Mütalaanın sunulacağı Kobanê Davası’nda konuşan Selahattin Demirtaş, ‘Halkımızı bu faşist iktidarı sandığa gömmeye davet ediyoruz’ dedi
DAİŞ’in Kobanê’ye saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17 tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 24’ncü duruşmasının 1’nci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görüldü.
Mahkemede yaşananlar
Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunun siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevinde bulunan siyasetçiler duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılılığıyla katıldı.
Delil tartışması
Duruşmada söz alan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dosyaya eklenen belgelere ilişkin savunma yaptı. Demirtaş, depremde yaşamını yitiren insanlar için başsağlığı dileyerek sözlerine başladı. Demirtaş, Ayhan Bilgen hakkındaki iddialara takipsizlik kararı verildiğini hatırlatırken, mahkeme hakimi “Takipsizlik kararının bizim için bir delil mahiyeti yok” dedi.
Demirtaş: Bu dava seçim ayarlı
Mütalaanın seçim ayarlı olduğunu dile getiren Demirtaş, “14 Mayıs’ta seçim yapılacak. HDP Kapatma davası da Kobanê Kumpas davasında da mütalaa seçime göre ayarlandı. Erdoğan grup toplantısında şöyle diyor: ‘Ana muhalefet, ‘Demirtaş’ın suçu ne ki! Benim milletim üzerimdeki sorumluluğum çok büyük ve 14 Mayıs bu bakımdan büyük önem arz ediyor’ diyor. Astığım estik, kestiğim kestik, çaldığım düdük bir otorite ve yönetim biçimi, yargıya açıktan müdahale ediyor ve bunu pratikte gösteriyor. Bu zat ’14 Mayıs bu bakımdan önem arz ediyor ve milletime çağrı yapıyorum. Bunların bırakılmaması için 14 Mayıs’ta bize oy vermeniz gerekiyor’ diyor. Bunu yargıya müdahale olarak alacak mıyız?” dedi.
‘Burası mahkeme değil’
Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sözlü olarak biz hukuka bağlıyız demeniz bir şey ifade etmiyor. Bizim sorgumuz alınmadı. Ne zaman ki sorgu sırası bize geldi, mütalaa kararı verdiniz. Erdoğan, bu mütalaayı meydanlarda karar olarak pazarlarım diye düşünüyor. Baştan beri diyoruz, verebileceğiniz en büyük cezayı verin. Eğer hesap bizi suçlu diye göstererek muhalefete oy verilmesini engellemekse, bu celsede cezayı verin. İddia ediyoruz, bu mahkemede verilecek her karar politikaya hizmet edecektir. Zaten CMK’ya göre çalışmıyorsunuz. Bariz AKP-MHP faaliyeti yürütüyorsunuz. İlk defa depremde geçici olarak tahliye kararı istedik. Karşımızda hukuk hassasiyeti, adalet hassasiyeti olan heyeti geçtik, insanı hassasiyeti olan bir heyet görmedik. Bugünden sonra vereceğiniz hiçbir kararı tanımıyoruz. Siz yargıç değilsiniz, burası mahkeme değil. Cübbe giymiş olmanız durumu değiştirmez. AKP’nin siyasi heyetine karşı verecek savunmamız yoktur. Sandıktan ne karar çıkarsa çıksın, siz de bu kumpas suçunu işleyenler de bağımsız yargı önünde hesap vermekten kurtulmayacak. Siz, sahte kumpas delillerini dosyaya koydunuz, tutuk gerekçesi yaptınız, biz olmadan tanık dinlediniz. Tahliye pazarlığı karşısında beyanda bulunan kişilerin tüm çelişkilerini kanıtlamamıza rağmen tutuk gerekçesi yaptınız. Biz halkımız için 6 buçuk milyon yıl da yatarız ama hesabını da sorarız.
Yüksekdağ: Yargılama seçim kampanyasına döndü
Demirtaş’tan sonra duruşmada söz alan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, heyetin ve mahkemenin “freni patlamış kamyon” gibi süreci yürüttüğüne, kural ve kaide tanımadığını belirtti
Depremin 2’nci günüde Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nden çağrıldığını ifade eden Yüksekdağ “O anda size öfkelenme duygumu yitirdiğimi fark ettim. Şu karşımızdaki hasımlarımız değil, bizi düşman olarak görenler artık bizim düşmanımız bile değil, sizler artık bizim düşmanımız bile değilsiniz. Adana’daki akrabamı arayamadım.” ifadelerini kullandı.
On binlerce kişinin yaşamını yitirdiği depreme rağmen duruşma takviminin sürdürüldüğünü dile getiren Yüksekdağ, “AKP-MHP, bu zamana kadar bizlerin esaretini kullanarak seçim politikası yürüttü. Aşama aşama herkesi düşmanlaştırdıklarında, üzerimizden seçim kampanyası yürüttüklerinde, bizleri hedef tahtasında oturttuklarında kaybederek çıktılar. Savcı beyin açıklayacağı mütalaa iktidarın bitiş fermanı olacaktır. Bu siyasi iktidar ahlaken zaten bitmiştir” şeklinde konuştu.
