İhvan’la ve Katar’la ilişkilerin koparılması istenince ve Cemal Kaşıkçı öldürülünce Türkiye-Suudi Arabistan arasında ilişkiler kopma noktasına gelmişti. 4 yıl süren krizde “veliaht prens”le ilgili ağır sözler kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, askeri operasyonların daha da ağırlaştırdığı ekonomiye para bulmak için gittiği Suudi Arabistan’da veliaht prensle sarmaş dolaş oldu
Ekonomik kriz derinleşince, Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte alternatif doğal gaz arayışları artınca AKP-MHP yönetimi BAE, İsrail sonrası açılımlara Suudi Arabistan halkasını da ekledi. Erdoğan, Suudi Arabistan’a giderek Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi nedeniyle suçladığı Veliaht Prens Muhammed bin Selman’la görüştü. Ana konular ikili ilişkiler ve enerji ve savunma sanayi dosyaları oldu.
Erdoğan seçimler yaklaşırken sıcak para bulmak, petrol ve doğal gaz alımı konusunda anlaşmalar yaparak Rusya’ya bağımlılığı azaltmak gibi nedenlerle gittiği Suudi Arabistan’da 28 Nisan gecesi Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud tarafından Al-Salam Sarayı`nda resmi törenle karşılandı. Karşılama töreninin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Kral Selman heyetlerini birbirine sundu. Erdoğan ve Kral Selman, basına kapalı gerçekleştirilen baş başa görüşmenin ardından akşam yemeğinde bir araya geldi.
Bu kez sarıldı
Erdoğan daha sonra Veliaht Prens Veliaht Prens Muhammed bin Selman’la (MbS) ile bir araya geldi. Erdoğan’ın söylemediği söz bırakmadığı Selman’a sarılması dikkat çekti. Bu görüşme de 28 Nisan’ı 29 Nisan’a bağlayan gece Al-Salam Sarayı’nda basına kapalı gerçekleştirildi.
Enerji ve savunma sanayi
Kral ile ve veliaht prens ile görüşmelerde ikili ilişkilerin geliştirilmesi yolları ve enerji ve savunma sanayi dosyaları ele alındı
Erdoğan da Twitter hesabından yaptığı paylaşımda şunları yazdı: “Hâdimü’l Haremeyn’in daveti üzerine Suudi Arabistan’a bir ziyaret gerçekleştirdik. Tarihî, kültürel, beşerî bağlara sahip iki kardeş ülke olarak aramızdaki her türlü siyasi, askerî, ekonomik ilişkilerin artırılması ve yeni bir dönemin başlaması için gayret içerisindeyiz. Suudi Arabistan’la sağlık, enerji, gıda güvenliği, tarım teknolojileri, savunma sanayi, finans gibi alanlarda iş birliğimizi artırmanın müşterek menfaatimize olduğuna inanıyoruz. Yenilenebilir ve temiz enerji teknolojileri başlıklarında ciddi potansiyelimizin olduğunu görüyoruz. Körfez Bölgesi’ndeki kardeşlerimizin istikrarına ve güvenliğine kendi istikrarımız ve güvenliğimiz kadar önem verdiğimizi her vesileyle ifade ediyoruz” dedi. Erdoğan, ziyaretin “dost ve kardeş Suudi Arabistan’la yeni bir dönemin kapılarını aralayacağını kaydetti.
Umre ziyareti
Erdoğan, Suudi Arabistan’a gitmişken bakanları ve heyetini de yanına alarak temaslarının ardından 29 Nisan’da umre ziyareti yaptı. Bazı yorumlarda umrenin kamu parasıyla yapılıp yapılmadığı soruldu.
Yeni sayfa
Görüşme iki ülke arasında uzun süren krizin ardından geldi. 2 Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi iki ülke arasındaki ilişkileri kopma noktasına getirmişti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sert sözlerle Veliaht Prens Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve ekibini suçladı.
İç ve dış politikada AKP-MHP yönetimi sıkışınca, ekonomik ve siyasi krizler derinleşince Erdoğan Suudi Arabistan’a barışma mesajları gönderdi. En son hükümet İstanbul’da açılan davada mahkemeye görüş ileterek Cemal Kaşıkçı davasının (26 sanıklı dava) 7 Nisan 2022 günü Riyad’a devredilmesini sağladı. Kaşıkçı davasının devredilmesinin hemen ardından Suudi Arabistan, Türkiye’yi kırmızı listeden çıkardı ve Hac için Türkiye’den 37 bin 770 hacı adayının kabul edileceğini açıkladı.
