DEM Parti, Kobanê Davası kararlarına karşı Adalet Bakanlığı’na yürüdü. Yapılan açıklamada muhalefet ve tüm toplumsal kesimler ortak bir zeminde mücadele etmeye çağrılarak, ‘Kumpas rejimini mahkum edeceğiz’ denildi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli’nin de aralarında olduğu milletvekilleri, Kobanê Davası’nda siyasetçilere verilen kararlara tepki amacıyla Meclis’te açıklama yaparak, Adalet Bakanlığı’na doğru yürüyüş gerçekleştirdi. “Kobanê onurumuzdur” ve “Kobanê Davası siyasi kumpas davasıdır” dövizleriyle yürüyen vekiller, ceza verilen tutsakların fotoğraflarını taşıdı.
Yürüyüş öncesi yapılan açıklamada konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, AKP ve MHP ittifakının dava üzerinden siyaseti dizayn etmek istediğini söyledi. AKP’nin iktidardan düştüğü 7 Haziran 2015 seçimlerinden beri olağanüstü bir rejim içerisinde yaşadıklarını ifade eden Koçyiğit, “Bu olağanüstü rejimin kendisi her gün yol alıyor. Rejim ilerlerken kedisini tahkim ederken bu ülkedeki demokratik siyaseti, demokratik muhalefeti ve gerçek anlamda aslında toplumsal kesimlerin tasfiye etmek, sindirmek, bastırmak ve kendi iktidarını sağlamlaştırmak istiyor” dedi.
AKP’nin kaybettiği 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin 80 milletvekiliyle Meclis’e girdiğini ve AKP’nin seçimi yenileme kararı aldığını hatırlatan Koçyiğit, bu süreçten sonra AKP’nin MHP ve Ergenekon Örgütü ile Kürt karşıtı ittifak yaptığını vurgulayarak, iktidarın bu plan üzerinden yürümeye başladığını ifade etti.
Bu planda HDP’nin kriminalize edilerek tasfiye edilmesinin olduğunu dile getiren Koçyiğit, “İşte bu nedenle bu planın parçalarından biri olan Kobanî Kumpas Davası açıldı. Yaklaşık 6 yıl sonra hiçbir hukuki dayanağı olmadan görülen bir davadan bir davadan bahsediyoruz. Uzun uzun içeriğini anlatmayacağım ama sadece dosya içerisinde unutulan TEM’in bilgi notu, yani şöyle bir dava açarsanız bu ilerde HDP’nin kapatma davasına gerekçe olur, notunun bile bu davanın nasıl kurulandığının açık göstergesi olduğunu düşünüyoruz. Şimdi dava sonuçlandı, arkadaşlarımıza ceza verildi ve uzun bir dönem boyunca AKP’nin miting meydanlarında manipüle ettiği, bizim arkadaşlarımızı ve HDP’yi hedef gösterdiği bütün başlıklarda da dava çökmüş oldu” ifadelerini kullandı.
Kararın verildiği gün 28 Şubatçı generallerin tahliye edilmesinin “manidar” olduğunu belirten Koçyiğit, “Müesses nizamın Kürtler hariç, HDP hariç, demokratlar hariç, devrimciler hariç, sosyalistler hariç parantezinin bir kez daha pratikleşmiş halidir. Bu bir vesayet rejimidir. Yargı eliyle dizayn ediliyor. Yargı eliyle toplumsal muhalefet dizayn edilmeye çalışılıyor. Ve yargı eliyle kaybeden, çöken, çözülen AKP iktidarı ayakta kalmaya ve tutunmaya çalışıyor. Biz buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Muhalefet partileri ve toplumsal kesimlere çağrı
HDP’nin yeni yaşam paradigmasının ruhunun, hem davaya katılım hem de DEM Parti’nin Meclis Grup toplantısının katılımla dimdik ayakta olduğunu gösterdiğini söyleyen Koçyiğit, “Türkiye’deki demokrasi eşitlik özgürlük ve barış mücadelemizi yükselteceğiz. İnanıyoruz ki kazanacağız sonuç da alacağız. Bu vesayetçi rejime karşı başta ana muhalefet partisi olmak üzere bütün toplumsal kesimleri yan yana durmaya çağırıyoruz. Bir yan yana durur ve hukuksuzluklara karşı birlikte mücadele edersek Türkiye açısından yeni bir dönemin kapısını aralayacağız. 31 Mart seçim sonuçları bu kapıyı aralamıştır. Bu kapıyı sonuna kadar zorlamak demokratik cumhuriyeti inşa etmek, Türkiye’nin 2’nci yüzyılında eşit özgür bir toplumsal hayatı var etmek bizim elimizdedir. O nedenle hiç kimsenin AKP’nin, MHP’nin şantajlarına siyasi kumpaslarına, korkutma, sindirme politikalarına kulak asmamasını ve mücadelede birlikte olmamız gerektiğini de tekrardan ifade etmek istiyorum” şeklinde konuştu.
‘Adaletsizliklerin kaynağı tecrittir’
Açıklamanın ardından milletvekilleri Adalet Bakanlığına yürüdü. Adalet Bakanlığı önünde açıklama yapan DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Türkiye’de adaletin olmadığı, bunun için herkesin adalet arayışında olduğunu belirtti. Yaşanan adaletsizlikleri, kadın, çocuk katliamları ve tacizlerini, adalet duygusunu zedeleyen yoksulluk ve yoksullukla bağlantılı adaletsizlikler, doğa katliamlarına değinen Temelli, “Tüm bu adaletsizliklerin nedeni aslında dayatılan tecrit rejimidir” tespitini yaptı.
Muhalefete ortak mücadele çağrısı
Tecrit sisteminin yansıması olarak gelişen adaletsizlik sisteminin ülkeye etkisine ilişkin değerlendirmelerini sürdüren Temelli, şöyle devam etti:
“Bu ülkede yok sayılan adalet bu tecrit sistemiyle ayakta durmaya çalışıyor. Savaşla Kürt meselesinin demokratik çözümünü yok sayarak ayakta durmaya çalışan bu iktidar kumpaslara dayanmış durumda. Bir kumpas davasıyla karşı karşıya kaldık onun sonuçlarını yaşıyoruz. Yüzlerce yıllık mahkumiyet kararları çıktı ki bu kararları tanımıyoruz. Çünkü bu kumpastı çünkü bu rejim ancak bununla ayakta durabileceğini biliyordu öyle de devam ediyor. Ama bu rejim yıkılacak bu rejim son bulacak bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu mücadele devam ediyor. Nasıl ki Selahattin Demirtaş Figen Yüksekdağ bu dava boyunca bu kumpası teşhir etmişse didik didik bu rejimin ipliğini pazara çıkarmış ve yargılamışsa hep birlikte bu mücadeleyi yükselteceğiz. Sesimizin çıktığı her yerde büyük bir dayanışma ile bu kumpas rejimini aklını yıkacağız, mahkum edeceğiz. Bunu yapmak mümkündür. Bunu yapmak için öncelikle yapacağımız şey, bir an önce arkadaşlarımızın özgür kalmasını sağlamak ve bu adaletsiz kararları aslında son bulmasını hayata geçirmektir. Gezi’den Kobanê’ye bugün bu ülkeyi bu adaletsizlik sarıp sarmalamışsa bunun arkasında yatan neden Kürt meselesinin demokratik çözüme kavuşmama nedenidir. Bunun için de tecride karşı çıkalım, savaşa karşı çıkalım. Kürt meselesinde demokratik çözümün demokratik cumhuriyet için yegane yol olduğunu hep birlikte savunalım.”
ANKARA