Kilyos Mezarlığı’nda kaldırıma gömülen ve Serhat Arslanargun’a ait olan cenaze için defin ruhsatı verildiği orataya çıkarken; ailesi, ‘Kimse bizim ölülerimizi sahipsiz sanmasın bu uygulamaları hayatımız boyunca unutmayacağız’ açıklamasında bulundu
Bitlis’in Tatvan ilçesine bağlı Yukarı Ölek (Oleka Jor) köyünde bulunan Garzan Mezarlığı’ndan 19 Aralık 2017 yılında ailelerinden habersiz çıkarılan 282 cenazenin kimlik teşhisi için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) getirildikten sonra Kilyos Mezarlığı’nda kaldırıma gömülmesi skandalına bir yenisi eklendi.
21 cenaze geri verildi
Kilosya’ta bugüne kadar sadece 21 cenaze, DNA eşleşmesi yapılıp ailelerine teslim edildi. Geriye kalan 261 cenaze halen Kilyos Mezarlığı’ndaki kaldırıma gömülü. Cenazelerini almak için sadece İstanbul’da 63 aile kan örneği verirken, diğer ailelerde yaşadıkları kentlerde başvurularda bulundu. Cenazelerin ailelerden habersiz kaçırıldığı dönem Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı bir açıklama yaparak, defnedilen cenazelerin kime ait olduğunun bilinmediğini ileri sürmüştü. Ancak cenazelerini oraya defnetmeleri öncesinde birçok aileye defin ruhsatı verilmişti. Bu ailelerden biri, 2014 yılının Eylül ayında IŞİD saldırısına karşı Kobanê’ye giden ve Aralık ayında yaşamını yitiren Serhat Arslanargun ailesi.
Defin izni
Yaşamını yitirmesi üzerine Urfa’nın Suruç ilçesine getirilen Arslanargun’un cenazesi, Urfa Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsi işlemlerinin ardından “Defninde ve naklinde sakınca bulunmadığına” karar verilerek, ailesine teslim edildi. Aile, çocuklarının cenazesini Urfa’dan Bitlis’e getirerek Garzan Mezarlığına defnetti.
Mezopotamya Ajansı’ndan Erdoğan Alayumat’ın haberine göre, defin ruhsatı verilen Arslanargun’un cenazesi, DNA’sı eşleşmesi incelemesi tamamlanamadığı için hala Kilyos Mezarlığı’ndaki kaldırıma defnedilen diğer cenazelerin arasında. Anne ve babası vefat ettiği için cenaze işlemleriyle kardeşi Rojbin Arslanargun ilgileniyor. Elindeki defin ruhsatına rağmen, 2 yıl önce verdiği DNA örneği eşleşmesi tamamlanmadığı için ağabeyinin cenazesini alamayacağı kardeşine kısa bir süre önce iletilmiş. Aile, Urfa’da kendilerine verilen defin ruhsatını İstanbul ATK yetkilerine ve Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunsa da sonuç elde edemedi.
8 aydır cevap yok
Yetkililerin kendilerine anne ve babanın DNA’sının alınıp, yeniden eşleme yapılması gerektiğini söylendiğini dile getiren kardeş Arslanargun, anne ve babasının sağ olmadığı için mezarlarının açılıp DNA örneği alınmasının kendilerine önerildiğini belirtti. Bunun üzerine kardeşine ilişkin otopsi raporunu almak için Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduklarını anlatan Arslanargun, 8 aydır herhangi bir cevap alamadıklarını kaydetti.
Arslanargun, bu nedenle anne ve babasının mezarlarının açılıp, DNA örneği alınması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru yaptıklarını, fakat başvurularından da henüz bir cevap alamadıklarını paylaştı.
‘Amaç bizi hafızamızı yok etmektir’
Ağabeyinin cenazesinin 2 yıl Garzan Mezarlığı’nda kaldığını dile getiren Arslanargun, mezarlığın yıkıldığı haberini aldıklarında ikinci defa yıkıldıklarını ifade etti. Haberi alır almaz hemen Bitlis’e gittiklerini belirten Arslanargun, ancak uzun süre cenazenin nereye götürüldüğünü öğrenemediklerini, uzun uğraşlar sonucu İstanbul ATK’de olduklarını öğrendiklerini anlattı. Cenazelerini almak için kan örneği verdiklerini dile getiren Arslanargun, ancak DNA’nın eşleşmediğini ifade etti. Arslanargun, “kimsesiz olmadığını” vurguladığı ağabeyinin cenazesini devlet denetiminde defnettiklerini kaydetti.
Cenazelere yapılanların kabul edilemez olduğunu sözlerine ekleyen Arslanargun, “Devletin cenazelere bu kadar çok saldırmasının nedeni bizim hafızamızı yok etmek istemesidir. Ama bu yapılanları gördükçe daha çok hatırlayacağız. Kimse bizim ölülerimizi sahipsiz sanmasın bu uygulamaları hayatımız boyunca unutmayacağız” dedi.
Demokrasinin özü
Cenazelerin Kilyos Mezarlığında kaldırıma gömüldüğünü öğrendiklerinde üçüncü kez yıkım yaşadıklarını dile getiren Arslanargun, cenazelerin gömüldüğü yerin mezar değil, çöplük içinde bir toplu mezar olduğunu belirti. O kaldırımda tek bir kemik kalsa bile onu almak için mücadele edeceklerini ifade eden Arslanargun, “İnsanların ölülerini sahiplenme hakkına saygı duymadan ne bir arada yaşam savunulabilir ne de halkların demokratik bir geleceği birlikte kurması mümkün olabilir. Demokrasinin özü kavranmadıkça yapılan bütün barış girişimleri sonuçsuz kalacaktır” diye belirtti.