Büyük tepki çeken davanın iadesi kararından 3 hafta sonra Suudi yönetimi yeşil ışık yakınca ziyaret planlandı. Ve 28-29 Nisan’ı kapsayan ziyaret gerçekleşti.
İhvan, Katar, Kaşıkçı ve ticaretin seyri
Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki gerilim Muhammed bin Selman’ın veliaht prens olmasının ardından 2017’de başlamıştı. 2017’de kriz Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve bazı Körfez ülkelerinin İhvan’ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) ve bağlı örgütlerle ilişkileri olduğu gerekçesiyle Katar’a uyguladığı ambargoyla başlamış, ambargonun kalkmasının şartlarından biri olarak Türkiye’nin Katar’daki askeri üssünün kaldırılması da gösterilmişti. İhvan’ın “terör örgütü” olduğu çıkışlarına Katar ve Türkiye karşı çıktı. Türkiye, Körfez ülkelerinin ambargo uyguladığı Katar’a maddi ve lojistik destek verdi. Türkiye Katar’daki üssü güçlendirmeyi seçti. Tırmanan gerilim 2018’deki Kaşıkçı cinayetiyle birlikte neredeyse krize dönmüştü.
İlk günlerde Kaşıkçı cinayetini örtbas etmeye ve üzerini kapatmaya çalışan Muhammed bin Selman ve Suudi yönetimi, Türkiye’nin konuyu ısrarla gündemde tutması ve Erdoğan’ın kamuoyu önünde belgeler ve konuşma kayıtlarını dillendirmesi üzerine Ankara’ya yönelik tepkisini artırdı. Suudi yönetim adını koymadan fiilen Türkiye ürünlerine boykot uyguladı.
Türkiye ile Suudi Arabistan arasında 4 yıldır tırmanan krizin ardından, Suudi Arabistan de-facto şekilde boykot uygulayınca Türkiye ciddi kayıplar yaşamıştı. AKP-MHP yönetiminin geri adım atması ve son haftalardaki yumuşama ticareti yeniden canlandırmıştı. İki ülke arasındaki ticaret, 2022’nin ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 oranında arttı.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’nin Suudi Arabistan’dan ithalatı 2022’nin ilk iki ayında 693 milyon 945 bin dolar olurken ihracat, 20 milyon 442 bin dolar seviyesinde kaldı. Mart ayında ihracat 58 milyon dolara yükseldi ve ilk üç aylık ihracatı 78 milyon düzeyine çıkardı. 2021’in ilk üç ayında Türkiye’nin Suudi Arabistan’a ihracatı 74 milyon 834 bin dolardı. 2021’in ilk iki ayında ithalat ise 313 milyon 739 bin dolardı.
Askeri operasyonlar ve SMO’nun finanse edilmesi
Türkiye’nin, Suriye, Rojava, Libya, Federe Kürdistan’da yaptığı operasyonlar, TSK’nin ittifak yaptığı Suriye Milli Ordusu’nun finanse edilmesi, ithalata dayalı ekonomi, turizm gelirlerinin düşmesi, pandemi, Rusya-Ukrayna savaşının etkileriyle, yandaş firmalara, yandaş kurumlara para transferleri, yandaşlara “huzur hakkı” adı altında birkaç maaş bağlanmasıyla Türkiye ekonomisi daha da kötüleşti.
Türkiye’de Merkez Bankası’nın faiz indirimleri, yabancı yatırımların azalması ve ekonomi yönetimindeki sık isim değişiklikleriyle ekonomik kriz derinleşti. Türk Lirası (TL) rekor oranlarda değer kaybetti. Siyasi kriz ve dışarıda yalnızlaşma yoksulluğu arttırdı. Ürün fiyatları sürekli tırmandı, zamlar doğal gaz ve elektrik zamları ile, kira artışları ile birleşince “Geçinemizyoruz”, “Barınamıyoruz” eylemleri oldu.
