Berlin’de ‘Demokratik Türkiye için Toplumsal Sözleşme Arayışı’ konferansında önemli tartışmalar yürütüldü. Birçok önerinin sunulduğu konferans sonrası çalışmalar için 8 ayrı grup kuruldu
Almanya’nın başkenti Berlin’de Türkiye’nin farklı kesim ve etnik gruplarından sanatçılar, gazeteciler, siyasetçiler ve akademisyenler “Demokratik Türkiye için Toplumsal Sözleşme Arayış” adlı konferansta bir araya geldi. Demokratik ve özgür bir Türkiye’nin inşaa edilmesine yönelik panel ve tartışmaların yapıldığı konferans bugün sona eriyor.
Gazeteci-yazar Hayko Bağdat’ın sekretaryasını yaptığı konferans KCKD-E Eş Başkanı Yüksel Koç ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı M.Ali Çankaya’nın konuşmalarıyla start aldı. Yüksel Koç eşit ve demokratik bir ülkede yaşamak istedikleri için bu buluşmayı gerçekleştirdiklerini belirtti.
‘Yeni dönem inşası’
Konferansta daha sonra barış akademisyeni Engin Sustam’ın moderatörlüğünde “Bir araya Geliş ve Toplumsal Sözleşme Perspektifi” isimli bir oturum gerçekleşti. Can Dündar, Latife Akyüz, Prof. Dr. Ahmet İnsel, Hatip Dicle, Prof. Eser Karakaş, Berivan Aslan, Ergun Babahan, Gökay Akbulut ve Turgut Öker’in söz aldığı bu oturumda Türkiye’de demokratik bir hukuk devletinin inşa edilmesine yönelik öneriler dile getirildi. Can Dündar, Türkiye’de bitmiş bir dönemi yargılama yerine yeni bir dönemin inşası için çalışmaları gerektiğini vurguladı. Dündar, bir yol haritasının oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. En geniş ortak bir paydada buluşulması gerektiğini ifade eden Dündar, bir web sitesi ile televizyon istasyonu kurulmasını önerdi. Prof. Dr. Ahmet İnsel ise Türkiye’nin yeniden inşa sürecinde güven ortamının önemine dikkat çekti. Şiddetin karşı şiddeti de ortaya çıkardığını savunan Prof. İnsel “Karşılıklı güven olursa, birlikte yaşam gerçekleşir. Korku, intikam ve şiddet sarmalından kurtulmamız elzemdir” diye konuştu.
‘Sol hastalıktan kurtulmalı’
Alman federal meclisinin Sol Partili üyesi Gökay Akbulut ise AKP-MHP’nin ancak 3. Yolu inşa ederek yıkılacağını belirtti. Konferansın sadece Türkiye ve Kürdistan için değil, Alman ve Avrupa muhalefeti için de önemli bir buluşma olduğunu ifade eden Akbulut “Solun kronik hastalıklardan kurtulması önemlidir” görüşünü dile getirdi.
Dicle’den Hitler benzetmesi
Aynı oturumda söz alan bir başka konuşmacı Kürt siyasetçi Hatip Dicle de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde yaşananları anlatarak “AKPMHP iktidarıyla İtaat Terakki zihniyetini güncellenmiştir, son iki yılda faşizmin kurumsallaşma süreci başlamıştır” diye konuştu. Erdoğan rejiminin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerini anlatan Dicle “Tüm bu yıllar 1933’te Hitler’in doğuşunu hatırlatmaktadır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de inşa edilen diktatörlüğe karşı demokratik bir cumhuriyetin kurulması gerektiğine dikkat çeken Dicle önerilerini şu şekilde sıraladı: “Bu rejimin anti-demokratik yasalarının hesabını sormalı, Türkiye’nin sınırları dışındaki işgaller son bulmalı, mecliste Kürt sorunun çözülmesi için diyalog süreci başlatılmalı, siyasi tutuklulara af sağlanmalı.”
‘Anayasa değişmeli’
Aynı oturumda söz alan Prof. Eser Karakaş ise Kürt sorununun çözülmesi için Türk anayasasının birçok maddesinin değişmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’de hukuk devletinin kurulmasının Kürt sorununun da çözümü anlamına geldiğini belirten Prof. Karakaş anayasada değişecek maddelerden esinlenerek “74 26 61 27 D” adıyla hazırladığı bir sunumu katılımcılara aktardı.
Sekiz çalışma grubu kuruldu
Konferansta daha sonra “Toplumsal sözleşme arayışı çalışma” adıyla 8 çalışma grubu oluşturuldu. “Barış ve demokrasi”, “Kadın, LGBTİ-Q, Ekoloji”, “Yoksulluk, işsizlik ve emek”, “Halklar ve inançlar”, “Türkiye’nin rehabilitasyonu”, “Türkiye’de basın özgürlüğü” ve “Demokratik ittifak” gruplarına görevlendirmeler yapıldı. Konferans sonuçlarının uluslararası kamuoyuna taşırılması için kurulan grupta Ertuğrul Kürkçü, Hakan Taş, Berivan Aslan ve Leyla İmret yer aldı.
‘Tünelin sonundaki ışık göründü’
Demokratik ve özgür bir Türkiye’nin inşa edilmesine yönelik sunum ve tartışmaların yapıldığı konferans “Türkiye nereye gidiyor?” başlıklı oturumla devam etti. CHP vekili Ali Şeker, “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girme sözü verilmişti, fakat şimdi görüyorum Türkiye buraya gelmiş. Erdoğan ne diyorsa tersini yapıyor, bu konuda aslında tutarlı” diye konuştu. SHP’nin 1991 yılında yayınladığı Kürt sorunu raporunu hatırlatan Şeker, “O raporu yayınladığımızda çatışmalarda hayatını kaybeden insan sayısı 1245’ti, şimdiye kadar ise 40 bin küsur insan yaşamını yitirdi. Şayet o rapordaki görüşlerimiz dikkate alınsaydı, bu kadar insan hayatını kaybetmeyecekti” dedi.
HDP vekili Mithat Sancar ise AKP’nin iktidarını sürdürmek için başvurduğu yolları anlattı. AKP’nin iktidarının değiştirecek tünelin sonundaki ışığı gördüğünü ifade eden Sancar, şu çağrıyı yaptı: “Bu tünelde engeller, sorunlar var, şimdi bunları nasıl aşacağımızı tartışmalıyız. Cumhuriyetçiler cumhuriyetin gidişini, dindarlar dinin gidişini gördüler. Çok geniş iyi insanlar da iyiliğin gidişini, toplumun ahlaki değerlerin çöküşünü görüyor. 7 Haziran’dan daha geniş bir buluşmanın imkanları son iki yılda daha görülür hale geldik, bunu sürdürmeliyiz.” Konferansın bu oturumda son olarak Saadet Partisi (SP) Milletvekili Cihangir İslam söz aldı. Darbe ve 28 Şubat’ın siyasetin seçilmişler dışında başkalarının elinde olmasıyla ilgili olduğunu belirten İslam, Diyarbakır, Mardin ve Van belediyelerine atanan kayyumlara dikkat çekti.
BERLİN