Ömer Güneş ve İbrahim Şahin tarafından kaleme alınan Antolojiya Dengbêjan serisinin ilk kitapları olan Dengbêj Reso ve Şakiro, Nubihar Yayınları’ndan çıktı. Sandıklarda muhafaza edilen dengbêj hikayeleri bu kitaplarda.
Kürt müziğinin yapı taşı olan dengbêjlik; bünyesinde bir halkın tarihini, sevgisini, acısını barındırıyor. Bütün evlerin kapısına uğrayan ve o evdeki her bir bireyin hayatından olan dengbêj ezgileri yüz yıllar geçse de güncelliğini koruyor. Nubihar Yayınları’ndan çıkan Antolojiya Dengbêjan, Dengbêj Reso ve Dengbêj Şakiro kitapları Ömer Güneş ve İbrahim Şahin tarafından kaleme alındı. Serhat bölgesinden, Botan’a kadar saha çalışması yapan Güneş ve Şahin, kapalı kapılar ardında sandıklarda muhafaza edilen parçaları bulup bu kitaplarda bir arada getirdi. Her iki kitapta ilk kez göreceğimiz fotoğraflar da var. Meşakkatli ve kıymetli bir çalışmaya gönül veren Güneş ve Şahin’in hedefinde diğer dengbêjler de var. Avukat Ömer Güneş, Antolojiya Dengbêjan’ı ANF’ye anlattı.
Toplumun ana damarı
Dengbêjler hakkındaki bu çalışmanın temel nedenini çocukluk dönemiyle bağdaştıran Güneş, “Dengbêjlik bizim her alanımıza girmişti. Tarlalarda çalışırken, akşam sohbetlerinde, uzun kış gecelerinde dengbêj sesi, dengbêj melodisi hep kulağımızdaydı, bizi etkiliyordu. Sonradan anladık ki dengbêjlik doğrudan bir sosyolojik zemine oturuyor” dedi. “Dengbêjlik edebiyatı üretimi doğrudan toplumun ana damarlarından alıyor” diyen Güneş, insanları bu kadar etkilemesinin nedenini buna bağlıyor. 2005 yılında çalışma yapmaya başlağını söyleyen Güneş, ilk başlarda amacının antoloji yapmak olmadığını, bir edebiyat çalışması fikriyle yola çıktığını belirtiyor. Güneş sözlerine şöyle devam ediyor: “Bir yıl çalıştım üzerine ve sonra bunun çok zor olduğunu fark ettim. Derlenmiş, toparlanmış bir materyal yoktu elimizde. Bütün kayıtların olması gerekiyordu. Elimdeki arşiv sınırlı bir arşivdi. Sonra, Kürt edebiyatı, Hawar dergisi geleneğinden, bütün Kürt edebiyatında folklorik bir derlemenin olduğunu öğrendim. Fakat bunların hepsi de kısmi çalışmalardı. Özellikle dengbêj edebiyatı bakımında kısıtlıydı. Dengbêjlik alanında çalışma yapmak isteyenler için derli toplu bir dengbêj arşivi olsun, bunu da biz yapalım istedim. 2015 yılında bu çalışmayı yeniden güncelledim. İbrahim arkadaş ile beraber bu işe koyulduk. 10, 12 cilt olacak şekilde çalışmayı planladık. Dengbêjliğin kültür sosyolojisi, edebiyat sosyolojisi, hatta antropolojisi, edebiyat teorisi, karşılaştırmalı edebiyat bakımından da çalışmalarımızı sürdürdük.”
