Deniz Poyraz davasında failin ailesi tanıklıktan çekildi, katil duruşmaya getirilmedi. HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç: ‘Deniz Poyraz davasında da bu mücadeleden asla geri durmayacağız. Ta ki o katilin arkasındaki planlayıcı, azmettirici devlet içindeki karanlık çeteler, bunun siyasi bürokratik ilişkileri ortaya çıkana kadar’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir il binasına yönelik düzenlediği silahlı saldırıda Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer hakkında açılan davanın 3’ncü duruşması Bayraklı’da bulunan İzmir 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde gerçekleşti.
Duruşma öncesi HDP İzmir İl Örgütü adliye önünde basın açıklaması yaptı. “Katillerden hesap soracağız. Faşizm yenilecek. Biz kazanacağız” ve “Kadın mücadelesi her yerde” pankartlarının açıldığı açıklamada, “Deniz Poyraz isyanımızdır” dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık “Deniz Poyraz ölümsüzdür” ve “HDP halktır halk burada” sloganları atıldı.
Açıklamaya Deniz Poyraz’ın annesi Fehime ve babası Abdulilah, HDP Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, HDP milletvekilleri Serpil Kemalbay, Gülistan Kılıç Koçyiğit, Murat Çepni, Dilşad Canbaz, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, HDP bileşeni partilerin eş genel başkanları ve çeşitli illerden çok sayıda yurttaş katıldı.
Saruhan Oluç: Siyasi bir cinayet
Açıklamada konuşan HDP Grup Başkan Vekili Saruhan Oluç, Türkiye’deki hukuk sisteminin iktidarın sopası ve oyuncağı haline geldiği için karşılık bulamadıklarını söyledi. Bu cinayetin tek kişinin hazırlayıp yaptığı bir cinayet olmadığını kaydeden Oluç, “Türkiye’de her zaman bu tür siyasi saldırıların ve katliamların arkasında devletin içinde odaklanmış olan çetelerin ve karanlık odakların organizasyonu olduğu bilinir. İlk kez değildir. Bütün bu saldırılarda her zaman böyle olmuştur. Devletin içinde odaklanmış olan bu karanlık çeteler her türlü koruma ve kollama faaliyetlerini eğitim, azmettirme ve planlama faaliyetlerin gerçekleştirmişler. İşte Deniz Poyraz arkadaşımızın katledilmesi de böyle olmuştur” dedi.
Tetikçiyi eğitenler ve azmettirenler
Tetikçinin azmettiricisinin kim olduğunu soran Oluç, “O suikasti planlayanlar kimlerdir? O tetikçiyi eğiten kimlerdir, azmettirenlerin içindeki siyasi ve bürokratik odaklar kimlerdir? ‘Bunların açığa çıkarılması gerekir’ dedik, ilk gün ve o günden beri aynı talebimizi ileri sürdük. Ne yazık ki mahkeme heyeti bugüne kadar bu konuda adımlar atılması doğrultusunda gereken işlemleri yapmadı. Neden, neyi gizliyorsunuz? Neyi koruyor ve kolluyorsunuz? Bu soruyu ilk gün sorduk sonuna kadar sormaya devam edeceğiz” diye belirtti.
İktidarın korku imparatorluğuna karşı mücadeleye devam ettiklerini kaydeden Oluç, “O nedenle HDP’ye, toplumsal ve siyasal muhalefetin bütün odaklarına saldırıyorlar. Hukuk, yargı diye bir şey bırakmadılar. Daha geçtiğimiz Gezi davasında bir karara vardılar. Ortada delil yok, ama Osman Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası verdiler. Ortada delil yok arkadaşlarımız hakkında 18’er yıl ceza verdiler. Kim verdi, bir ağır ceza mahkemesi heyeti. Kim var bu heyette. O heyette daha önce AKP’den milletvekili aday adayı olmuş bir kişi var. Diyeceksiniz bir kişinin ne önemi var. 3 kişiden biri böyleyse ve o mahkeme heyetinin başkanı da her türlü hukuku çiğniyorsa, o zaman işte 3 kişiden iki kişiyle bu kararı verebiliyorlar. Daha önce iki kez yargılandığı beraat ettiği davadan 3’üncü kez tekrar yargılayıp ağırlaştırılmış müebbet cezası verecek kadar hukuksuzluk yaptılar. Çünkü onlar cüppelerine ilik açmışlar. Açtıkları ilik sayesinde iktidarın karşısında elpençe divan duruyorlar” diye belirtti.
