Demokratik İslam Konferansı’nda ‘Diktatörlere karşı ya dik duracağız ya yok olacağız’ mesajı verildi
Amed Âlimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği öncülüğünde Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’nin konferans salonunda başladı.
Konferansa Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Keskin Bayındır ve Çiğdem Kılıçgün Uçar, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak ile çok sayıda din alimi, inanç temsilcisi, siyasetçi ve mütedeyyin kadın katıldı.
‘İnsan haklarını ortadan kaldırdılar’
Konferans dernek üyesi Mele Mehmet Şen’in Kur’an’dan okuduğu ayetlerle başladı.
Konferansın başında söz alan Mele Kadeh, çalışmalarında zulüm ve zorbalara yer vermediklerini, kendini dindar olarak tanıtanların İslam dininin içindeki güzellik, birlik, beraberlik, iyiliğe hizmeti görmezden geldiğini belirterek, “100 yıldır öyle bir din yaratılar ki insan haklarını ortadan kaldırdılar” dedi.
‘İslam’ın anlamı barıştır’
Söz alan Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Zeynel Kete de, toplumun demokratik, ahlaki, ikrar ve rızalı olduğunu, demokrat ve demokratik olduğunu dile getirdi.
Kete, nehak zihniyetinin olmadığı dönemde rıza toplumunun olduğunu, demokrasiye dönük aramaların rıza toplumunda aranması gerektiğini vurguladı.
İnsanlığın, farklı kimliklerin haktan gelmekten kaynaklı olarak bir arada yaşamanın ismi barıştır diyen Kete, “İslam’ın anlamı da barıştır” dedi.
Ortadoğu’da, Mezopotamya toplumunda binlerce yıl hakikat ve özgürlük anlayışı en üst düzeyde olduğuna değinen Kete, “Buna karşı nemrutlar ulus devletlerde en üst düzeyde yaşatılmıştır “ ifadelerini kullandı.
‘Farklılıklara karşı tahammülsüzlük sorunu’
Kete, Özgürlük olmadan demokrasinin olmayacağını vurgulayarak, farklılıklara karşı tahammülsüzlüğün bugün yaşanan en büyük sorun olduğunu söyledi.
Adalet yoksa hangi inanç olursa olsun sadece Emevi İslam’ının olduğunu sözlerine ekleyen Kete, “Karar alma aşamalarında bütün farklılıklar karar alırsa, adaleti temsil ederse orada demokrasi vardır” dedi.
Emevi İslam anlayışıyla beraber ve ulus devletlerle başlayan sürecin demokratik özü yok ettiğini hatırlatan Kete, kapitalist modernist anlayışın sirayet etmediği inancın kalmadığını vurguladı.
Kete, “İnançlarda birlikte yaşam düsturu, kırklar meclisi gibi yeniden inşaya gidilebilse sorunların çoğu çözülecektir. Tekçi zihniyetler hangi yönü kullanıyorsa, hangi duygularla modern köleliği bize yaşatıyorsa o yönümüzü diriltmemiz gerekiyor. İslamiyet’i kendi iktidarını tesis için kullanıyorsa orayı diriltmeliyiz” şeklinde konuştu.
‘Barış yolu hak yoldur’
Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski milletvekili Hüda Kaya’nın mesajı okundu.
Kaya mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Hepinizi sevgiyle ve hasretle selamlıyorum. Hak, adalet ve barış yolu hak yoldur. Allah’ın yoludur. Bu yüzden en büyük ibadet hakkı müdafaa etmektir, diyoruz. Ne mutlu hak taraflarına, ne mutlu barış taraftarlarına, çalışmalarınızın, en güzel, en hayırlı sonuçlara ulaşmasını diliyorum. Özgür günlerde görüşmek üzere… Serkeftin, bi hezkirin, bi hevi, emanete Xwede bin…”
Hüda Kaya’nın mesajının ardından açlık grevi direniş selamlandı.
‘Oyunu bozmalıyız’
MAZLUM-DER Başkanı Ahmet Faruk Ünsal’ın “Kapitalizm Çağında Müslüman Olmak” adlı oturumu ile devam etti.
