DEDAŞ, Kürt illerinde çiftçiyi adeta haraca bağladı. DEDAŞ, devletin Kürt yurttaşları su ve elektrikle cezalandırma şirketine dönüşmüş durumda
Yusuf Gürsucu
Son haftalarda yaşanan sellerin ve orman yangınlarının başlıca nedeni dünya üzerinde kapitalist modernitenin yarattığı ekolojik krize bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişimi ve küresel ısınma gerçeği olduğu bilinmektedir. Türkiye’yi yoğun biçimde etkisi altına alan küresel ısınmaya bağlı gelişen aşırı sıcaklar ve kuraklık yangınları ortaya çıkarırken, ani, kısa süreli ve yüksek miktarda sağanak yağışlarla birlikte canlarımızı alan seller de devam ediyor. Dünyanın birçok bölgesinde yaşanan susuzluk ve kuraklık ise Kürt coğrafyasından başlayarak Türkiye coğrafyasının tamamına yayılacağı belirtiliyor.
Onlarca baraj var su yok
Düne kadar su zengini olan Kürt coğrafyasında nerede akan akarsu, nehir, dere varsa önüne bentler kurup inşa edilen 50’yi aşkın baraja hapsedilen suya halkın erişimi olmazken, halk ise kuraklık ve susuzlukla yüz yüze bırakılmış durumda. Burnunun dibindeki barajlardan su alamayan halk, suya ulaşmak için yeraltına sondaj yaparak enerji ile çalışan pompalar aracılığıyla hem susuzluğunu hem de tarımsal suyu elde etmeye çalışıyor. Ancak bu pahalı yol Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. (DEDAŞ) eliyle çok daha pahalı hale getirildi.
DEDAŞ politik bir sorun!
Kürt halkının yaşadığı bu bölgede HDP’nin yüzde 80’lere varan oylar alıyor olması bu uygulamanın en temel nedeni olarak öne çıkıyor. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla bile görüştürülmemesi ve HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş dahil Kürt siyasetçilerin hukuki kararlara rağmen cezaevinde esir tutulmasıyla, Kürt halkının susuzluğa mahkûm edilmesi arasında yakın bir paralellik göze çarpıyor. Türkiye’nin başka hiçbir bölgesinde yaşanmayan sorunlar, bölgenin gündelik yaşamı haline gelirken, DEDAŞ sorunu ekonomik sorun olmaktan çıkmış ve politik bir sorun haline gelmiş durumda.
Birlikler borçlandırıldı
Türkiye’de bulunan tüm su birlikleri enerji borç batağındayken hiçbirisinin enerjisi kesilmiyor. DEDAŞ’ın elektrik sattığı Urfa, Mardin, Diyarbakır ve Batman’daki su birliklerinin ise borçları nedeniyle uzun süredir enerjileri kesilmiş durumda. Yetersiz olan kanaletlere suların barajlardan doğal akış biçiminde salınmaması sonucu su birlikleri kanaletlere suyu dev elektrik pompaları ile basıyor. Çok az sayıda çiftçiye ulaşabilen bu suların ise çıkarılan yüksek bedelli faturalardan kaynaklı borç miktarlarının artmış olması çiftçinin borçlarını ödeyememesi sonucunu ortaya çıkarıyor. Su birliklerinin ise ödenmemiş enerji borçları nedeniyle elektrikleri kesilmiş durumda.
Su birliklerine kayyum
Daha önce DSİ eliyle yapılan su dağıtımlarının ardından köy muhtarlarının başında olduğu su birlikleri yönetimlerine devredilmesiyle birlikte, bu birliklerin tamamı batak duruma getirildi. Bugün ise su birliklerine iktidar tarafından kendi memurunun kayyum olarak atanmış olması dahi durumu değiştirmedi. Çünkü enerji bedelleri olması gerekenden çok daha pahalı hale getirilmiş olması bu durumu yaratan en önemli olgu. Ancak sorun su birliklerine enerji verilmemesiyle de bitmiyor. Coğrafyanın büyük çoğunluğu birliklerden zaten su alamıyor. Çünkü su dağıtım kanaletleri uzun yıllardır verilen sözlere karşın inşa edilmiş değil.