Azmettirici devlet içindeki karanlık çeteler
“Bizim il, ilçe örgütlerimize ve arkadaşlarımıza yönelik saldırılardan vazgeçin” diyen Oluç, “HDP’yi kapatma hevesiyle oradan oraya koşturarak AYM üyelerine baskı yapmaktan vazgeçin. Bu iktidar DTP’yi kapatarak yasakçı bir iktidar olduğunu göstermiştir. Şimdi HDP’ye yönelik kapatma davasını sonuçlandırmak için AKP ve MHP ittifakı elinden gelen her şeyi yapmaktadır. Bunu biliyoruz ama biz kapısına kilit vurulacak bir dükkan değiliz. HDP bu saldırılardan yılmaz, bu saldırılardan korkmaz. Deniz Poyraz davasında da bu mücadeleden asla geri durmayacağız. Ta ki o katilin arkasındaki planlayıcı, azmettirici devlet içindeki karanlık çeteler, bunun siyasi bürokratik ilişkileri ortaya çıkana kadar” diye konuştu.
Kadınlar: Davanın takipçisiyiz
Duruşma öncesi Kadınlar Birlikte Güçlü İzmir üyeleri de, basın açıklaması yaptı. Açıklamada “Kadın mücadelesi her yerde” pankartı açılarak, sık sık “Katledilen kadınlar isyanımızdır” sloganı atıldı. Açıklamayı yapan Zilan Tayboğa, Deniz Poyraz’ın katledilmesinin üzerinden 10 ay geçtiğini belirterek, “Tam on aydır Deniz’in isyanıyla, onun öfkesiyle adalet aramaya devam ediyoruz” dedi. Deniz’in cenazesini omuzlayan kadınlar olarak sokaklarda, meydanlarda, mahkeme salonlarında gerçek adaletin sağlanması için mücadele ettiklerini vurgulayan Tayboğa, Onur Gencer’in ve onu HDP il binasına gönderen faillerin tamamının yargılanması ve gerçek adaletin sağlanmasının mücadele sonucu olacağını söyledi. Tayboğa, “İstanbul Sözleşmesini feshederek kadın katliamlarının önünü açan, iyi hal ve tahrik indirimleriyle failleri değil. Kadınları yargılayan, kadın kurumlarını kapatarak ve kadınları gözaltına alarak, tutuklayarak, kazanılmış haklarımızı gasp etmeye uğraşarak bizi yıldıracağını, güçten düşüreceğini zanneden AKP ve MHP iktidarının tam karşısında sesimizi, sözümüzü, örgütlülüğümü, dayanışmamızı büyütmeye devam ediyoruz” diye konuştu.
Deniz’in isyanını kuşandık
Katledilen her kadın için olduğu gibi Deniz için de gerçek adaletin tesis edilmesine kadar bu mahkeme sürecinin takipçisi olmaya devam edeceklerini söyledi. Tanboğa, “Deniz’in isyanını kuşanmaya devam edeceğiz. Tek bir kadının erkek devlet zihniyetiyle katledilmediği, tacize tecavüze uğramadığı, sömürülmediği bir dünyayı biz kuracağız” dedi.
Poyraz’ın katili duruşmaya getirilmedi
Duruşma öncesi çok sayıda polis “güvenlik tedbirleri” gerekçesiyle adliye koridorunda bulundu.
Katledilen Deniz Poyraz’ın annesi Fehime ve babası Abdüllillah Poyraz ile birlikte kardeşleri de duruşmaya katıldı.
Duruşma mahkeme heyetinin gelmesiyle başladı.
Duruşma sırasında katilin babası ve kardeşinin önceki duruşma salonda hazır olduğu, ancak sonrasında tanıklıktan çekildikleri açıklandı.
