Salih Yılmaz
Teknik başta olmak üzere gelişmelere yol açan tüm araçlar toplumun yaratımlarıdırlar. Bundan dolayı da toplumun yararına kullanılmışlardır. Bunun başlangıcı ve özü böyledir ancak sınıflı, hiyerarşik sistemin ortaya çıkmasından günümüze kadar bu durum tersine çevrilmiştir. Kurulan ilk devletler, daha sonraki imparatorluklar, kraliyetler bunu yapmıştır. Günümüzde kapitalist modernite sistemi bunu en üst seviyede yapmaktadır
Yüzyılımızın henüz başında sayılırız. Buna rağmen yüzyılın başı ile bugün karşılaştırıldığında arada çok fark olduğu görülmektedir. Yüzyılın sonunda dönüşümün düzeyinin nasıl olacağını şimdiden kestirmek güçtür. Buna çok gerek de yoktur aslında. Önemli olan değişim süreçlerinin hızlandığını ve bunun önemli sonuçlarının olduğunu bilmek ve buna göre yaklaşmaktır. Günümüzde teknik ve bilişim sistemindeki gelişmeler değişim süreçlerini hızlandırıp kısaltmıştır. Çağımıza değişim çağı denmesi gerçekten de doğru bir tanımlamadır. Değişim süreçlerindeki hızlanma kesinlikle çağımızın en ayırt edici özelliklerinden biridir. Değişimler olumlu veya olumsuz olarak değerlendirilebilir belki ama doğanın özünde değişim vardır. Bu gerçekliği her an görüyor ve yaşıyoruz. Evrende hep bir değişim vardır. İnsan da sürekli bir değişim içerisinde olmaktadır. Çünkü insan da bu doğanın ve evrenin bir parçasıdır. Evren ve doğa için geçerli olan insan için de geçerli olmaktadır.
Teknikteki gelişmeler toplumsal yaşamı etkilemektedir. Bir taraftan üretim tekniklerinin diğer taraftan bilişim ve iletişim tekniğinin gelişmesi önemli toplumsal dönüşümlere yol açmaktadır. Üretim tekniği o kadar gelişmiş ki insan için üretim önemli bir sorun olmaktan çıkmıştır. Eskiden üretim sorununun çözülmesi denirdi ve bu önemli bir meseleydi. Şimdi böyle bir sorunun kalmadığı söylenebilir. İnsan doğa içerisinde üretici bir düzeye ulaşmasından günümüze kadar üretimde hep bir gelişme sağlamıştır. Yani yaşamını idame edecek üretimleri gerçekleştirmek için sürekli gelişme yaratma peşinde koşmuş ve bunu yapmıştır. Bunu teknik ve bilgiyle yapmıştır. Günümüzde bu düzeyi fazlasıyla yükseltmiştir. Onun için üretim gerçekleştirmenin imkanları çok gelişmiştir. Bilişim tekniğindeki gelişmeler neredeyse üretim tekniğinin yol açtığından daha fazla toplumsal yaşamı etkilemekte ve değiştirip dönüştürmektedir. Bilgiler hızla dolaşmakta, değişip gelişmekte ve bu da bilincin gelişmesine ve değişmesine yol açmaktadır. Bu durum karşısında beyin olabildiğince esnemektedir. Esneklik insanın çok önemli bir özelliğidir. İnsan esnek bilinci sayesinde gelişme yaratabilmekte, değişim yaşayabilmektedir. Değişimin çok ve hızlı olduğu bu çağda bizim son derece esnek bir bilince sahip olmamız da önemli olmaktadır. Aksi taktirde gelişmelerin mahiyetini anlayamaz ve doğru yönde olmasını sağlayamayız.
Değişim çağındayız ama sorunlarımız çoktur. Dünya çok ağır sorunlar yaşıyor. Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan sorunlar da çoktur. Zaten dünyadaki sorunların gelip düğümlendiği yerler buralar olmaktadır. Adeta sorunlar yumağıdır Ortadoğu. Bu bakımdan dünya ortalamasının üstündedir. Madem değişim doğanın özünde vardır ve değişim gelişmelere vesile olmaktadır, o halde neden çağımızda sorunlar bu kadar çoğalmıştır denebilir. Bu belki haklı bir yakınmadır. Fakat doğanın dilini iyi anlamamız ve buna göre duygularımızı biçimlendirmemiz gerekir.
