyoruz
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eşbaşkanı Canan Yüce: “HDP’nin bileşen partisi olarak saldırı bize de dönüktür. Tesadüfen orada değildik. Bizde orada olabilirdik. Şans eseri orada olmadık. Deniz Poyraz şahsında tüm emek güçleri, sosyalistler hedef alındı. Davanın hem takipçisiyiz hem de müdahil talebinde bulunuyoruz. Uzun zamandır Türkiye’de sürdürülen cezasızlık politikası yüzünden katiller ellerini kollarını sallayarak yürüyebiliyor. Örgütlenme hakkımızı, demokrasi hakkımızı, kadın mücadelemizi sonuna kadar savunuyoruz.”
Rosa Kadın Derneği: Katılma talebimiz var
Rosa Kadın Derneği’nden Berfin Polat Atu: “Kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadele eden bir dernektir. Kadına yönelik şiddete ilişkin katılma taleplerimiz kabul edilmiyor bu da bu katliamların devamını sağlıyor. Bu yüzden katılma talebimiz var.”
DBP: İnsanlığa karşı suç üzerinden muhakeme edilmelidir
DBP adına söz alan avukat Cemile Turhalı Balsak: “Barolar, partiler, örgütler davaya müdahil olma talebinde bulunuyor. Çünkü münferit bir dava değil. Deniz Poyraz kadın olmasaydı, Kürt olmasaydı, HDP’li olmamış olsaydı, il binasında bulunmamış olsaydı bugün öldürülmeyecekti. Bütün dezavantajlı olan kimlikler Deniz Poyraz’ı kurban etmiştir. 29 Aralık itibariyle başladığınız yargılamada avukatlar gerekçelerini sıraladı. Nefret saikiyle bir kadının öldürüldüğü çok net. Bu yargılama da çok daha özel bir durum var. Deniz Poyraz’a yönelik bu suçun hangi suça karşılık geldiği TCK’da düzenlenmiştir. TCK’nin 77. madde özel bir yüküm tertip etmiştir. Siyasal, felsefi, ırkına yönelik toplumun bir kesime yapıldıysa insanlığa karşı suç işlenmiştir. Saldırıya esas olan kolektif kimlik olduğu, siyasal görüş olduğu suç tanımı ifade edilirken, insanlığa karşı suç üzerinden muhakeme edilmelidir.”
Ardından İnsan Hakları Gündemi Derneği, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), SYKP, Rosa Kadın Derneği, Yeşiller Sol Gelecek Partisi, Emek Partisi (EMEP), LGBT+İ, Devrimci İşçi Partisi, DBP, DBP, ÖHD, Demokrasi için Hukukçular, İHD, ESP, İzmir Barosu, Diyarbakır Barosu, Mardin Barosu, Muş Barosu, İstanbul Barosu. Trabzon Barosu, Şırnak Barosu, Bursa Barosu, Yalova Barosu, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu, Bingöl Barosu davaya katılma talebinde bulundu.
Av. Uçar: Delil toplanmadan direkt tutukladı
Ailenin avukatlarının Gurbet Uçar: Karşımızdaki yemeden içmeden böylesi bir katliamı gerçekleştireceğinin haberini vermiş. Hiçbir adli merciinin dikkatini çekmez mi? Katliam öncesinde bu kadar rahat olan biri elini kolunu sallaya sallaya içeri giriyor. Ola ki başınızda farklı bir şey taşısanız polisler hemen gelir. Ciddi bir emniyet çemberi var il binasının olduğu yerde. İçeri gidiyor Deniz’e işkence çektirerek katletti. Deniz’in fotoğrafını paylaşıyor çünkü ona görev verenlere göstermek istemiş. Girerken ne kadar kendinden eminse çıkarken de kendisinden bu kadar emin çıkmış. Çıkınca polisler, ‘ismin ne abiciğim, seni güvenli bir şekilde götürüyoruz’ deniliyor. Bu da sanki aralarındaki bir şifre… Aldılar götürdüler nezarethaneye götürme gereğinde bile bulunmamışlar. Sanık makam odasına götürülüp büyük bir konfor sağlanıyor. Emniyette 24 saat tutuldu ve sonra delil toplanmadan direkt tutukladı. Sonrasında yaşananlar oldu. Bende bundan kaynaklı katılma talebinde bulunuyorum.
Serpil Kemalbay: “Katliamın arkasındaki güçlerle yüzleşmeliyiz. Barış içinde yaşayabileceğimiz bir Türkiye inşa edebiliriz. Bundan kaynaklı davaya katılmak istiyorum.”
İddia makamı taleplerin reddini istedi
İddia makamı Deniz’in ailesinin, vekillerinin, HDP’nin ve bu partinin yetkililerinin katılma talebinin kabulüne, talepte bulunan diğer gerçek ve tüzel kişilerin ise doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle katılma taleplerinin reddini istedi.
Mahkeme heyeti ise diğer katılanların doğrudan zarar görmediğinden davaya katılmalarının reddine karar verdi.
HABER MERKEZİ