Sanatçı, yazar ve aydınlar, İzmir’de HDP’li Deniz Poyraz’ın katledilmesini gazetemize değerlendirdi
Ahmet Güneş
HDP İzmir İl binasında 17 Haziran’da katledilen Deniz Poyraz için Türkiye’de, Kürt coğrafyasında ve dünyada pek çok açıklama ve eylem yapıldı. Siyasi cinayetin yankıları sürerken tepkiler ve HDP ile dayanışma eylemleri de devam ediyor. Toplumun geniş kesimlerince yapılan çağrılara sanatçılar da destek verdi. Biz de farklı alanlarda üreten sanatçı, yazar ve aydınlara düşüncelerini sorduk. Gazetemize açıklama yapan aydınlar, bu saldırının anlamı, çıkış yolları ve gelecek günler üzerindeki etkisini değerlendirdi.
Üst katlardan talimatlı
Ertuğrul Mavioğlu: HDP İzmir İl binasına düzenlenen kanlı ve kalleş saldırının ardından üç ayrıntı öne çıktı. Birincisi 2015’te peş peşe meydana gelen Diyarbakır, Ankara ve Suruç katliamlarında olduğu gibi bu saldırıda da askeri eğitimini Suriye’de almış bir tetikçi kullanıldı. Bu demektir ki, aynı rahle-i tedristen geçmiş olan tetikçiler önümüzdeki süreçte de sık sık sahneye sürülebilirler. İkincisi AKP-MHP ittifakının iktidarlarını koruyabilmek için her türlü vahşete başvurabilecek potansiyel taşıdıkları bir kez daha teyit oldu. Üçüncüsü ise katiller artık cinayetlerini gözümüze soka soka işliyorlar ve yakalanmaktan da korkmuyorlar. Çok açık ki, devletin en üst katlarından teminat alıyorlar. Tüm bu nedenlerle biz de eğer kaderimizi bir suç çetesinin ellerine teslim etmek istemiyorsak, yaşam hakkımıza sımsıkı sarılmalı, örgütlü ve birleşik mücadelemizi büyütmeliyiz.
Herkes bilsin; haklarımıza ulaşacağız
Ciwan Haco: Türkiye’de Kürt meselesi ulusal temelde çözülmediği sürece böyle vahşi ölümler gerçekleşmeye devam edecek. Deniz Poyraz’ın vahşice katledilmesini kınıyorum. Ailesinin ve halkımızın başı sağ olsun. Herkes bunu çok iyi bilsin; Biz de her halk gibi ulusal haklarımıza ulaşacağız.
Cümlemize kıydılar
Murat Özyaşar: Sadece Deniz’e değil, cümlemize kıydılar diye hissettim. Ateş düştüğü yeri yakar, evet ama, ateş düştüğü yeri aydınlatır da! Ölüme karşı yaşamın, öldürmeye karşı yaşatmanın dilini bulmak ve kurmak zorundayız, cümlemizin kurtuluşu bu.
Kuduz kurtlarına hedef gösterenler
Yıldırım Türker: Katliamcılar birbirlerine el vererek, sokakları yasaklayıp herkesi sindirerek yine iş başında. Deniz’imizi katleden; HDP’yi kuduz kurtlarına hedef gösterenler, HDP’lileri, Kürtleri toptan katli vacip gören, gördüğünü ilan edenlerdir. Bu vahşeti önemsemediğini, ‘Bu saldırı Türkiye’yedir’ diyerek belli edenler de suç ortaklarıdır. Bu saldırı öncelikle Kürtleredir. Katledilen, genç bir Kürt kadınıdır. Ateşe verilen bina, HDP İl Merkezi’dir. Saldırıya uğrayışlarımızı, katledilişlerimizi bile bize yakıştıramıyorlar. Bu olayda bile bize figüranlık biçiyorlar. Yapmamız gereken birbirimize kilitlenmek, yepyeni bir hırs ve kararlılıkla bu memleketi insana yakışır hale getirmek için bir arada durmak, bir arada eylemektir.