Katil Onur Gencer tutulduğu cezaevinden duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Avukatlar bazı fotoğraflar da göstermek istediklerini kaydederek katil Onur Gencer’in duruşmaya getirilmemesine tepki gösterdi.
Ayrımcı bir zihniyetle işlenmiş alçakça bir saldırı
Mahkeme başkanı duruşma öncesi duruşma düzenine dair uyarılarda bulunarak, duruşma düzeninin bozulması halinde suç duyurusunda bulunulacağını belirtti. Ardından Van, Urfa ve Siirt baroları davaya katılma talebinde bulundu.
Duruşmada söz alan İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, bu dosyanın bir kişinin başka bir kişiyi öldürme dosyası olmadığını ifade ederek, “Kişi bazlı olmaksızın, örgütlenme özgürlüğü ve yaşam hakkına yönelikti. Hedef bir kişi değildi. Orada olan herkes katledilecekti. Ayrımcı bir zihniyetle işlenmiş alçakça bir saldırı. Baroların katılma talebini kabul etmelisiniz. İzmir’de yaşayan yurttaşların birlikte yaşama özgürlüğü için katılma taleplerimizin kabulüne karar verin” ifadelerini kullandı.
Sorgusu bitmiş bir sanık değil
Katil Gencer’in SEGBİS ile bağlanmasına tepki gösteren Yücel, sözlerine şöyle devam etti: “Alçakça işlenmiş bir cinayetin faili şu anda kaçıyor. SEGBİS ile bağlanmak gibi bir korkaklığın içine sürüklendi. Sorgusu bitmiş herhangi bir sanıktan bahsetmiyoruz. Sorgusu henüz tamamlanmayan bir sanıktan bahsediyoruz. Yüz yüzelik ilkesini ihlal etmektedir” diyerek, faile göstermek istediği fotoğrafları gösteremeyeceğini ve sorularını soramayacağını belirtti.
‘Failin yanındaki ona ne fısıldıyor!’
Yargılamanın sağlıklı yürütülmesi için doğrudanlık ilkesine aykırı bir usul yürütüldüğünü aktaran Yücel, “Gerçekte ne olduğunu siz de merak ediyorsunuz. Arkasındaki güçleri siz de açığa çıkarmak istiyorsunuz. Siz SEGBİS’te failin gözünü kaçırıp kaçırmadığını, yanındakinin kulağına ne fısıldadığını biliyor musunuz” diye sordu.
Yargılama sağlıklı ilerlemiyor
Mahkeme başkanı, görevliyi kendisinin görevlendirdiğini belirterek, “Fail kötü bir şey söylemesi halinde müdahale etmesi için görevli yanında” dedi. Yücel ise, duruma tepki göstererek, “Bütün bunlar yargılamanın sağlıklı gitmesini engelliyor. SEGBİS’i daha önce reddettiniz. Bunu yapabilirsiniz. Bu soruları burada cevaplamalı” diye konuştu.
Duruşma durduruldu
Mahkeme başkanı, kayıtların bir süre kaydedilip, sonra ara verileceğini belirterek, “SEGBİS kaydı” gerekçesiyle devam eden duruşmayı durdurdu.
Faile akıl verenler var
Dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, soruşturma aşamasında maddi gerçeğin açığa çıkmaması için İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı ve İzmir Emniyeti’nin elinden gelen her şeyi yaptığını vurgulayarak, “Bu olayın tekil bir olay olmadığını hepimiz biliyoruz. Sanığı azmettirenler, kendisine yardım edenler, lojistik destek sağlayanlar ve kendisine akıl verenler var. Eğer yargılamayı mahkemeniz savcının yürüttüğü soruşturma gibi yürütecek ise en başından kabul edilemez. İlk duruşmada bir dilekçe sundum ve oradaki hiçbir talebime yanıt gelmedi. Siz talimatla dinlenen tanık sayısını artırdınız. Mahkemeniz talepleri kabul ederek, Türkiye’nin birçok iline talimatla tanıkların dinlenmesini talep ettiniz. Bunu yaparken maddi gerçeği bulacağımızı sandınız ama maddi gerçeklik bu şekilde sağlanmaz” şeklinde konuştu.
