DEM Parti’nin Amed’te iş insanları ile yaptığı görüşmede kayyımların kentte yarattığı tahribatın nasıl onarılacağını konuştu
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından Amed’de “Yerel yönetimlerde katılımcılık ve ekonomik kalkınma için iş insanları ve eşbaşkan adayları buluşması” gerçekleşti. Plaza Otel’de düzenlenen buluşmaya DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları Serra Bucak ve Doğan Hatun, kentteki iş insanları ile çok sayıda kişi katıldı.
Burada konuşan Amed İş Konseyi Başkanı Mustafa Vural, buluşmaya katılanlara teşekkür ederek, kentteki sorun ve sıkıntıların görev sorumluluklarının iş insanlarına da düştüğünü belirtti. “Ekonomi için kentin uygun koşullara sahip olması gerekiyor” diyen Vural, şunları söyledi: “Siyaset ve STÖ’lerin arasında barış olduğu bir evrede ekonomik refahtan söz etmek mümkün. Barış içinde yaşamaya, sivil toplum ile siyasetin barışık olmasına her şeyden çok daha fazla ihtiyacımız var” dedi.
Yatırımı nasıl getiririz?
DTSO Başkanı Mehmet Kaya ise yerelden yönetimin önemine işaret etti. Amed’de 10 dönümlük bir arsayı bile bir insana vermek için onayın köşke kadar gittiğini söyleyen Kaya, bu kentin ya da ülkenin böyle gelişme olanağının olmadığını söyledi. Sadece yerelden değil merkezle de doğru iletişimin kurulması gerektiğini belirten Kaya, “Bu kenti hem yerel yönetimler, hem milletvekilleri ile birlikte çalışarak merkezden nasıl yatırımları getiririzi konuşmalıyız” dedi.
Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılatının 2023 yılında ilk kez bir trilyonu aştığını söyleyen Kaya, “Bu rakam 2015’te 910 milyara yakalamıştı. Türkiye 10 yıl sonra bu rakamları ancak yakaladı. Irak’la ihracat 2014’de 14 milyar dolardı, 2024’te ancak bu rakamı yakalayabildik. Barış sürecini kalıcı yakalamış olsaydık bugün gayri safi hasıla 2 trilyon dolardı. Irak ile ticaretimiz ise 50 milyar dolardı. Tekrardan yeni bir barış süreciyle, bu çalışmaları biraz daha somuta indirerek kentimizi, ülkemizi nasıl kalkındırırız ona bakalım” diye belirtti.
‘Etik ve ahlaki üstünlük bizde’
Mehmet Rüştü Tiryaki ise hangi koşullarda siyaset yaptıklarını anlattı. 14 Mayıs seçimleri sonrası yeni demokrasi hikayesi yazdıklarını söyleyen Tiryaki, önseçimlerin dünyada benzerinin olmadığını söyledi. Seçim sonrası belediyelerine atanan iki kayyım dönemini hatırlatan Tiryaki, “İki kez seçimi kazanmış belediye eşbaşkanlarınız sudan bahanelerle görevlerinden atılıyor, yerlerine atanmış kayyımlar geliyor” dedi. Bu nedenle 31 Mart seçimlerinin kendileri için tarihi olduğunu söyleyen Tiryaki, “Buna güçlü yanıt vereceğimize kimsenin kuşkusu olmasın. Bu koşullar altında bu siyasi iktidara halkın iradesinin ne olduğunu göstereceğiz. 2016 ve 2019’daki kayyım atamalarından sonra çok şey yaptılar ama ahlaki ve etik üstünlüğü asla ele alamadılar. AKP’ye oy vermiş seçmenlerde kayyımlara, bu duruma tepki gösteriyor” diye konuştu.
Siyasi parti geleneklerinin 1999’dan bu yana sürdüğünü söyleyen Tiryaki, o dönemden bu yana yapılan çalışmalara değindi. Belediyelerinin birçok şeyi başardığını ve bundan sonra da daha fazlasını başarabileceğini belirten Tiryaki, yerel yönetimlerde yapacakları ekonomik ve yerel yönetim politikalarını sıraladı.
Kente yapılacaklar
Ardından söz alan Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı Serra Bucak ise STÖ’lere ve iş insanlarına teşekkür etti. Bucak, “8 yıllık kayyım vesayeti, gasp, dili, kültürü tehdit eden, halkın iradesini yok sayan, bu halka birçok kötülüğü reva gören anlayışa karşı iş dünyası önemli bir yanıt verdi. Dernekleri, kadın örgütleri, STÖ’leriyle bu şehrin dokusunu korumaya çalışan bir yapı var karşımızda. Hepinize teşekkür ediyorum” dedi.