Kitlesel reaksiyon vermeliyiz
Haluk Tolga İlhan: Deniz Poyraz’ın katledilişi, toplumsal travmalarımıza bir yenisini daha ekledi. Yıllardır direnen, mücadele eden halklarımızın uğradığı bu zulmü kanıksamak, sıradan bir maruziyet gibi görmek en büyük hatamız olacaktır. Bu sebeple çok daha büyük, kitlesel bir reaksiyonu hep birlikte verebilmeliyiz. Elbette katilleri tanıyoruz. Ülkemizdeki mücadele geleneğinin, bu saldırıları durduracak gücüne gönülden inanıyorum. Demokratik, insanca ve hakça yaşam arzumuzdan hiçbir şekilde vazgeçmeyeceğiz.
Bitmeyen barbarlık…
Selim Temo: Canım yanıyor. Bitmeyen barbarlık bir kurban daha aldı. Yazdığım son şiiri Deniz’e ithaf ettim. Sizin aracılığınızla onun anne ve babasına göndermek istiyorum:
“Ez ê kilam bêjim ji we ra / Çêkirî ji hemayîlên dapîran / Bila xewna we bibe sîsin / Bila heyv bigirî bi we ra / Talanê hemû konan / Bayê newalên guvguvî / Bi peyvên niqandî ji bênderan / Ez ê kilam bêjim ji we ra…”
Alçakça bir katliam
Zuhal Olcay: Çok üzgün ve çok öfkeliyim! Bu alçakça katliamın hiçbir haklı nedeni olamaz. Her türlü terörü tüm kalbimle lanetliyorum.
Hiçbir sözcük öfkeme yetmiyor
Yavuz Ekinci: Defalarca yazdım, hiçbir sözcük ne öfkeme ne de acıma yetiyor. Deniz öldü. Deniz öldürüldü. Deniz infaz edildi. Bundan daha büyük, daha acı ve yıkıcı bir şey yok.
#HADİ diyorum
Necmiye Alpay: Deniz Poyraz’ın katli siyasi bir cinayet ve ağır bir nefret suçudur. Nefret suçudur, çünkü katil kendisinden daha zayıf durumdaki bir kişiyi salt sosyal niteliklerinden ötürü öldürmüş, üstelik aynı durumdaki daha fazla kişiyi öldürmek kastıyla hareket etmiştir. Bu olay bana toplumumuzun yakın tarihinin ve içinde bulunduğumuz atmosferin bir kesiti gibi geliyor. Aynı zamanda, demokratik bir topluma yönelme iradesi taşıyan herkes için, hepimiz için ibret dolu. Bunu bilince çıkararak asgari müştereklerimize kuvvetle sahip çıkmamızı diliyorum ve, Hak, Adalet, Demokrasi İstiyoruz, #HADİ diyorum.
Deniz’le o masada kahvaltı yapmıştık
Ayfer Düzdaş: Öncelikle çok üzgün ve öfkeli olduğumu belirtmek isterim. Bu bir politik cinayettir, katliamdır. Demokrasi ve huzur dolu yarınlar için tüm görüşten herkesin bu katliamı lanetlemesi gerekir. Birlik için özgür yarınlar için kenetlenmesi gerekir. Deniz’i bu yıl Newroz için İzmir’e gittiğimde tanımıştım. Son kahvaltısını ettiği masada beraber kahvaltı etmiş, sohbet etmiştik. Daha sonra Newroz alanına gitmeden önce yanımdan hiç ayrılmamış, sahneye hazırlanmama yardımcı olmuştu. Çok üzgünüm.
Tezgahları bozmanın yolu…
Suavi: Adım adım yaklaşan, ama nerede, ne zaman, kimi hedef alacağını bilmediğimiz bu faşist saldırıyı lanetliyorum.
Ülkemizin en büyük 3. muhalefetin ise 2. Partisinin.., yani; HDP’nin, İzmir il merkezine yapılan bu saldırı kuşkusuz “münferit” değildir, planlı ve “derin” bir organizasyon gibi durmaktadır. Eldeki bilgiler “saldırının; orada yapılacak, ama son anda ertelenen bir toplantıyı hedef aldığı” ve tüm katılımcıları gözeterek planlandığı yönündedir. [[ki katilin ilk beyanı da bu yöndedir ]] Bu anlamda; toplantı hakkında istihbarat alındığı kesindir ve bu yanıyla ve zamanlaması açısından da oldukça düşündürücüdür. Üstelik, bu saldırı 7/24 resmî olarak izlenen bir yere gerçekleştirilmiş ve engellen(e)memiştir. Daha şimdiden, katil için “şizofren” yaklaşımlarını ise; katilin en az cezayla kurtulması ümidiyle kurulmuş bir “tezgah” olduğuna ve bu nedenle örgütlü bir eylem sinyali verdiğine dikkat çekmek istiyorum. Endişem; bu vahşetin, yeni vahşetlerin de habercisi olduğu yönündedir ve korkarım ki, yaratılan bu şiddet ve nefret iklimi de devam edecek gibi görünmektedir.
