Hewler’de yaşamını yitiren HDP’li İbrahim Ayhan’ın ablası Şefika Ayhan, kardeşinin böylesi bir sonu hakketmediğini dile getirirerek ”kardeşim kaçmadı, gittiği yer ülkesiydi” dedi. Cezaevi arkadaşı HDP MYK Üyesi Ömer Önen ise Ayhan’ın inandığı değerlerden taviz vermediğini söyledi.
Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewler (Erbil) kentinde geçen hafta geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa eski Milletvekili İbrahim Ayhan’ın ablası Şefika Ayhan, kardeşinin ölümünün normal bir kalp krizi sonucu olmadığını, kendi ülkesinde ona sürgün hayatını dayatanların kardeşinin ölümünden sorumlu olduğunu söyledi. Kardeşinin barış elçisi olduğunu dile getiren Ayhan, “Maalesef bu ülkede barış elçilerine yaşama hakkı vermiyorlar. Onu öldüren, bu ülkede savaş, kan, gözyaşı ve ölüm isteyenlerdir” dedi.
‘Kardeşim kaçmadı, gittiği yer ülkesiydi’
Ülkede kendisine yaşam hakkı tanınmadığını ifade eden Ayhan, “Kardeşim kaçmadı. Gittiği yer kendi ülkesiydi evet orada doğmadı büyümedi ama orası da kendi ülkesinin bir parçası. Oraya gitmesinin tek sebebi mücadelesini orada sürdürebilmekti” diye konuştu. Kardeşinin son zamanlarda büyük bir stres altında yaşadığını aktaran Ayhan, “Ben hiçbir zaman bu kadar stres çektiğini hatırlamam. Kendisine Avrupa’ya gitmesi yönünde çok kişi tavsiyede bulundu ama o bu tavsiyelerin hiç birine kulak asmadı. Çünkü buradan gitmek istemiyordu. O kendi topraklarına sevdalıydı. Onun için buradan gitmek çok zor oldu. O yüzden Federe Kürdistan bölgesine gitmeyi tercih etti” diye belirtti.
‘Zulüm daha nereye kadar sürecek’
Kardeşinin ölümünden sorumlu olanların, ülkede savaş, kan, gözyaşı istediğini sözlerine ekleyen Ayhan, şöyle devam etti: “Bize, ‘size burada yaşam hakkı tanımayacağız’ diyorlar. Buralar kendilerine ait değil. Gitmesi gerekenler asıl onlardır. Biz burada doğduk, burada büyüdük. Bizim köklerimiz burada, gitmesi gerekenler onlardır.” “Biz gözümüzü zulümle açtık” diye devam eden Ayhan, şunları söyledi: “Yeter artık bitsin bu zulüm, daha nereye kadar sürecek. Kimse demiyor ki neden bu kan bu ülke herkese yeter. İnsanlar ağzını açsa söyleyecek çok sözü var ama herkesin üstünde demir çubuklar ile bekliyorlar, kimse başını kaldıramıyor. Devlet yetkilileri elini vicdanına koysun. Yazık değil mi, değerli insanlar toprağın altında çürüyor. Bir gün gelsinler bizi dinlesinler, sorsunlar bakalım bunlar ne istiyor.”
‘Moral kaynağımızdı’
Ayhan’ın cezaevinde arkadaşı olan HDP MYK üyesi Ömer Önen ise, değerli bir siyasetçiyi kaybettiklerini dile getirdi. Cezaevinde 1 yıldan daha fazla bir zamanı kendisi ile geçirdiğini anlatan Önen, kendisini parti çalışmalarından tanıdığını, ancak 2011 yılında Urfa cezaevinde daha yakından tanıma fırsatı elde ettiğini söyledi. 2011 yılında Diyarbakır cezaevinden Urfa cezaevine sürgün edildiğinde Ayhan’la aynı koğuşu paylaştıklarını ifade eden Önen, o dönem cezaevi koşullarının kötü ve ciddi baskıların olduğunu vurguladı. Ayhan’ın cezaevinin ağır koşullarında diğer siyasi tutuklulara moral kaynağı olduğunu belirten Önen, sadece siyasi tutuklular ile değil cezaevinde bulunan adli tutuklular içinde de saygı duyulan biri olduğunu dile getirdi.
‘Mütevazı yönünü hep korudu’
Cezaevinde her bir tutukluyla ilgilenen Ayhan’ın politik, felsefi ve yazım çalışmalarına dikkat çekti. Ayhan’ın hiçbir zaman alçak gönüllü ve mütevazi kişiliğinden ödün vermediğini kaydeden Önen, cezaevinde gerek idare ile yaptığı görüşmelerde, gerekse gardiyanlarla yaptığı konuşmalarda bu mütevazı yönünü koruduğunu söyledi.
‘Adli tutukluların imdadına ilk o yetişti’
Ayhan’ın inandığı değerlerden taviz vermediğini sözlerine ekleyen Önen, cezaevi koşullarından kaynaklı adli tutukluların isyan çıkardığını, bu isyanda cezaevinde yangın çıktığını hatırlattı. Yangın sırasında adli tutukluların ilk imdadına yetişenlerden birinin Ayhan olduğuna dikkat çeken Önen, “O gece kan dökülmemesi için cezaevi idaresi ile sürekli görüşmeler yaptı ama bu görüşmeler sonuç vermedi. Çok sayıda tutuklu yaşamını yitirdi” dedi.
Kaynak: MA