Kürt sorunu başta olmak üzere katmerleşen sorunlar çözülmeden eşitlik, barış ve ekonomik kalkınmadan söz edilemeyeceğini dile getiren Bucak, yaşanan göçe işaret etti. Halkın iş imkanı istediğini belirten Bucak, “Elbirliği ile bu kentte yapabileceklerimiz var diye düşünüyoruz. Bu merkezi sistemin, iktidarın tekçi anlayışının ekonomik krizle mücadele gibi bir derdi olmadığını biliyoruz. Sizlerde merkezi hükümetin buraları görmediğini biliyorsunuz. İyi ki yerel yönetimler, yerinden yönetimler var. Nasıl kendi yerel ekonomimizi sağlarız noktasında birlikte çalışabilirsek birlikte güç vermiş olacağız” şeklinde konuştu.
‘Kendi tabanı bu kayyımlardan rahatsız’
Doğan Hatun ise “Bu kente bizler yaşıyoruz. Kayyımlar, valiler seçimlerde her ne kadar rakiplerimiz olsa da kentlerimizi yönetecek akılları, dertleri yok. Bunu kayyım sürecinde gördük. Bir yerlere para aktarılıyor diye kayyımlar atandı ama öyle bir şey yok. Bu kayyımların yaptıkları bir proje varsa çıkıp anlatsınlar. Kentin AKP’li belediye başkan adayı da kayyımdan rahatsız olduğunu söyledi. Maden bundan rahatsızsan bu partiden neden aday oldun. Kendisi rahatsız mıdır bilmiyoruz ama kendi tabanı bu kayyımlardan rahatsız diye öyle diyor” ifadelerinde bulundu.
‘Tahribatları gün gün kaydı bizde’
Kayyımların dört duvar dışında bir şey bırakmadığını belirten Hatun, “Bu kentin bütün sorunların ne olduğuna hakimiz; tahribatları, suçları, ihalelerin hepsinin kime verildiğini gün gün arşiv kaydı var bizde. Biz hepimiz buna şahit olduk. Yok, etmek istedikleri bütün kurumları yine kuracağız. Dil, sanat, kadın kurumları olmak üzere 2014’te startı verilen yerel ekonomi kalkınma planlarının hepsini kuracağız. Bu kentin önemli konularını gerekirse referandumla halka sunacağız. Bu halkın zararına bir şey varsa sermayesini başka yere taşıyacak hiçbir proje içinde yer almayacağız. Bütün olumlu projelere de açığız. Yan yana geldiğimizde, birlikte karar verdiğimizde daha güçlü projeler üreteceğiz” şeklinde konuştu.
Doğan: Ortaya çıkan tahribatı nasıl onarırızı düşünmek daha hayati
Son olarak konuşan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Ortaya çıkan tahribatı nasıl onarırızı düşünmek daha hayati” dedi. DEP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasının üzerinden 30 yılın geçtiğini belirten Doğan, “31 Mart’ta bizden zorla alınanı nasıl geri alacağımız çok önemli. Gözleri bizde olan dünya kamuoyuna söz söylemiş olacağız ve gözünü bizden dikmekten vazgeçmeyen iktidar blokuna söz söylemiş olacağız. 31 Mart’a giderken küçücük görünen çoklu oyunları boşa çıkartmayı görmeli, anlatmalıyız. Kürtler arası ittifak, güç birliğinden bahsederken 31 Mart’a giden yolda insanların iradelerinin doğrudan tesis etmesi için STÖ, demokratik kitle örgütleri, vicdanlı her birey sorumlu davranmalı” dedi.
Partilerinin ödediği bedellere işaret eden Doğan, “Türkiye’de barış içinde yaşamanın garantörü olacak, bunun için tarihsel bir arka plan ve gelecek öngörüsü projesi olacak, bunun için bedel ödeyecek kaç siyasi parti var? Keşke bu yük yıllardır sadece bize bırakılmamış olsaydı. Bu yükü kucaklayanlar çoğalsın istiyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz. Ancak yaptığımız her hamlede bardağın dolu tarafını göstermek yerine boş tarafını gösteren bir akıl var. 31 Mart’a giderken bu akılla da mücadele etmek istiyoruz. Biz kamu görevlileri usulsüz seçmen olarak kullanılırken bunda yalnız kalmak istemiyoruz. Bununla kayyımı meşrulaştıranlar, ince eleyip sık dokuyanlar nerede nasıl kader değiştireceklerini düşünenler bizi boş sanmasınlar” diye belirtti.
Orhan Doğan’ın sözlerini hatırlattı
Doğan konuşmasını babası Orhan Doğan’ın “Zamanında, biz, elimizi belki de bedenimizi taşın altına koyduk. Taşın altında akrep mi var, yılan mı var, bilmiyoruz. Ama biz bu tehlikeyi göze alıyoruz. Elimizin tamamen kopması tehlikesine de razıyız. Sizden, bütün elinizi taşın altına koymanızı değil, hiç değilse serçe parmağınızı feda etmeyi göze almanızı istiyoruz. Sizin serçe parmağınız incinsin, bizim elimiz kopsun, dedik. Buna rağmen, olmadı, gelmediler” sözleri bitirdi.
Program basına kapalı devam etti.
HABER MERKEZİ