Bu durum Erdoğan yönetiminin hakaretler yağdırdığı ülkelerle ilişkilerini yeniden kurmasını getirdi. Suudi Arabistna açılımı öncesi BAE ile yakınlaşma 2021 sonunda bu ortamda sağlandı, yine anlaşmalar yapıldı ve paralar alındı. Karşılıklı BAE ile ziyaretler gerçekleşti.
Dünyayı satın alabilecek güçte de olsa bir katile katil diyebilen kişinin adıdır ERDOĞAN.#WeLoveErdogan pic.twitter.com/5Ge1lW3vUd
— AK Parti Fatih (@akpartifatih) December 1, 2018
Neler demişti?
Erdoğan Aralık 2018’de Kaşıkçı olayı konusunda “Suudi üst yönetimine; Kaşıkçı’nın cesedi nerededir? Bunu bir defa sizin 20 kişilik ekibiniz biliyor. Burada hiç sağa sola kıvırmayın. Yerel işbirlikçi ile çalıştık diyorsanız, açıklayacaksınız. Bunu da biliyorsunuz. Bilmiyoruz demeleri inandırıcı değil. Hatırlayın, Kaşıkçı muameleleri bittikten sonra konsolosluktan ayrıldı demişlerdi ilk açıklamalarında. Bu adam sıradan bir adam değil ki, dışarıda nişanlısı bekliyor ve nişanlısını almadan ayrılıp gidiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Kime ne anlatıyorsunuz? İnsanları enayi, ahmak zannediyorlar. Kamuoyunu kandıracaklarını zannettiler. Ne oldu? Aradan bir iki gün geçti farklı açıklamalar yapmaya başladılar” demişti.
Erdoğan 2018’de bir açıklamasında “Kaşıkçı cinayetinde Suudi Arabistan bizden belgeleri almak istedi. Belgeleri dinletiriz ama vermeyiz, bir de bunları yok mu edeceksiniz” ifadelerini kullanmıştı.
Erdoğan yine 14 Aralık 2018’de Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatına Üye/Gözlemci Devletlerin Anayasa ve Yüksek Mahkemeleri Birinci Yargı Konferansında konuşurken “Suudi Arabistan Başkonsolosuğunda öldürülmesi bir kenara atılacak konu değildir aslında konu her yönüyle açık. Ses kayıtlarından şunu da öğrenmiş olduk. Gelenlerin içinde Veliaht Prensin en yakınında olanlar aktif rol üstlenicisi” demişti.
Erdoğan, Eylül 2019’da ABD’nin Washington Post gazetesinde şunları yazmıştı: “Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi, 11 Eylül terör saldırılarını saymazsak, 21. yüzyılın en büyük ve tartışmalı olayı sayılabilir. 15 üyeli suikast timi Kaşıkçı’yı İstanbul’daki Suudi Arabistan Konsolosluğu’nun içinde öldürüp bedenini parçalara ayırdı. Bunu Suudi devleti ya da halkının değil, kraliyet hükümeti içindeki bir gölge devletin çıkarları için yaptılar. Kaşıkçı’nın öldürülmesi bir trajedi olmanın yanısıra diplomatik dokunulmazlığın da pervasızca suistimaliydi. Katillerin diplomatik pasaportlarla seyahat etmesi, bir diplomatik temsilciliği suç yerine dönüştürmeleri ve görünüşe göre Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki en üst düzeydeki diplomatından da olayın üzerini örtmek için yardım almaları çok tehlikeli bir emsal oluşturuyor. Belki de daha tehlikeli olan ise katillerden bazılarının ülkelerinde cezasız kalmış gibi görünmesi. Suudi Arabistan’daki mahkeme süreci hakkında birçok soru işareti bulunduğu bir sır değil. Mahkemeyi çevreleyen neredeyse tam bir şeffaflık yokluğu, duruşmaların kapalı yapılması ve Kaşıkçı’nın katillerinin fiilen serbest oldukları iddiaları uluslararası toplumun beklentilerini karşılamıyor ve Suudi Arabistan’ın itibarını zedeliyor. Bizim, insanlığın çıkarları böylesi bir suçun bir daha hiçbir yerde işlenmemesini sağlamaktan geçer. Cezasızlıkla mücadele bu neticeye varmanın en kolay yoludur. Ve Cemal’in ailesine bunu borçluyuz.”
RİYAD-CİDDE