Ünsal İslam’ın kelime anlamının ‘Barış’ olduğunu belirterek Kürdistan kentlerinde devlet eliyle yapılan dindarlığa ilişkin Süleyman Soylu’nun söylemiyle “devlet aklının”, Türkiye Kurdistan’da İslamcı hissiyatı yaymaya çalıştığını söyledi.
Buna maruz kalanların bu oyunu bozması lazım ifadelerini kullanan Ünsal, “DİK’in ve bu tür organizasyonların çok önemli çıktılarından biri de dinin ve dindarlığın tek elinin bir yerde olmadığını vurgulamak için önemli bir adım olmalıdır” dedi.
‘Zalimlere karşı sesimizi yükselteceğiz’
İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) Genel Başkan Yardımcısı Rümeysa Menice Gülmez, Ortadoğu’nun İslamiyet’teki önemine de işaret etti. Gülmez, “Biz Kürtler, kendimizi toparlamalıyız. Bizim inandığımız din, kula itaat etmemeyi bize öğretiyor. Zalim ve diktatörlere karşı sesimizi yükselteceğiz. Mazlumun hakkını savunan insanlar olarak dik duracağız. Yoksa yok olacağız” diye konuştu.
‘Doğru İslam’ı Ortadoğu’ya iletmeliyiz’
Araştırmacı-yazar Muhammed Salar, gerçekleştirilen Demokratik İslam Konferansı’nın Kürt siyaseti içinde büyük bir fırsat olduğunu belirterek, “Bu kongrenin asli vazifesi dünyevi siyasete, politikaya alet olmadan bütün Demokratik İslam’ı, doğru İslam’ı Ortadoğu’ya iletmek olmalıdır” ifadelerini kullandı.
Yeşile boyanmış ‘Kızıl Elma’ koalisyonudur
“Türkiye’nin geldiği yer yeşile boyanmış ‘Kızıl Elma’ koalisyonudur. Bu koalisyon sorunları çözemiyor” diyen Salar, AKP’nin 23 senelik iktidar döneminde suç oranlarındaki artışa değinerek ” İslam’da sorunlar çözülüp, suç oranları düşmesi gerekirken, burada artış var” şeklinde konuştu.
Salar, “Bugün hangi İslam Rojava’ya dönük saldırıları meşru görebilir. Maden konu Müslümanlık, Rojava’ya, Hewlêr’e saldırıları İslam hukukuna göre savunabilir misiniz?” dedi.
“Demokratik Kürt siyasetine karşı devletin din kartı” oturumuyla devam eden konferansta akademisyen ve ilahiyatçı Fadıl Bedirhanoğlu söz aldı.
‘İslam özünden koptu’
Dinin iktidar için alet olması sonrası fitne ve fesatın, zulüm ve zorbalığın ortaya çıktığını söyleyen Bedirhanoğlu, İslam’ın hedefinden bu nedenle uzaklaşıldığına değinerek, “İslam özünden koptuktan sonra zehirleyici, öldürücü oldu” dedi.
Kapatılan Kürt partilerine değinen Bedirhanoğlu, dinin siyaset aracı olarak kullanılmasının son 15 yılda arttığını söyledi.
Bedirhanoğlu, dinin hakikatine göre yaşamda yer alması halinde nasıl fayda sağladığının, siyasette kullanılmasıyla da nasıl zarar verdiğinin görüldüğünü ifade etti.
Demokratik İslam
Ardından Demokratik İslam aktivisti Bedrettin Günay ve araştırmacı yazar Şükrü Aslan “Demokratik İslam” sunumu yaptı.
Yazar Günay, Ortadoğu’da yürütülen savaş siyasetine dikkat çeken bir konuşma gerçekleştirdi.
Araştırmacı yazar Şükrü Aslan ise Diyanetin gelirinin 5 bakanlığın gelirinden daha yüksek olduğunu ve Diyanet’in sadece Türk ve Hanifi mezhebine hizmet ettiğini belirtti.
Demokratik İslam’da herkesin eşit olduğunu ifade eden Aslan, “Kimse kimsenin dinine, ibadetine karışamaz. ‘İslam ile demokrasi hiç bir arada olur mu?’ diyenler araştırmalı” dedi.
Soru cevap bölümünün ardından konferans sona erdi.
Konferansın sonuç bildirgesi ise önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacak.
HABER MERKEZİ