Yeşil Sol Parti’nin Seçim Bildirgesi bütünlüklü bir program olma özelliğiyle karşı karşıya olduğumuz çoklu krizlere çoklu çözüm üretmektedir. Demokratik Cumhuriyet paradigmasının yaşamın tüm alanlarına dair ortaya koymuş olduğu yaklaşımını bir seçim bildirgesi kapsamında ele alan ve bu konuda önümüzdeki döneme dair güçlü bir siyasi program üreten bildirgemiz ekonomi alanına dair de demokratik ekonomi programıyla gücünü gösteriyor.
Kapsamlı bir şekilde hazırlanmış olan Demokratik Ekonomi Programı’nın kısa bir özeti bildirgede yer alıyor. Seçim Bildirgesi’nde “Sermaye yanlısı erkek egemen ittifakların ekonomi politikalarına karşı ekonomide 3. Yol’u inşa etmeye geliyoruz. Ekonomide eşitlik, karar alma süreçlerine katılım, sınıfsız, kadın özgürlükçü ve sömürüsüz bir toplum için geliyoruz…” yaklaşımını dile getirerek Radikal Demokrasi anlayışı içinden nasıl bir ekonomi programının üretilmesi gerektiğini olanca açıklığıyla ortaya koymaktadır. Sermayeye karşı toplumsal emekten yana sınıfsal duruşuyla, erkek egemen anlayışa karşı kadın özgürlükçü yaklaşımıyla, eşitlikçi ve yerel demokrasi esaslı karar alma mekanizmasıyla başka bir ekonomi mümkün diyebilme gücüne sahip bir programdır.
Program bir yanıyla bugünün sorunlarına çözüm üretirken diğer yanıyla geleceği Demokratik Cumhuriyet temelinde inşa etme iddiasını taşımaktadır. AKP iktidarlarının yirmi yıl boyunca sürdürdüğü neoliberal politikalar sonucu ortaya çıkmış olan yıkım, özellikle son döneminde faşizmin ekonomisiyle birlikte tüm ülkeyi çöküşe sürüklemiştir. Son depremle birlikte bu yıkımın ne boyutlara ulaştığı ortada. Çadır satma vakası aslında çöküşün arkasındaki zihniyeti tüm çürümüşlüğüyle karşımıza çıkardı. Toplumun tüm kaynaklarını ve haklarını kendi çıkarları uğruna yok eden, toplumun hiçbir sorununu çözmeyen, tam tersine en temel sorunu olan Kürt meselesini çözümsüz kılmak adına savaşı körükleyen faşist anlayış ekonomide öyle bir enkaz yaratmıştır ki bu enkazın nasıl kaldırılacağı bugün en temel meselelerden biridir.
Yaratılmış olan tahribata halklarımız katlandı. Ortaya çıkan büyük enkazın altında başta Kürt halkı olmak üzere kadınlar ve emekçiler kaldı. Bu nedenle, bu yıkımdan çıkmak için nereden başlayacağımızı iyi bilmeliyiz. Bu maliyetlere katlanmış bir halkın, emekçilerin ve kadınların artık daha fazla fedakârlık yapacağı gücü kalmamıştır. Tüm toplum faşist iktidardan kurtulmaya hazırdır ama yine aynı senaryoya mahkûm da kalmak istememektedir.
Yeşil Sol Parti’nin seçim bildirgesi bu gerçekliği esas alarak çözüm üretmiştir. Emekçiler, kadınlar, gençler, çocuklar, emekliler, engelliler, yaşlılar programın başköşesindedir. Bu enkazı nasıl ve nereden başlayarak kaldıracağımız konusunda yol göstericidir. Erdoğan’ın mağdurları şimdi ortak bir programla bu süreci tersine çevirecektir. Finans kapitalin beklentileri, makro ekonomide istikrar, sermayenin birikim ve büyüme anlayışı, kârları koruma gibi süslü neoliberal ekonomi anlayışına karşı emekçi sınıfların programı üretilmiştir.
Yoksulluğu yöneterek sermayenin ve ceberut devletin devamlılığını esas alan tüm sağcı ekonomi anlayışına karşı yoksullukla mücadele eden ve onu sonlandırmayı hedef olarak önüne koyan programımız ekonomideki gelişmelerin siyasetten bağımsız mümkün olamayacağının da farkındadır. Siyasi özgürlükler ve ekonomik eşitlik birlikte hareket eder. Demokratik Ekonomi Programımızın esası da buna dayanmaktadır. Programımız bugünün sorunlarına, yoksulluğa, işsizliğe, eşitlikçi bir sosyal büyümeye dair konuşurken bunun ancak siyasi özgürlüklerle mümkün olacağını savunur.
Yerel demokrasi, siyasi katılımın etkinliği yerel katılımcı bütçelerle olanaklıdır. Ekonomideki demokratik gelişim de yerelin ön planda olduğu, kendi bütçesini yapan ve kentini de kendisi yöneten, merkezi yönetimi önceleyen değil, tali kılan bir anlayış Demokratik Cumhuriyet programının önemli bir temel kolonunu da oluşturur. Yoksulluk da diğer bütün sömürü mekanizmaları da unutmayalım ki kapitalist sistemin üretimidir. Savaş politikalarından başlayarak bugün sermayenin tüm tercihleri yaşadığımız sorunlarının başlıca nedenidir. Devletin kendisini sermayeye gömülü biçimlendirdiği bu düzende Öcalan’ın kapitalizm devlettir tezi tüm gücüyle kendisini doğrulamaktadır.
İşte çözümü de arayacağımız yer bu tezden başlıyor. Kapitalizm devletse devleti dönüştürmeden kapitalizmden kurtulmak da mümkün değil. Ulus devletin karşısına demokratik ulusu, vesayetçi demokrasinin karşısına yerinden yönetimi koymadan ekonomi programları finans kapitalin buyruğundan kurtulamaz. Başka bir dünya için başka bir ekonomi mümkün diyorsak Yeşil Sol Parti’nin seçim bildirgesini tüm mağdurlara mutlaka ulaştırmalıyız. Birlikte değiştirmek için tüm mağdurlar Yeşil Sol Parti’ye…