Savcılığın hatasını sürdürmeyin
Duruşma salonun küçük olmasına yönelik de eleştirilerini sıralayan Ağaç, şöyle devam etti: “İnsanlar merdivenlerde oturuyor. Bu davayı herkes takip etmek istiyor çünkü bu demokrasiye yapılan bir saldırı. Ama siz büyük salon talebimizi reddettiniz. Bu talebimizi değerlendirmeye bile almadınız. Çünkü buna dair yazılan bir yazı yok ama bugün büyük salonda duruşma olmadığını da biliyoruz. Sanık üzerinden delilere ulaşmamız mümkün değilken, İzmir Emniyeti İzmir Savcılığı ile beraber delillere ulaşmamıza engel oluyor. 29 Nisan’dayız ve yapılan bir gelişme yok, taleplerimizi değerlendirmeye almadınız. Failin evinde arama yapılıyor ama dijital materyallere dair bir gelişme yok. Bugüne kadar 50 tane kovuşturmanın genişletilmesine yönelik talebim var. Ama hiçbir talebim karşılanmadı. Mahkemeniz sanığa sorulması gereken soruları yöneltmedi. Biz Siirt’te, Antep’te değil, İzmir’deyiz. Burada HDP il binasına yönelik bir saldırı oluyor ve fail önüne kim gelirse öldüreceğini söylüyor. Bu siyasi bir cinayettir. Ama iddianamede bu yok. Savcılık bu kadar kötü bir soruşturma yürüttü diye siz bunu sürdürmek zorunda değilsiniz.”
Failin ailesi tanıklıktan çekildi
Katilin babası ve kardeşinin önceki duruşma salonda hazır olduğunu, ancak sonrasında tanıklıktan çekildiklerini öğrendiklerini ifade eden Ağaç, “Talimatla dinlenen tanıkların dosyada şüpheli sıfatıyla ifadelerinin alınması ve burada sanık sandalyesinde oturması gerekiyordu. Bunlar normal tanıklar değil sanıkla ilişkisi olan tanıklar. Elimde her birine ayrı soru var. Ben talimatla dinlenen tanıkları nereden bulup sorularımı soracağım. Siz bu imkanları elimizden aldınız. Herkes burada ama sanık nerede? Televizyon ekranında” dedi.
Korkak sanığı gördünüz mü?
SEGBİS’te bulunan katilin gülmesine tepki gösteren Ağaç, “Korkak sanığı gördünüz mü?” diye sordu. Ağaç, ellerini ensesinin arkasına koyarak, sanığın pozisyonu gösterdi. Ağaç, “Sanığın pozisyonu bu. Pişkin, pişkin gülüyor. Normal bir dava olsa emin olun ki ses çıkarmaz. Bu normal bir dava değil. İzmir’de siyasi bir cinayet işlendi. O cinayeti aydınlatma göreviniz var. 300’ün üzerinde sorumuz var. Sanığa soru sorma hakkımızı bu celseye bıraktığımızı söyledim. Ben bu soruları kime sorayım? SEGBİS’te elini ensesine götürmüş, yan tarafından başka biriyle de sohbet ediyor. Cezaevinde kiminle olduğunu bilmediğim kişiye ne soracağım? Göz bebeklerinin içine bakmam lazım. Sizin de hissediyor olmanız lazım. Kararı verecek olan sizin ekranda sanığa dair ne görüyorsunuz. Soru soracağım, yanındakinin kim olduğunu, öbür tarafta bakışlarını götürdüğü kişinin kim olduğunu biliyor muyum? Hayır. Bu koşullarda bizim bu cinayeti aydınlatmamız mümkün değil. Van’dan gelmiyor. Burada. Yarım saatlik yol için neden SEGBİS ile katılıyor” sözlerini sarf etti.
Fail salona getirilsin
Avukat Ağaç, sanığı mahkemede istediğini belirterek, “Sanıkla temas kurmak zorundasınız. Tanıkların sırtı bize dönüktü biz sırtı dönük insanlara soru sorduk. Böyle adil bir yargılama olmaz. Adil yargılama katılan açısından olmak zorundadır. Sanığın duruşma salonuna getirilmesini talep ediyoruz. Hazır ettiğiniz 9 tanık var. En azından biri sanıktan sonra soru soracağız. Metin Döner’e sanıktan sonra soru soracağız. Diğerlerini dinleyebilirsiniz. Öğleden sonra sanığın salonda hazır edilmesini istiyoruz” diye konuştu.
