AYM, Cizre bodrumlarında Mehmet Tunç dahil 5 kişinin yakılarak öldürülmesini ‘hukuka uygun’ buldu. Avukat Demir, olayla ilgili delillerin fail olan kolluk tarafından toplandığını ve bu kararla ‘AYM’nin polisin dediğinin dışına çıkmadığını’ söyledi
Anayasa Mahkemesi (AYM) Cizre’de sokağa çıkma yasakları sırasında hayatını kaybedenlerin yakınlarının yaptığı bireysel başvuruyu esastan karara bağlayarak ölümleri ‘hukuka uygun’ buldu.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında mahsur kaldıkları evlerin bodrum katında katledilen bazı kişilere dair yapılan başvuruyu bir süre önce “kabul edilemez” bulmuştu.
“Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesi”, “Bireysel başvuru haklarının ihlal edilmesi” ve “Kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edilmesini”ne dair yapılan başvurulara dair gerekçeli karar açıklandı. AYM’nin gerekçeli kararında, usul ve esas açısından “ihlal bulmadığı” iddia edildi. Kararda, başvuruculara dair başlatılan soruşturmalarda “kovuşturmaya yer olmadığına” dair kararlar hatırlatıldı. Kararın “değerlendirme” bölümünde, M.B., B.K., Yasemin Çıkmaz, Serdar Özbek, Asya Yüksel ve Mehmet Tunç’a gerekli tıbbi tedavinin sağlanmaması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğine dair başvuru, “kabul edilemez” bulundu.
AYM kararında, Cizre bodrumlarının yaşandığı ve birçok insanın yakılarak yaşamını yitirdiği Niran Sokak C-3151 ve C-3188 numaralı binalarda yaşanan katliamlarda hak ihlali olmadığını söyledi, bodrumlarda olan insanların ‘kolluk ile çatıştığını’ iddia etti.
AYM’nin çatıştığını savunduğu kişilerden Mehmet Tunç, Halk Meclisi Eşbaşkanıydı ve bu süreçte günlerce basına konuşarak kolluğun kendilerini canlı canlı yakmak istediğini kamuoyuna ifade etmişti.
AYM’nin kararı ile ilgili gazetemize konuşan davanın avukatlarından Ramazan Demir, “AYM o insanların yakılması ile ilgili herhangi bir cümle kurmadı, ilginç bir şekilde mesela Mehmet Tunç’un bütün vücudu yanmıştı ancak, bununla ilgili herhangi bir yorum yapmamış” dedi.
‘Ölümcül güç zorunluydu’
AYM değerlendirmesinde, yaşanan can kayıplarına ilişkin ‘ölümcül güç zorunluydu’ vurgulu bir açıklama da yaptı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Güvenlik güçlerinin, silahlı ayaklanmayı bastırma meşru amaçlarına daha hafif bir sınırlama ile ulaşmalarının mümkün olmadığı ve ölümcül güç kullanmalarının mutlak zorunlu olduğu kanaatine varılmıştır.”
Yakarak öldürmek ‘hukuka uygun’
AYM’nin kararında olan ‘çatışma’ vurgusunun aksine bodrumlarda olan onlarca kişi silahsız olduklarını ve can güvenlikleri olmadığı için bodrumlardan çıkamadıklarını, yaralılar için ambulans talep ettiklerini telefonlar aracılığı ile hem basına hem de siyasetçilere iletmişlerdi.
AYM Genel Kurulu’nun oy birliği ile ‘hak ihlali olmadığı’ yönünde verdiği kararı avukat Demir şu sözlerle değerlendirdi: “AYM, Mehmet Tunç, Serdar Özbek, Yasemin Çıkmaz ve iki kişinin daha başvurusunu inceledi. Bu kişilerin devlet güvenlik güçleri ile çatışırken öldürüldüğünü ve dolayısıyla ölümlerinin hukuka uygun olduğunu, aynı zamanda bizim sıraladığımız onlarca eksikliğe rağmen soruşturmanın eksiksiz yürütüldüğünü iddia etti. Ki biz sayfalarca eksik bildirmiştik.”
‘Delilleri failler topladı’
Demir’in, AYM’nin bu insanların faili olan kolluğun topladığı deliller ile karar verdiğine dair vurgusu da sürecin hukuksuzluğunu anlatıyor: “AYM, aynı zamanda bu ölümlerin faili olan polislerin, kolluk güçlerinin bu delilleri topladığını, dolaysıyla taraflı topladığı, eksik topladığı itirazlarımızı da değerlendirmedi, tek bir polisin dahi ifadesinin alınmasının önemli olmadığını söyledi. Dolayısıyla AYM savcılığın, polisin ve kolluğun dediğinin dışına çıkmamış oldu. AYM, kararında özetle ‘bu insanlar hukuka uygun bir şekilde öldürülmüştür çünkü bu insanlar devletle silahlı çatışmadayken öldürüldüler’ dedi, bu nedenle hak ihlali bulmadı.”
‘Bu süreç 5 yılımıza mal oldu’
AYM’nin bu yönde karar vereceğini bildiklerini sözlerine ekleyen Demir bundan sonraki sürecin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde devam edeceğini belirtti: “Bizim için AİHM süreci başladı şimdi, biz zaten bu kararın çıkmasını bekliyorduk. AİHM zaten 2018 yılında yaptığımız duruşmada ‘siz gidin AYM’yi deneyin’ dedi. Biz bugün çıkan kararın çıkacağını, bu yüzden AYM’ye bırakılmaması gerektiğini söyledik. Ancak onlar hayır dedi. Bu süreç de 5 yılımıza mal oldu. Olan ailelere ve mağdurlara oldu. Biz bu kararın nasıl çıkacağını zaten polisin tuttuğu tutanaklardan, savcılığın verdiği kararlardan biliyorduk. AYM’nin bunların dışına çıkmayacağını biliyorduk. Biz bunu AİHM’sinde de söyledik ama bizi dinlemedi maalesef.”
HABER MERKEZİ