İktidarın güç kaybederek zayıflaması, daha sertleşmesi ve dağıtıcı olmasına yol açarken parti kapatmak da içinde her ihtimali de hazırda tutuyor. Bunun bizim gibiler açısından anlamıysa direniş ve seçim sürecinin iç içe geçmesidir
Nesrin Aslan*
Anlaşılan o ki seçim sürecine girmişiz. Artık erken de zamanında da olsa kalan süre açısından aylarla ifade edilecek zamandayız. Önemsiz seçim zaten görmedik de bu da en önemlisi olacak gibi görünüyor. Demokratik ülkelerde güvenliğiyle, katılımın hatta sayımın kolaylaştırılmasıyla devletin güvenli kurumlarının hallettiği bütün işler kucağımızda olacak. Her an uyanık olmamız, can güvenliği başta her türlü ihtimale hazır olmamız da şart. ‘Bu da değişmesi için oy kullanacağımız gerçeğimiz’ diyerek doğru oy kullanmaya teşvik çağrılarımızı yapma aşamasındayız.
Bense tarihi öneminin farkında ve gereği için hazır olsam da ‘Şu örgütsel sorunumuzu çözseydik, bu ortak akıl konusunda yol alsaydık’ gibi detaylara çok aldırmamaya çalışıyorum. Nasıl olsa zamanı gelecek olan halledeceğimiz işler. Şimdiyse en örgütlü şekilde seçime odaklanmış olmak için düğmeye basma zamanı. Partimizin özüyle, sözüyle bir ‘Türkiye Partisi’ renkliliği ve çeşitliliğiyle umut olacağı, kapsayıcı olacağı şekilde çalışma zamanındayız.
Eskilerden çok önemli farkı yana yakıla oyumuzu nasıl kullanacağımız gibi bir derdimiz yok. Seçim mutabakatı, ittifakı gibi konularda ilkesel bir dik duruşumuz var. Arayanın bulacağı partimiz HDP var. Şimdi yine genel seçim ve başkanlık seçimine gidiyoruz. İlkinde partimiz için çalışırken ikincisinde gelişme ve durum gereği karar almamız gerekeceğini de biliyoruz. Değiştirmenin yolu, usul gereği böyle bir güzergah izleyecek. Sonuçlarına gelirsek henüz giden de gelen de belli değilken büyük laflar etmek akıllıca olmayacağı için şimdilik kimse için çantada keklik değil diyelim.
Bize gelince, milat gibi öncesi ve sonrası olacak bu önemli seçimin oyumuzu arttıracak tarihi bir seçim olacağını iddia edersem yanlış olmaz gibi. Partiler mutabakatıyla yetinmeden kadın, ekoloji, emek gibi hep direnişte olan mücadele alanlarının da içinde ve öznelerinden olacağımız bir seçim çalışması örgütler, herkesin kendi meşrebince isyanı ve katkısını da kapsayarak çalışırsak daha hakiki bir çalışma olur ve değiştiririz.
Örneğin mücadele alanlarının ellerindeki devlet imzalı uluslararası sözleşmeleri içerecek sözümüz bir meşruiyet de kazandıracaktır. Meşruiyet konusunu da atlamadan planlarsak, kapsayıcılık ve umudu da geliştirmiş, büyütmüş oluruz. Sonrası için de gelecek tasarımı ve ortak akıl bakımından zenginlik olur.
İktidarın güç kaybederek zayıflaması, daha sertleşmesi ve dağıtıcı olmasına yol açarken parti kapatmak da içinde her ihtimali de hazırda tutuyor. Bunun bizim gibiler açısından anlamıysa direniş ve seçim sürecinin iç içe geçmesidir. Yani kısaca partimizi kapattırmamak, öyle bile olsa seçimlerin dışında kalmamak için akıl geliştirmek, gereği için yol bulmak, çaba göstermek gerekiyor.
Bu yoğunluğun içinde seçim sonrasını güvenle bırakacağımız bir muhalefetin olmadığı da çok açık. Bu nedenle mücadele birikimimizle, konusunun uzmanı olan arkadaşlarımızın, dostlarımızın üretkenliğiyle, aklımızın ve sözümüzün gücüyle aktif ve dominant olmamız gerektiğinin de bilincindeyiz. En zor çözülecek gibi görünen sorunlara ilişkin de kimi hazır, kimi hazırlanan yanıtlarımız var. O bakımdan çok daha iyi durumda olduğumuzdan da eminim.
Davetleri kavgaysa en önemli silahın akıl olduğunu da görürler. -Bu da benim sözüm olsun.-
Biz hiç unutmayalım ki, artık değiştirme zamanı.