Talep reddedildi
Mahkeme heyeti Van, Urfa, Siirt ve İzmir barolarının davaya katılım taleplerinin sanığa ek savunma verilmesi ve kovuşturmanın genişletilmesi istemlerinin reddine karar vererek, sanığın duruşma salonuna getirilme talebini de reddetti.
Avukatlara engel
Katil Onur Gencer’in duruşmaya getirilme talebinin reddi ardından avukatı Türkan Aslan Ağaç, duruşma salonunda yetki belgesi bulunan avukatların tutanaklara geçirilmesini talep etti. Bu sırada mahkeme başkanı, mahkeme üyeleriyle talebi değerlendirirken, Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, “Maddi gerçekliği ortaya çıkarmak istemiyorsunuz bari usulü uyun” dedi.
Mahkeme heyetinin durum değerlendirmesine tepki gösteren avukat Ağaç, “İkinci duruşmada isimlerimizi sayıldıktan sonra özellikle yanınıza gelerek yetki belgesiyle görevlendirildiğimiz isimlerin de kayda geçmesini istedik. O zaman geçirdiniz. Buradaki bütün meslektaşlarımızın yetki belgeleri var ve kayda geçmelerini istiyorum” şeklinde konuştu.
Mahkeme başkanına ‘Böyle yargılama olmaz’ tepkisi
Mahkeme başkanı duruşmada katil Onur Gencer’in çapraz sorgusunda sadece davaya katılma talebi kabul edilen avukatların soru sorabileceğini, yetki belgesi olan avukatlara soru sorma hakkı verilmeyeceğine karar verdi.
Duruma tepki gösteren İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, “Usulüne uygun verilmiş yetki belgeleriyle gelen avukatların soru sorma yetkisinin olmadığını söylüyorsunuz. Böyle bir yargılama olmaz. 5 dakika ara verin davaya devam edip etmeyeceğimize karar vereceğiz. CMK’nin birinci maddesinde ceza mahkemesinin nasıl yürütüleceğini söyler. Vekaletle katılan kişilerin soru sormasına nasıl izin vermezsiniz? Biz böyle düşündük, karar verdik, diyorsunuz. Böyle yargılama olmaz. Buna ilişkin CMK’de bir madde söyleyin. Kanunda açıkça yazılmıyor diyerek reddedemezsiniz” dedi.
Bu dava bu şekilde yürütülemez
Mahkeme başkanının “Bu konuda yasal bir düzenleme yok” sözlerine de tepki gösteren Yücel, “5 dakika ara verin, bu yargılama böyle gitmez, aramızda müzakere edelim. Sabahtan beri kurduğunuz ara kararlar, sanığı mahkemeye getirmemeniz bu davayı bu şekilde yürütemeyiz. Siz nasıl müzakere yaptıysanız bize de müsaade edin, müzakere edelim” diye konuştu.
Mahkeme failden isteğini sordu
Fail Onur Gencer’e söz veren mahkeme heyeti “SEGBİS ile katılmak ister misiniz?” diye sordu. Mahkeme başkanının sözü salonda avukatlar ve yurttaşlar tarafından tepki ile karşılandı.
Fail tahrik indirimi istedi
HDP’ye hakaret eden ve “terör” söylemlerine sığınan fail Onur Gencer, “Tahrik indirimi talep ediyorum” dedi.
ava avukatları “Bu gücü sanığa siz verdiniz” diyerek tepki gösterdi.
Salonda gerginlik yaşandı
Failin HDP’de bulunan herkese “terörist” demesi üzerine salonda bulunanlar faile tepki gösterdi. Duruşma salonunda gerginlik yaşanırken, HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Katilin bize hakaret etmesine izin veremezsiniz. Sizin huzurunuzda bize ‘terörist’ deniliyor. Biz demokratik siyaset yapan bir partiyiz, kimse bize o sözleri sarf edemez” sözleriyle tepki gösterdi.
