Rejimin demokratikleşmesi için bir mücadelenin verilmesi gerektiğini söyleyen AİHM eski yargıcı Rıza Türmen, demokrasi mücadelesinin birlik içinde verilmesi gerektiğine dile getirdi.
Yaşanan sistem tıkanıklığı, antidemokratik uygulamaların sınır tanımaması, 3 belediyeye kayyum atanması, HDP üzerinde artan baskılar ve AKP’deki çözülmeyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen değerlendirdi. Türmen, yeni bir toplumsal sözleşme ve demokrasi için mücadele birliğin kurulması gerektiğini söyledi.
‘Türkiye’nin demokrasisi çok ağır bir yara almıştır’
Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir Belediyelerine atanan kayyumun hukuksuz olduğunu hatırlatan Türmen, “Bu durum sadece 3 belediye başkanının meselesi değil. Bütün Türkiye’nin meselesidir. Bütün Türkiye’deki demokrasinin temeli buradan sarsıldı ve zedelendi” dedi. Kayyum atanan kentlerde insanların temsiliyetsiz bırakıldığını vurgulayan Türmen, buralarda sandıklara giderek oy veren insanların oylarının atanan kayyumla birlikte boşa çıkarıldığını dile getirdi. Belediyelere atanan valinin devleti temsil ettiğini hatırlatan Türmen, “Halkın temsilcisini görevden alıp yerine devletin temsilcisi getiriliyor. Bu sadece bölgesel mesele değildir. Türkiye’nin demokrasisi çok ağır bir yara almıştır. Onun için bütün demokrasi güçlerini seferber etmek gerekir. Bunun unutulmasını engellemek gerekir. Bir saman alevi gibi yanıp sönmesine izin vermemek lazım. Bu mücadele uzun soluklu yapılmalıdır” diye konuştu.
‘Herkes ortak paydada buluşmalı’
Rejimin demokratikleşmesi için de bir mücadelenin verilmesi gerektiğini ifade eden Türmen, demokrasi mücadelesinin verilmesinin zorunluluğuna dikkati çekti. Demokrasiyi kazanmak için yeni bir toplumsal sözleşmenin yapılması için güç birliğinin önemine vurgu yapan Türmen, herkesin ideolojik görüş ve kimliklerini bir yana bırakarak ortak payda etrafında buluşması gerektiğinin altını çizdi. Verilecek olan mücadelenin kolektif bir mücadele olması gerektiğini sözlerine ekleyen Türmen, “Hiçbir kuruluş veya siyasi parti tek başına bu mücadeleyi veremez. Bu mücadeleye katılmak isteyen bütün güçlerin bir araya geldiği, enerjilerini birleştirdiği bir ağ gibi yatay bir örgüt kurmak lazım” diye belirtti.
‘Demokrasiye açılan kapının yerel demokrasidir’
“Şuan için tek bir gündem maddesi var ortada; o da demokrasidir” diyen Türmen, demokrasiden yana olan herkesin demokrasi için birlik içinde emek vermesi gerektiğini ifade etti. Ortak bir strateji etrafında birleşmek ve kolektif bir irade ortaya koyulması gerektiğinin önemine değinen Türmen, şunları söyledi: “Türkiye’deki bütün kimlikleri kucaklayacak yeni bir hareket lazım. İmamoğlu’nun seçilmesi böyle bir anlayışın sonucuydu. Yani dışlayıcı ve kutuplaştırıcı değil tam tersine sarmalayıcı, insanları içine çekici, uzlaştırıcı bir siyaset diline ve anlayışına ihtiyaç var. Böyle toplumsal bir sözleşme yapmaya çalışıyoruz. Uzlaştırıcı dil başarıya götürecek olan dildir.” Türmen, demokrasiye açılan kapının yerel demokrasi olduğunu da dile getirerek, muhalefet partilerinin belediyeleri kazanmasının büyük bir fırsat olduğunu ve yerelde mutlaka bir şeylerin yapılması gerektiğini belirtti. Bütün belediyelerin incelenmesi ve bu belediyelerde nelerin yapıldığının tespit edilmesi gerektiğini aktaran Türmen, bütün bu yereller arasında iletişim kurulmasının önemini anımsattı.
Kaynak: MA