Teknik başta olmak üzere gelişmelere yol açan tüm araçlar toplumun yaratımlarıdırlar. Bundan dolayı da toplumun yararına kullanılmışlardır. Bunun başlangıcı ve özü böyledir ancak sınıflı, hiyerarşik sistemin ortaya çıkmasından günümüze kadar bu durum tersine çevrilmiştir. Kurulan ilk devletler, daha sonraki imparatorluklar, kraliyetler bunu yapmıştır. Günümüzde kapitalist modernite sistemi bunu en üst seviyede yapmaktadır. Tüm yaratımlar toplum tarafından gerçekleştirilirken bunlar toplumun hizmetine konmuyor. Bırakalım toplum hizmetine koymayı, kapitalist modernite bunu topluma karşı bir savaşa dönüştürmektedir. Yani eski devletler, imparatorluklar yıkılıp modern yaşam ve devletler kurulmakla insan özgürlüğe ulaşmadı. Kapitalist modernite sistemi tüm gelişmeleri toplum aleyhinde kullandı. Çünkü kapitalist modernite bireyciliğe dayalı bir zihniyete sahiptir. Bireyci zihniyete sahip olan bir insan maddiyatı, güdüleri ve bireysel yaşamı düşünür. Bireycilerden oluşan bir yaşam da işte günümüzde yaşadığımız sorunlu yaşam olmaktadır. Böyle bir yaşam elbette sorunlara yol açar. Çünkü insan yaşamının özü toplumsallığa dayanır. Toplumsal bir yaşantı ancak doğru bir yaşam olabilir. Onun dışındaki yaşamlar nasıl olursa olsun yanlış olurlar. Ne yaptığını ne için ve nasıl yaşamasını, neye değer vermesini bilmeyen bir yaşam olur. Toplumsal düşünmeyen, bireyci düşünen insanların doğru yaşaması mümkün olabilir mi? O onu dolandırır, diğeri diğerini ezer, kandırır, öldürür ve daha nicesini yapar. Bireysel yaşantı, zevk ve tatmin için her şey yapılır. İşte kapitalist modernite bunları yapmakta ve geliştirmektedir.
Çağımızda önemli değişimler oldu ancak kapitalist modernitenin varlığı bu gelişmelerin toplumsal sorunların çözümüne hizmet etmesini engelledi ve hala da engellemektedir. İnsanın yarattığı gelişmeler insanlığa karşı kullanılmaktadır. Toplumsal sorunlar hiç olmadığı kadar çoğalmıştır. Ekoloji sorunu, özgürlük ve adalet sorunu, kadın özgürlüğü sorunu, göç ve savaş sorunu, beslenme, sağlık, eğitim sorunu, özcesi yaşam sorunu en üst düzeyde yaşanmaktadır. Dolayısıyla günümüzde sorunlara yol açan gerçek sebepleri anlamak ve siyaseti buna göre oluşturmak önemlidir. Günümüzde toplumsal sorunlara yol açan kapitalist modernitedir. Sorunların çözümü de bu sisteme karşı verilecek mücadeleyle mümkündür. Doğru siyaset de bunu gerçekleştirmeyi hedefleyen siyasettir. Kapitalist modernite gelişmeleri bireyciliğin hizmetine koydu ve böyle yaparak toplumsal sorunları artırdı. Buna karşı yaşamın demokratik ve toplumsal özünü savunarak ve yaşayarak çağımızın sorunlarını çözebiliriz. Yeni siyaset böyle olmalıdır. Demokratik bir moderniteyi, yani yaşamı esas almalı ve hedeflemelidir. Türkiye’de de Ortadoğu’da da böyle bir siyasi anlayışa ihtiyaç vardır.