Selahattin Demirtaş’a verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezasının İstinaf Mahkemesi’nce onanması üzerine avukatları Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.
HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, HDP eski Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’le birlikte “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılandığı İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, geçtiğimiz 7 Eylül’de verdiği kararında Demirtaş’a 4 yıl 8 ay, Önder’e ise 3 yıl 6 ay hapis cezası vermişti. Bu karar üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’ne yapılan itiraz başvurusu reddedilmiş ve cezalar onanmıştı.
Demirtaş’ın avukatlarının bu karar üzerine dün Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruda bulunduğu öğrenildi.
Anayasa ve AİHS ihlali gerekçesi ile başvuru
Avukatlar başvurularını Anayasa’nın 36’ncı maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6’ncı maddesinde düzenlenen “Adil Yargılanma Hakkının ve Masumiyet Karinesi İlkesi”, Anayasa’nın 26’ncı maddesi ile AİHS’in 10’uncu maddesinde düzenlenen “İfade Özgürlüğü”, Anayasa’nın 67’nci maddesi ile AİHS’in Ek 1 Numaralı Protokol’ünün 3’üncü maddesinde düzenlenen “Serbest Seçim Hakkı”, yine Anayasa’nın 26. ve 36’ıncı maddeleriyle bağlantılı olarak 13. ve 14’üncü maddeleri ve AİHS’in 6. ve 10’uncu maddeleriyle bağlantılı olarak AİHS’in 18’inci maddesinin ihlaline dayandırdı.
Yapılan başvuruda şunlar kaydedildi:
“Önemle belirtmek gerekir ki; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından 20 Kasım 2018 tarihinde verilen Demirtaş v. Türkiye (No. 2) kararında, Türkiye’deki genel siyasi durum da dikkate alınarak, Sayın Demirtaş’ın tutuklanmasının ardında yatan nedenin ve Demirtaş hakkındaki hak sınırlandırmalarının birincil amacının çoğulculuğu boğmak ve siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamak olduğu ifade edilmiştir. Kararda tehdit altında olanın yalnızca Sayın Demirtaş’ın bireysel hak ve özgürlükleri değil, tüm demokratik sistem olduğu sonucuna ulaşılmış, AİHS’in 18. ve 46. maddeleri uyarınca, hakkında yeni bir delil olmadığı sürece, Demirtaş’ın özgürlüğünden alıkonulmasının tespit edilen ihlallerin devamı anlamına geleceği belirtilmiş ve derhal serbest bırakılmasına vurgu yapılmıştır.
Erdoğan’ın ‘Bizi bağlamaz’ sözleri hatırlatıldı
AİHM kararından sonra, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan R. Tayyip Erdoğan, ‘AİHM, sen neredesin? Sen bunları görüyor musun, bunları takip ediyor musun? Bunlar hakkında verilmiş bir kararın var mı? Türkiye’de darbeye teşebbüs eden FETÖ’cüleri baş tacı yapan hiçbir ülkenin, hiçbir kurumun ‘demokrasinin’ adını ağzına almaya hakkı yoktur. Bunun adı ‘özgürlük’ veya ‘hak arayışına destek olmak’ değil, düpedüz ‘terörperestliktir, terörist seviciliktir’ demiştir. Cumhurbaşkanı daha sonra yaptığı başka bir açıklamada, AİHM’in kararıyla ilgili olarak, ‘Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz’ demiştir.
‘AİHM kararının boşa çıkartılması…’
Yine, AİHM’in ihlal ve tahliye kararının yayımlandığı gün, Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda AKP’nin de Genel Başkanı olan R. Tayyip Erdoğan’ın Ankara Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştüğü öğrenilmiştir. Erdoğan’ın 23 Kasım 2018 tarihinde yaptığı, ‘karşı hamlemizi yapar, bu işi bitiririz’ açıklamasındaki ‘karşı hamle’nin, Demirtaş’ın İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nce örgüt propagandası suçunu işlediği iddiasıyla verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezasıyla ilgili istinaf başvurusunun esastan reddedilerek verilen hükmün kesinleştirilmesi ve bu suretle AİHM’in kararının boşa çıkartılması olduğu anlaşılmıştır.
‘Sistematik bir ceza tehdidi ile karşı karşıya’
Hükümetin yargı üzerindeki aleni baskısı nedeniyle Anayasa Mahkemesi ve AİHM’in vereceği her ihlal kararının yeni bir ceza hükmü ile boşa çıkarılma ihtimali vardır. Bu nedenle Sayın Demirtaş, sistematik bir ceza tehdidi ile karşı karşıyadır. Hükümetin ve yerel mahkemelerin Sayın Demirtaş hakkındaki AİHM kararlarını dahi tanımayan tutumları, görev ve yetkilerini kötüye kullanmaları, Anayasa Mahkemesi’ne önemli bir sorumluluk yüklemektedir.
İvedi ele alması şarttır
Sözleşmeden doğan hakların ve kısıtlamaların hükümet ve yerel mahkemeler tarafından bariz bir şekilde kötüye kullanıldığı somut verilerle ortada ve tartışmasızken Anayasa Mahkemesi yapmış olduğumuz başvuruyu ivedi olarak ele almalı ve karara bağlamalıdır. Demirtaş – Türkiye AİHM kararında da, Anayasa Mahkemesi’nin Sayın Demirtaş’ın haksız tutukluluk başvurusunu makul sürede ele almadığı vurgusu yer almaktadır. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin önünde Sayın Demirtaş’ın dosyası kadar acil ve önemli dosya sayısı çok azdır. Tüm bunlar düşünüldüğünde, Anayasa Mahkemesi’nin dosyayı en ivedi şekilde ele alması hakkaniyet açısından şarttır. Nihayetinde Sayın Demirtaş Türkiye siyasetinin en önemli aktörlerinden biri olmayı halen sürdürmektedir. Anayasa Mahkemesi, Sayın Demirtaş’a yönelik bu açık ve pervasız yürütme – yargı saldırısına karşı hukukun üstünlüğünü koruyan bir karar vermelidir.”
HABER MERKEZİ