TÖP’ün düzenlediği ‘Demokratik Cumhuriyet’ sempozyumu başladı. Gazeteci, yazar ve siyasetçilerin konuştuğu programda Demokratik Anayasa, Kürt Sorunu ve Katılımcı Ekonomi gibi başlıklar tartışılıyor
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde birçok siyasetçi, yazar ve adının katıldığı “Bir çıkış var Demokratik Cumhuriyet” konulu sempozyum düzenlendi.
Sempozyumun düzenlediği salona “Halkın iktidar için demokratik cumhuriyet, demokratik anayasa” pankartı asıldı. Üç oturum şeklinde gerçekleşen sempozyumda, “Demokratik Anayasa’ya Hazırlık”, “Kürt Sorunu”, “Demokratik Cumhuriyet”, “Demokratik Katılımcı Ekonomi” konuları tartışıldı.
Açılış konuşması
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan TÖP Parti Meclis (PM) üyesi Haluk Koşar, Gezi Direnişi sonrasında AKP iktidarının ülkeyi adeta cehenneme çevirdiğini belirterek sözlerine başladı. Her türlü baskıya rağmen yıkılmaz denen AKP iktidarının 2019 yılı itibariyle parçalarının koptuğunu ve ellerindeki bütün güçleri kaybetmeye başladığını ifade eden Koşar, “İşte tam da bu kırılma anlarında belirleyici olan şey halk güçlerinin talepleri ve bu talepler için verilen mücadeleydi. Tekçi anlayışa karşı Kürt halkının, Alevilerin kadınların eşit haklar için mücadele veren LGBTİ’lerin ve emek sınıfının özgürlükçü, halkçı bir direnç geliştirmesi lazım. Bu direncin gelişmesinin tek yolu demokratik cumhuriyettir” şeklinde konuştu.
Özdal: Bir diktatörlük sistemi
Sempozyumun ilk oturumunda “Sınıf savaşımının bir zemini: Demokrasi ve Dikdatörlük” konusu üzerine söz alan Gazeteci Hakan Özdal, 2023 yılı seçimlerinin önemine işaret etti. Bu seçimin cumhuriyetin 100’üncü yılına tekabül ettiğini ve ağır baskılarla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Özdal, “Türkiye’de olağanüstü bir diktatörlük sistemi var. Ama Türkiye’nin toplumsal devrimci sosyalist güçlerinin 2023 seçimlerini tarihi bir moment, bir dönüm noktası, geri dönülmez bir eşik gibi görmekten ve göstermekten vazgeçmesi gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Aydın: Siyasal İslamcılığa yedekleme
“Türkiye Cumhuriyeti niçin demokratikleşemedi” konusu üzerine konuşan gazeteci ve yazar Erdoğan Aydın ise, Türkiye’nin demokratikleşmemesinin önündeki engellere vurgu yaptı. Son yirmi yılda Siyasal İslam projesinin adım adım iktidarı ele geçirmesiyle bunun zirveye çıktığını aktaran Aydın, “Cumhuriyet öncesi tarihine baktığımızda da genel olarak tüm kritik dönemeçlerde Türkiye’de en ağır mağduriyeti Kürtler, aleviler ve emekçi sınıfının yaşadığını görüyoruz. Daha önce Alevi, Kürtleri ve emekçi sınıfının siyasal İslamcılığa yedeklemeye çalışanlar şimdide kemalimize yedekleme durumuyla karşı karşıya. Türkiye’de gerçek ve amasız demokrasi isteyenlerin demokratikleşmeme halinin yapısal nedenleriyle ilgili ciddi bir fikri tahkimat oluşturmaları gerekir. Aksi takdirde kendileri olma imkanını kaybedecekler” ifadelerini kullandı.
Durmuş: Rant ekonomisi
“Emekten yana geçiş ekonomisi önerisi: demokratik katılımcı ekonomi” üzerine konuşan yazarımız ekonomist Mustafa Durmuş da, 2017 den bu yana başta ekonomi olmak üzere her alanda giderek derinleşen krizle karşı karşıya olduklarını belirtti. Ekonomide son yirmi yılda adeta bir rant ekonomisi yaratıldığına dikkat çeken Durmuş, “ Devlet içinde bir ahbap çavuş, akraba kapitalizmi de yaratılmış durumda. Bu gruplarla devlet mafya sermaye üçgeninde çok yaygın yolsuzluklar yaşadığı biliniyor. Bir iktidar bloğu her türden politikayı siyasal ve ekonomik araçları düzenini sürdürebilmek için de kullanmayı sürdürüyor” dedi.
Sempozyum ikinci oturumla devam ediyor.
İSTANBUL