Ömer Güneş
12 Eylül’den bugüne
Büyük bir saha araştırması yaptıklarını söyleyen Güneş, bu süreçte neredeyse evlerinde dengbêj kaseti olmayan hiçbir Kürt görmediklerinin altını çiziyor. Ailelerin dengbêj kasetlerini çok ciddi bir şekilde muhafaza ettiklerini de söyleyen Güneş, “Bazıları da 12 Eylül döneminde saklamış, ancak bu kasetlerin de çürümüş olduğunu gördük. Bazıları, 90lı yıllarda yakmış. Devletin de yaktığı kasetler olmuş. Bütün bunlara rağmen çok iyi muhafaza eden aileler de gördük. Bu ailelere ulaştığımızda, kasetleri bize seve seve verdiler. Yıllardır sanki bizi bekliyormuş gibi içtenlikle arşivlerini açtılar” dedi. Bazı kişilerin dengbêj kasetlerini hazine saklar gibi özellikle muhafaza ettiklerini gördüklerini ifade eden Güneş sözlerine şöyle devam ediyor: “Bir aileye gittik. O ailede, aile büyüğü 15 civarında bir arşive sahipti. Bir kutu getirdiler. Aslında sandıktı. Sonra kilitle açtılar, içinden başka bir kutu daha çıktı, o kutunun içinde de kasetler, kaset kapları ve hepsinin üzerinde kime ait, nerede banda geçilmiş, tarih, hangi parçaların da olduğunu yazıyordu. Hepsini arşivin sahibi yapmış. İlk kaydettiği gün gibi orijinal duruyor. Evine misafir olduğumuz kişiler bize, ‘Babam bunları dinlemek istediğimizde, kendisi getiriyor, açıyor ve dinledikten sonra da yine kendisi kaldırıyordu. Başına bir şey gelir diye de endişe ediyordu’ şeklinde anlattılar.”
Dengbêj Reso
Reso’nun dengbêjlik alanında çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Güneş, kendinden önce ve sonraki dengbêjler için köprü görevini görmüş adeta diyor. Güneş sözlerine şöyle devam ediyor: “Farklı farklı melodiler parçalar söylemiş ve hepsine hakim olmuş. Ne gereksiz uzatmış ne de gereksiz kısaltmış. Çok geniş bir repertuara sahip, iki bine yakın parçayı ezbere bildiği söyleniyor. Çok büyük ihtimalle de doğrudur. Biz hangi eve gittiysek o ailedeki dengbêj akrabaları kendi ailelerinde bulunan dengbêjleri Reso ile mukayese ediyordu. Hepsi kıymetini, büyüklüğünü göstermek için Reso ile kıyaslıyorlardı.”
Şakiro’nun divanı
Şakiro’nun dengbêj Reso’yu kendi hocası olarak gördüğü, ikisi arasında doğrudan öğrenci, hoca ilişkisi olmasa da Şakiro’nun, Adana dönüşünde 1966 yılında Muş’ta iki yıl kaldığını söylüyor Güneş. Sözlerine şöyle devam ediyor Güneş: “Bu sürede Reso’yu çok yakından tanıyor, büyüklüğünü görüyor. Ondan sonra hiç kimseye minnet etmeyen Şakiro, boyun eğmeyen Şakiro, kimseyi hocası olarak görmeyen Şakiro, Reso’yu doğalında hocası olduğunu ifşa ediyor. Hayatı boyuna Reso’yu minnetle anıyor. Çünkü Şakiro’nun 1966 yılları kasetlerine ulaştık. Çok önemli bir tarzı var kendine has, fakat Reso’nun etkisinden sonraki dönemle kıyasladığımızda arada çok önemli bir fark olduğunu gördük. Reso, dengbêj Şakiro’yu, dengbeş Şakiro yapan en önemli şeydir aynı zamanda. Reso’yu tanıdıktan sonra bütün tarzını gözden geçirmiş. Tarzına yeni bir geçiş vermiş. Hatta Şakiro, Reso’ya rest diyormuş. Bunu birçok kişiden dinledik. Şakiro’nun cebinde her zaman iki tane Reso kaseti varmış. Kendisi ile beraber gezdiriyormuş. Yatmadan önce de bunları mutlaka dinlermiş’ dedi.
Çalışmalara başladık
Gençlere dengbêjliği sadece müzikal anlamda dinlemek olarak görmemleri gerektiğini söyleyen Güneş,’ Çok geniş bir havza. Edebiyat için okumalılar. Kendi kültürleri için okumalılar. Dengbêjlik başlı başına bir edebiyat türüdür. Bir dilin üç saç ayağı vardır; geleneksel yönü, modern hali ve halk. Kürtlerde ise bu dörde çıkmış; geleneksel dil, modern dil, halk dili ve dengbêjlik. Bu müzikal durumunu aşmış bir yerde.’ diye ekliyor sözlerine. Şakiro ve Reso’dan sonra dört cildin alt yapısı bittirdiklerini söyleyen Güneş, yedinci ve sekizinci ciltler üzerine çalışmaya başladıklarını söylüyor.
İSTANBUL