PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi değerlendiren avukat Cemal Demir, tecride karşı sessiz kalan CPT’nin meşruiyetinin sorgulanır hale geldiğini söyledi
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecrit, iki yılı aşkın bir süredir devam eden aile ve avukat görüş yasağıyla birlikte haber alınamama haline dönüştü.
İmralı’daki mutlak tecrit durumunu değerlendiren Avukat Cemal Demir, tecridin temel nedeninin “Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinden korku” olduğunu belirterek, herkesin beklentisinin tecridin sonlandırması olduğunu ifade etti.
Hükümet halkın kaygısını artırıyor
Aile ve avukat görüş yasağı ile verilen disiplin cezalarının yeni bir durum olmadığını dile getiren Demir, disiplin cezası uygulamasının kabul edilir olmadığını söyledi. Avukat görüşlerinin 2011 yılından beri yasaklandığını söyleyen Demir, aile görüşünün de buna paralel bir şekilde kaldırıldığını söyledi. Kamuoyunda Öcalan’a ilişkin ciddi kaygılar yaşandığına dikkat çeken Demir, “Hükümet sıklıkla ve ısrarla bu kaygıyı zirvelere taşımaktadır. Bu kabul edilir bir şey değildir” şeklinde konuştu.
Öcalan haklarını kullanmadı
Her tutuklunun insani bir şekilde onur ve haysiyetine yaraşır bir şekilde cezaevinde tutulması gerektiği ifade eden Demir, “Bu haklar, Türk hukuk sisteminde belirtilmiş,. Ada hapishanesinde bugüne kadar bu hak sürekli ihlal edildi. Sayın Öcalan’ın aile, avukat ve uluslararası ziyaretler, heyetlerin oraya gidiş gelişleri sağlanmadı, önü açılmadı. Mektup hakları hiçbir zaman kullandırılmadı. Telefon zaten hiçbir şekilde kullandırılmadı. Tecrit, ağır bir insan hak ihlalidir” dedi.
CPT siyasallaşmış bir kurum haline geldi
Abdullah Öcalan ve aynı cezaevinde bulunan diğer tutuklularla ilgili Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) bugüne kadar sorumluluğunu yerine getirmediğini söyleyen Demir, CPT’nin bugüne kadar kamuoyunu tatmin edici hiçbir açıklama yapmadığını sözlerine ekledi. Demir, “CPT, aslında bu yönüyle varlık nedenine aykırı bir durum içerisine girmiş, bir nevi siyasallaşmış bir kuruma dönüştürülmüştür. Bu durum kurumun meşruiyetini de çeşitli zamanlarda sorgulanır hale getirmiştir. Bunun yanında uluslararası mekanizmalar ve kurumlar da görevini yerine getirmemiştir. Dolayısıyla Sayın Öcalan’ın içinde olduğu bu durumun tarafsız gözlemciler tarafından denetlenmesi gerekir. Sözleşmeci hükümetin bu yönde hukuki bir ortam hazırlaması gerekir. Aslında Öcalan üzerindeki bu tecridin, bu ağırlaştırılmış izolasyonun nedeni de çok açık; Sayın Öcalan’ın fikriyatından, düşüncesinden; Kürt meselesine bakış açısına, Ortadoğu’daki meselelere olan bakışı, çözümleyici, barışçıl yaklaşımlarından çekinilmektedir” diye konuştu.
Korktukları Öcalan’ın fikriyatıdır
Burada korkulan tek şeyin Abdullah Öcalan’ın düşence ve fikriyatı olduğunun altını çizen Demir, “Herkesin beklentisi, hepimizin beklentisi, bir an önce Öcalan’ın içerisinde olduğu tecridin sonlandırmasıdır. Şimdi seçimden önce verilen bu cezanın bir kere Öcalan’ın Kürt kamuoyuna, demokratik kamuoyuna, seçim stratejilerine ilişkin görüşlerinin engellenmesidir. Öcalan’ın seçime dönük geniş ve kapsayıcı perspektif sunduğunu geçmişte gördük. Onun perspektifleriyle nasıl seçim başarıları elde edildiğini de gördük. İşte tüm bu nedenlerden dolayı bu tecrit ağırlaştırılıyor” dedi.
KAYNAK/MA