Fail akaretlerini sürdürdü
Failin duruşmaya getirilmesi talebini reddeden mahkeme başkanının failin yanına görevlendirdiği gardiyan hakkında “Hakaret ettiği durumda müdahale etmesi için memuru ben görevlendirdim” demişti. Ancak failin salonda bulunan herkese hakaret etmesi durumunda mahkemenin görevlendirdiği gardiyan faile müdahale etmedi.
‘Katilin sırtını sıvazlıyor yanındaki’
Failin salonda bulunanlara SEGBİS üzerinde hakaretlerini sürdürmesi salonda tepkilere neden oldu. Salonda bulunanlar, “Katilin sırtını sıvazlıyor yanındaki” diyerek duruma tepki gösterdi.
‘Bize küfür etti memur müdahale etmedi’
Salonda yaşanan gerginlik üzerine söz alan avukat Türkan Aslan Ağaç, “Bize küfür etti memur müdahale etmedi. Sizin kafanızda tasarladığınız iş orada olmadı. Orada insan bulundurduğunuzu söylüyorsunuz, ağzını kimse kapatmadı” sözleriyle mahkemeye tepki gösterdi. Söz alan avukat Gurbet Uçar da “Daha duruşma başlamadan Deniz Poyraz’ın kardeşine küfür etti. Siz de duydunuz. Müdahale etmediniz. İnfaz memuru sırtını sıvazlasın. Sizde ‘maddi gerçekliği savunuyoruz’ deyin. Siz de vicdanınız rahat görevinizi yapmaya devam edeceksiniz” dedi.
‘Katiller Türk yargısından daha güçlüdür’
İHD Eşbaşkanı Eren Keskin ise “Bu katil iktidarın ortağı tarafından korunmuştur. Sizi de tehdit etti siz de bir şey yapamadınız. Bu katiller Türk yargısından daha güçlüdür. Bugün bu ortaya çıktı” şeklinde konuştu.
Reddi hakim talebine ret
Mahkeme başkanının ara kararını açıklarken sesinin kısık olduğunu ve duyulmadığını belirten avukatlara mahkeme üyesinin “Herkes sessiz olursa duyulur” sözlerine salondakiler tepki gösterdi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, mahkeme heyetinin çekilmesi yönündeki talebi reddederek, reddi hakim talebinin İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. Mahkeme heyeti tarafından şu ara kararlar oluşturuldu: “Failin kardeşi Nurgül ile babası Nuri Gencer’in bir sonraki duruşmada hazır edilmesi, önceki celse verilen ara kararda belirtilen kayıtlarla ilgili olarak bilirkişi raporu alınmasına karar verilmesine, katılan avukat tarafından sunulan dilekçelerdeki kovuşturmanın genişletilmesiyle ilgili istemler ve mahkeme heyetinin reddi istemi ile ilgili olarak İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karar verilmesi, bu celseye ilişkin SEGBİS kayıtlarının bilirkişiye çözümü yaptırılarak duruşma içinde suç içerikli söylem ve harekette bulunanların tespit edilip suç duyurusunda bulunulmasına, Deniz Poyraz’ın tutuklu kardeşleri Süleyman ve İbrahim Poyraz’ın duruşma salonunda hazır bulundurulmasına, tutuklu Kamuran Poyraz’ın da SEGBİS ile duruşmaya katılması için cezaevlerine müzekkere yazılmasına, sanık Onur Gencer’in tutukluluk devamına ve duruşma salonunda hazır edilmesine karar verildi.”
Duruşma 18 Temmuz’a ertelendi.
‘Katilin sırtını dayadığı duvarın yıkılması gerekiyor’
Duruşma sonrası İzmir Bayraklı Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya Deniz Poyraz’ın ailesi HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ile HDP milletvekilleri, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, Van, Diyarbakır, Siirt, Bingöl, Urfa baro başkanları yanı sıra demokratik kitle örgütleri, sendika, siyasi parti temsilcileri, kadın, hukuk ve insan hakları örgütleri temsilcileri ve çeşitli illerden çok sayıda yurttaş katıldı. Açıklamada konuşan İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, mahkeme heyetinin yetki belgesini kabul etmemesine tepki gösterdi. Soruşturmanın başından beri karartılmaya çalışıldığını belirten Yücel, mahkemenin de bunu sürdürdüğünü söyledi. Yücel, “Mahkemeden taleplerimiz oldu. Ama reddedildi. Hakimlerin reddi yoluna gittik” dedi.