Deniz Poyraz için gerçekten çok üzgünüm… Silahsız bir sivili, emekçiyi, kadını katletmek hiçbir ideolojiye, inanca ve çok övündükleri “erkekliğe” sığmaz. Başta, Deniz’in ailesine ve dostlarına sabır ve başsağlığı diliyorum, içtenlikle.
Yeni tezgahları bozmanın yolunun ise; ayrımsız tüm muhalefet partisi liderlerinin ve STK’nin lider kadrolarının topluca İzmir HDP önünde olayı, taziye çiçekleri koyarak protesto etmeleriyle mümkün olacağı yönündedir.
Sağduyu mücadeledir
Burhan Sönmez: Böyle zamanlarda insana hem keder hem öfke duygusu bir arada geliyor. Kederimiz hem ölen genç Deniz’in üzüntüsünden hem de hayatın hâlâ acılarla yoğrulmasından doğuyor. Öfkemiz ise, bu acımasızlığın, Kürtlere karşı utanmaz bir ırkçılıkla açığa çıkmasından ve devletlilerin bu şiddet yolunu açık açık savunmasından kaynaklanıyor. Sağduyulu olun diyorlar. Kuşaklar boyudur en iyi öğrendiğimiz şeylerden biridir sağduyulu olmak. Bu yüzden ısrarcıyız. Bugünümüzü elimizden zorla aldılar, ama yarınımızı kurtarmak için çabalıyoruz. Bugün Türkiye’de diktatörlüğe karşı kararlılıkla mücadele etmek ve tehditlere rağmen vazgeçmemek, en sağduyulu iştir.
Bu hesap Divan’a kalmamalı
Orhan Alkaya: Yıllar boyu ırkçı nefret söylemine maruz bırakılan altı milyon HDP seçmeni üzerinden kurulan yeni bir 7 Haziran-1 Kasım komplo-suikastında yitirdiğimiz Deniz Poyraz kızkardeşimiz nurlar içinde uyusun. Bu hesap Divan’a kalmamalı.
Demekten dilimiz kurudu
Seyyidhan Kömürcü: Evine girip canını almanın vatanseverlikle açıklanmaya çalışıldığı bu ucuz algı ile baş etmek zorundayız. Ölüm büyük bir bedel, ama hep ölünerek öğrenmek zorunda kalındı çoğu zaman. Demekten dilimiz kurudu: Son olsun, son olsun diyorum bir kez daha.
Yan yana durmalıyız
Özcan Alper: Öncelikle ailesine baş sağlığı diliyorum. Annesinin de dediği gibi, o artık hepimizin Deniz’i. Biliyoruz ki açıkça planlanmış bir şey bu. Herkesi yalnızlaştırmak istiyorlar. Sadece HDP’yi değil. Deniz de kimsenin yalnızlaşmaması için oradaydı. Soma’da, İkizdere’de, Boğaziçi’ndeki öğrenciler de. Bu eylemler çok ortak. Biliyoruzki çürümüş, kokmuş, her yeri dökülen bir düzen. Yani artık bunu sürdürmek için daha çok yalnızlaştırmaya çalışıyorlar, hepimize bu duyguyu yansıtmaya çalışıyorlar. İnsanlarda umutsuzluk yaratıyorlar. Ama biliyoruz ki umutsuzluğun bir faydası yok. Deniz gibi bir başka kardeşimizin böyle bir şey yaşamaması için, başka bir şekilde yan yana durmalıyız. Bunun çabasını göstermeliyiz. Herkes durduğu yerden, bunun için çaba sarf etmeli. Normal bir ülkede olsaydık belki tüm ülkede yas ilan edillirdi. Bu korku ve yalnızlaşma bize değil, bu iklimi yaratanlara faydası olur. Daha farklı bir şekilde yan yana durmanın yollarını bulmamız gerekiyor.