Meram’da Dedeoğlu ailesinden 7 kişinin katledildiği ırkçı saldırının üzerinden bir yıl geçti. Barolar katliama ilişkin ortak açıklama yaptı: Etkin bir yargılama süreci yürütmesi talebimizi yineliyoruz”
Adıyaman, Bingöl, Dersim, Diyarbakır, Hakkari, Muş, Siirt, Batman, Urfa, Şırnak, Van baroları, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ile Toplum Ve Hukuk Araştırmaları Vakfı, Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesinden 7 kişinin katledildiği ırkçı saldırının birinci yıl dönümü dolayısıyla ortak açıklama yaptı.
Yazılı açıklamada, Dedeoğulları ailesinin komşuları olan iki aile tarafından yıllarca sistematik olarak ırkçı saldırılara maruz kaldığı belirtilerek, alınmayan önlemlerin katliamın önünü açtığına dikkat çekildi.
‘Faillerin korunması’
Açıklamanın devamında şunlara yer verildi: “Konya’nın Meram ilçesinde ikamet eden Dedeoğulları ailesine mensup Yaşar Dedeoğulları, İpek Dedeoğulları, Sibel Dedeoğulları, Serpil Dedeoğulları, Serap Dedeoğulları, Barış Dedeoğulları ve Metin Dedeoğulları, bundan tam bir sene önce 30.07.2021 tarihinde, evlerinin bahçesinde tetikçi Mehmet Altun tarafından ırkçı saiklerle katledilmiştir. Komşuları olan iki aile tarafından 10 senedir sistematik olarak ırkçı saldırılara maruz kaldığı anlaşılan aileye yönelik 12.05.2021 tarihli saldırı sonrası gerekli önlemlerin alınmaması, etkili bir soruşturmanın yürütülmemesi ve faillerin adeta ‘korumaya’ alınması 30.07.2021 tarihli katliamın önünü açmıştır.
Dedeoğulları ailesi, 22.05.2021 tarihinde aynı failler tarafından tekrar saldırıya uğramış, bu iki aileye mensup bir kısım kişiler tarafından hakaret ve tehditlere maruz bırakılmışlardır. Dedeoğulları ailesinin basına da yansıyan beyanlarında geçtiği üzere failler, aileye hitaben ‘Biz ülkücüyüz. Siz Kürtleri buradan kaldıracağız’ diyerek saldırmıştır. Olay tarihinde ağır yaralanan Yaşar Dedeoğulları ifadesinde; şahıslarla aralarında 10 yıldır husumet olduğunu, husumetin sebebinin Kürt olmalarından, Kürtlük mevzusundan kaynaklandığını ifade etmiştir.
‘Yetkililer yargıya müdahale etti’
Basına yansıyan sürecin en başından itibaren; gerek yetkililerin gerekse Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olayın aydınlatılması ve ırkçı saiklerin cezalandırılmasının önünü kesen açıklamaları ve yaklaşımları 30.07.2021 tarihinde 7 kişilik bir ailenin katledilmesi ile sonuçlanmıştır. Yukarıda izah olunduğu üzere öncesinde ırkçı bir saik bulunduğu hususunda belirtiler olmasına rağmen katliamın gerçekleştiği ilk andan itibaren gerek adli merciler gerekse idari yetkililer tarafından ‘olayın ırkçı saiklerle ilgisi olmadığına’ yönelik yapılan açıklamalar, yargıya açık müdahale anlamına gelmiş ve yargılamanın seyri de ona göre şekillenmiştir.
Süregelen bir şekilde, Kürt kimliğine yönelik nefret söylemi ve yaygınlaşan şiddet eylemlerinin münferit ve adli olaylar olarak görülmemesi gerekir.
‘Cezasızlığa son verin’
Sadece geçtiğimiz sene 28 Temmuz tarihinde Ankara Elmadağ ilçesinde Kürt bir aileye saldırıldığı, 21 Temmuz tarihinde Konya Meram ilçesinde en az 60 kişi olan bir grup tarafından Kürt aileye silahla saldırıldığı, saldırıda aile fertlerinden 43 yaşındaki Hakim Dal’ın öldürüldüğü, yine 20 Temmuz tarihinde Ankara Altındağ ilçesinde Karslı Kürt bir aileye saldırıldığı bilinmektedir. Bunlar sadece aynı dönem yaşanan ırkçı saldırılardır. Her sene mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan Kürtlere yönelik gerçekleştirilen saldırılar, Deniz Poyraz’ın katledilmesi ve daha birçok saldırı aynı kaynaktan beslenmektedir. Bu kaynağın, ırkçı tutumlar karşısında hakim siyaset kurumunun tepkisiz kalışı ve zaman zaman söylemleri, bazı basın-yayın kuruluşlarının toplumsal ayrıştırmayı besleyen tutumlarıyla birlikte failler açısından yaratılan cezasızlık zırhı olduğu aşikardır.
Dedeoğluları ailesinin katledilmesinin birinci yıl dönümünde aşağıda imzası bulunan kurum ve kuruluşlar olarak ırkçı saikle işlenen suçların insanlığa karşı işlenen suçlar kategorisinde yer aldığını hatırlatıyor, yargı organlarının bu ağır suçların yargılamalarında alışılmış cezasızlık pratiğine son vermek suretiyle etkin bir yargılama süreci yürütmesi talebimizi yineliyoruz.”
URFA