Altyapıyı çiftçiler yapıyor
Çiftçiler suya erişmek için yeraltına sondaj vurdurarak enerji ile elde ettikleri suyu kullanmaya mahkûmlar. Sondaj kuyularından su çekmek için DEDAŞ’tan elektrik talebinde bulunduklarında ise DEDAŞ elektrik vermiyor. DEDAŞ, elektrik talep eden çiftçiye elektriği kendisinin inşa edeceği direkleri temin edip dikmesi gerektiğini ve kendi trafo tesisi ile enerji nakil hattını kendisinin yaptırmasını istiyor. DEDAŞ bu şekilde enerjiyi kilometrelerce uzaktan getirmeleri halinde elektrik abonesi yapmayı taahhüt ediyor. Çok büyük masraflara katlanarak enerjiye ve suya ulaşan çiftçiler ise hükümetin tarım politikalarına takılarak ürettikleri ürünlerden kâr etmek bir yana büyük zararlarla yüz yüze kalıyor ve normalin 2-3 katı olan elektrik birim fiyatlarıyla DEDAŞ’ın pusulalara yazdığı (fatura değil) tutarları ödeyemiyor.
DEDAŞ mahkemeleri takmıyor
DEDAŞ ‘kaçak elektrik’ kullanıyorlar iddiaları ile yeraltı suyuna mahkûm edilen halka yolladığı yüksek meblağlı su kullanım ‘pusulalarıyla’ tahsilat peşine düşerken, çiftçilerin masrafını üstlendiği nakil hattından elektrik alan ve borcu olanın da olmayanın da elektriğini toptan kesiyor. Bu da yetmiyor enerji bedelinin yazılı olduğu pusuladaki tutarı ödemediği gerekçesiyle köylülerin tarımsal desteklerinin tamamına el konulup DEDAŞ’a aktarılıyor. DEDAŞ ise mahkeme kararlarını uygulamaktan adeta muaf tutulmuş durumda. Hiçbir mahkeme kararını uygulamayan DEDAŞ’ın bu tutumuna sessiz kalan iktidarla birlikte DEDAŞ’ın bu süreci ortak yürüttükleri sonucu ortaya çıkıyor. Mahkemelerin, çiftçilerin susuz bırakılamayacağı ve bu nedenle DEDAŞ’ın enerjiyi kesemeyeceği, tarım desteklerine el konulamayacağı yönünde verdiği kararlara karşın bu durum kesintisiz olarak yıllardır sürüyor.
Enerji kullanmayana da borç!
Ayrıca bölgede su birliklerinin ekim sahasının büyüklüğüne göre belirlediği enerji (su) bedelleri ise yeraltı suyu kullananlar veya yeraltından su kullanmayanlara bile aynı yöntemle enerji bedelleri yollanıyor olması bölgede büyük bir yağmanın yaşandığını gösteriyor. Bunun en belirgin örneği ise Urfa’da yaşanmıştı. Elektrik bedellerinden yılan bir çiftçi, arazisinin uygun bir yerine mebranlar sererek oluşturduğu havuzda yağmurlarla biriktirdiği suyu benzinli motorla tarlalarını sulamasına karşın DEDAŞ’ın kestiği yüksek miktardaki elektrik bedeline itirazı kabul edilmemiş ve çiftçi adeta isyan ederek üretime küstürülmüştü.
Faturalarda yüzde 100 artış
Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da yaşayan yurttaşların tamamı yüklü elektrik faturaları ile karşılaştı. DEDAŞ’ın aşırı yüksek faturalarıyla karşılaşan yurttaşlar, yaptıkları şikâyetlerin dikkate alınmadığını, DEDAŞ’ın keyfi uygulamalar içinde olduğunu belirtiyorlar. Diyarbakır’da yerel yayın yapan Tigris Haber’in sosyal medyadan topladığı yurttaş tepkileri ise dikkat çekici. Bir yurttaş, “1.5 aydır evde değilim, şartel inik olduğu halde 80 TL fatura gelmiş. Soruyorum şimdi DEDAŞ’a ‘Cinler mi kullandı bu kadar enerjiyi.” Bir diğer yurttaş, “Yalan söylüyorlar, evimde klima yok ve elektrik harcamam aynı. Faturam 120 TL ile 140 TL arasında değişiyordu. Bu ay 260 TL fatura geldi.” Bir esnaf ise “Bu ay içerisinde kullanılan makinelerde artış olmamasına rağmen elektrik faturası yüzde 70 fazla geldi yalan söylüyorsunuz” dedi.