Heyet tarafsız değil
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, barolar olarak ilk günden itibaren davayı takip ettiklerini kaydederek, “Bu cinayetin normal bir cinayet değil siyasi bir suikast olduğunu biliyoruz. Bir kaosa neden olabilecek bir saldırı olduğunu biliyoruz. Davayı takip etmek istediğimizi zapta geçmesini istedik. Bu da reddedildi, bu heyetin duruşmayı tarafsız yönetemeyeceğini ve ağırlığını kaldıramayacağını düşünüyoruz. Katilin arkasındaki güçler ortaya çıkmadığı sürece ülkede kimsenin can güvenliği olduğundan söz edemeyiz. Gerçekleri ortaya çıkarmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Ön tuğla çekilmeli
Urfa Barosu Başkanı Mehmet Velat İzol, ülkedeki bütün siyasi parti ve hukuk kurumlarının bu davayı takip etmesi gerektiğini söyleyerek, “Bu dosyanın üstü kapatılırsa başka siyasi partilere yönelik saldırılar ve siyasi cinayetler işlenecektir. Bu katil sırtını hangi duvara dayadıysa ön tuğlanın çekilip duvarın yıkılması gerekiyor” diye belirtti.
Dosya aydınlığa kavuşan kadar takip edeceğiz
Siirt Baro Başkanı Kenan Bilge, bu davanın tüm yurttaşların fikir hürriyetine, demokratik düzene yapılan bir suikastlar davası olduğunu söyledi. Van Barosu Başkan Yardımcısı Hamza Çiftçi ise kısıtlama kararı veren bir heyetin dosyayı yürütemeyeceğini ifade ederek, “Bu dosya aydınlığa kavuşan kadar takip edeceğiz” dedi. Bingöl Barosu Başkan Yardımcısı Nuran Aydın, kanunsuz olmasına rağmen mahkemenin ara karardan dönmediğini hatırlatarak, şöyle konuştu: “Böylece davayı tarafsız yürütemeyeceğini göstermiş oldu. Katilin arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmasını istiyoruz.”
Eren Keskin: Hakim özgür değil
İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, 1990’lardan beri bu davalara katıldıklarını hatırlatarak, “Ama bir katilin kendisini bu kadar güçlü hissettiği bir dava görmedim. Katil devlet dili sertleştiği için bu hakkı kendinde görüyor. 30 yıllık bir hukukçu olarak bu hâkimin özgür olmadığı bir durum var. Katilin kendini yargıdan daha güçlü gördüğü bir yargılama gördük” diye konuştu.
Sezgin Tanrıkulu: Böyle pervasızlık görmedik
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise darbe döneminde bile yargının bu kadar pervasız olduğunu görmediğini kaydederek, “Hukukla, yasayla, adaletle ve vicdanla bağdaşmayan tamamen keyfi kararlar alınıyor. Bir yargıç nasıl yetki belgesini kabul etmez. Bugüne kadar hiç bir mahkeme salonunda olmamış. Bir katilin yargı tarafından korunduğu başka bir dönemde yok. Kendisi burada olsa hepimizi öldürecek. Twitter atarsanız 5 gün gözaltında kalırsınız, bu katil 24 saat gözaltında kaldı. AKP bu sistemin sorumlusudur. Derin devletin kendisi oldular” dedi.
Ümit Dede: Heyetin reddini talep ettik
HDP Eşbaşkan Yardımcısı Ümit Dede de, aynı güçlerin katili korumaya devam ettiğini ifade etti: “Savcı gerçeğin ortaya çıkarılması için değil karartılması için elinden geleni yaptı. Katliam davasında her 3 duruşmada üzerindeki baskı nedeniyle mahkeme ve hakimlerin adil bir yargılanma tesis etmek gerçekliği ortaya koymak gibi bir niyeti olmadığını gördük. Heyetin reddini talep ettik.”
İZMİR