Kışanak: Kafanıza göre dosyayı doldurdunuz
Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, sözlerine depremde yaşamını yitirenleri anarak başladı. Mahkeme heyetinin verilen emrin gereğini yerine getirmeye çalıştığını söyleyen Kışanak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Boşuna bu kadar paralanıyorsunuz. Bunu seçime yetiştiremezsiniz. Yetiştiremeyeceğinizi bildiğiniz halde, ‘en azından mütalaayı okuyalım, hüküm niyetine seçim meydanlarında kullanırlar’ diyorsunuz. Altında yatan neden bu, bir an önce mütalaayı siyasi iktidarın eline verelim, onlar da seçim meydanında kullansınlar. Kafanıza göre dosyayı doldurdunuz, paldır küldür bugüne getirdiniz. Hepiniz suçlusunuz. Biz davacıyız, sanık değil. Biz belediyeleri ele geçirmek için kumpas dosyalar hazırlayanlara karşı davacıyız. Sanık olacak olanlar, bu kumpası kuranlar. Defalarca anlattık. 7 Haziran’da bu halk, demokrasi barış isteyen halk iradesi barajı gümbür gümbür yıkarak geldi. Baraj yıkılınca bu otoriter rejimin sahipleri önümüze yeni kumpas barajları kurdu. Yeşil Sol geliyor. Demokrasiye inanan, barışa kadın özgürlüğüne inanan tüm kesimler Yeşil Sol Parti çatısı altında kumpas barajlarını seçim sandıklarında yıkmak için geliyor.
14 Mayıs hesap günü
Gün gelecek, devran dönecek, kumpasçılar, savaştan kandan medet ummanlar, adaleti katledenler hesap verecek. 14 Mayıs’ta sandıkta ve halklarımız önünde hesap verecek. Bu kadar kolay ve ucuz değil. Bu kumpası boşa çıkarmanın yolu sandıkta oyları ile hesap sormaktır. Bunu yapacaklar, bundan hiç tereddüdümüz yok. Bu halk yaşadıklarının ne anlama geldiğini çok iyi biliyor” dedi.
Üstün: Hiçbir delili kabul etmiyorum
Daha sonra söz alan yazarımız Beyza Üstün, mahkemenin sıkıştığı her noktada gizli tanık ifadelerine başvurduğunu ifade ederek, “Düzmece, ne olduğu belli olmayan delileri kabul etmiyoruz, yargılama sürecine uygun bulmuyoruz. Belgelere karşı delil araştırılsın dedik, araştırmıyorsunuz. Arkadaşlarımızın savunmaları alınmadı. Adil yargılanma süreci yürütülmüyor. Aleyhte olan hiçbir delili kabul etmiyorum, etmiyoruz” dedi.
Tuncel: Türkiye 2 bloğa mahküm değil
Duruşma verilen aranın ardından HDP İstanbul 24’ncü dönem Milletvekili Sebahat Tuncel’in savunması ile devam etti.
Tuncel, konuşmasında AFAD ve Kızılay’a değinince mahkeme başkanı, savunmasını keserek, “Kızılay’ın çadırından bana ne” dedi. Tuncel buna karşılık “Ben niye Kızılay ve AFAD’a dair konuşuyorum, çünkü devlet kurumlarını çürüttüler. AİHM’e en çok başvuran ülkeler arasında. Alın size siyaset. Beni görüşlerim nedeniyle burada tutuyorsunuz. Beni tutmasaydınız, ben deprem bölgesinde halkla dayanışacaktım” sözlerini kullandı. Mahkeme başkanı, “Doğru düzgün beyanda bulunun” diyerek Tuncel’in savunmasını ikinci kez böldü.
Tuncel konuşmasına şöyle devam etti:
“Bana cevap vermeniz gerekiyor. Dosyayı kapatın diye sizi kaç kişi aradı? Burada adil ve bağımsız yargılamaya güven duyulabilir mi? Güven vermiyorsunuz. Türkiye halklarının gerçeği öğrenmesini engelliyorsunuz. Hakkımızdaki iddialar somutlaşmadan bu ülkenin cumhurbaşkanı bunlar katil deyip geziyor. Hani masumiyet karinesi.
Savunmalarımız bitmeden savcıya mütalaa veriyorsunuz. Siyaset yaparken hangi çizgideysek bundan sonra da aynı çizgideyiz. Siz CMK’yİ tersine çevirerek işlettiniz. Bir yandan tanık dinliyorsunuz, bir yandan müştekileri yönlendiriyorsunuz. Bu olsa olsa faşist bir rejimde olur.
Biz bu sürecin siyasal bir süreç olduğunu biliyoruz. İddianame siyasi saiklerle hazırlanmıştır. Gerçek bir hukukçu olsaydınız bu iddianameyi iade ederdiniz. Etmediniz, bu suça ortak oldunuz. Kürt sorunun mahkeme masalarına taşıyarak bu sorun çözülmez. Biz de Kürtler olarak alan bulduğumuz her yerde halkımızın özgürlük mücadelesini sürdüreceğiz.
Yeşiller Sol’un içinde olduğu Emek ve Özgürlük ittifakının Türkiye’yi yaşanır hale getireceğine inanıyorum. Türkiye 2 bloğa mahkum değil. Emek ve Özgürlük, Türkiye halklarına farklı bir şey vaat ediyor. 14 Mayıs yeni bir mücadelenin başlangıç günü olacak. Hem depremde yaşananların, hem ekonomik krizin, hem de adaletsizliğin hesabının sorulacağı, bu sistemden, bu düzenden kurtaracağına inanıyorum. Siz de hukuk insanıysanız, el çekin bu davadan. Çünkü tarih bu duruşmaları yazacak.”
HABER MERKEZİ