Bilinçli bir uygulama
Urfa, Diyarbakır, Mardin ve Batman’da bu yıl ürün rekoltelerinde yaşanan düşüşlerin yüzde 92’lere kadar ulaşmış olması çiftçiliğin bitebileceği ve açlıkla yakın gelecekte karşılaşabileceğimizi gösteriyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM) 2020 yılı kuraklık haritasının ardından 2021 yılı Nisan ayı kuraklık haritasını yayınlamıştı. Diyarbakır, Mardin, Batman ve Urfa’da yağışlarda yüzde 90’ları aşan bir düşüş raporda yer aldı. Diyarbakır, Mardin, Batman ve Urfa dışında kalan Malatya, Elazığ, Van, Ağrı, Muş, Bingöl, Siirt, Şırnak ve Bitlis coğrafyasında da yağışların yüzde 80’den fazla azaldığı raporda yer alıyor.
Susuzluk kader değil
Yağışlı gün sayıları ise Urfa, Mardin, Diyarbakır ve Batman çevrelerinde 1 güne kadar düştü. Nisan ayı il geneli yağışlarında en az yağış 5 mm ile Urfa’da kaydedildi. Normaline göre en fazla azalma ise yüzde 92 ile Batman’da yaşandı. Meteoroloji’nin 2021 Kış Mevsimi Yağış Raporu’nda ise yağışların normali ve geçen yıl kış mevsimi yağışları kıyaslamasında Urfa ve Mardin’de yüzde 40’ın üzerinde azalma görüldü. Gelecek yıllarda bu durumun daha da ağır biçimde üretimleri etkileyeceği ise şimdiden belli. Bölgede inşa edilen barajlardan fayda görmeyen halk, barajlardan üretilen elektrikten de hiçbir biçimde yararlanamıyor. Ancak bu durumun bir kader olmadığı ise bir gerçek.
Hükümet kimin hükümeti?
Susuzluktan en çok etkilenen çiftçilerin DEDAŞ eliyle üretimden uzaklaştırılmaya çalışıldığı izleniyor. Hükümet kendi çeperindeki sermaye yapılarına milyarlarca destekler verirken, çiftçilerin borçları nedeniyle malına, tarlasına çökülüyor olması dikkat çekici. Enerji şirketlerine her ay üretmedikleri enerji için 250-300 milyon lira para nedensiz olarak ödeniyor. Çiftçilerin şişirilmiş ve gerçek dışı olan borçlarına hükümetten bir destek gelmezken, üstüne tarımsal desteklerine el konulması hükümetin kimlerin hükümeti olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor.
Devlet şirketi gibi!
Bölgede DEDAŞ’la başı belada olan bir çiftçinin sözleri sürecin özetini aktarıyor. Çiftçi, “Benim hayvan desteğim var, alamıyorum. Buğday desteğim var, alamıyorum. Gübre mazot desteğim var, alamıyorum. Hiçbir şekilde devletten gelen destekleri alamıyorum. Çünkü Tarım Bakanlığı’ndan destek gelen hesabıma bloke koymuş DEDAŞ. Hepsine el koymuş. Tarım Bakanlığı ile anlaşmışlar. Ben bankaya kendi adıma havale çıkaramıyorum. Devlet şirkete destek veriyor. Bölgedeki bütün köyleri gezin kaç çiftçi desteklerini almış. Hepsi komple DEDAŞ’ın hesaplarına aktarılıyor” dedi.
Jandarma halka ateş açtı
DEDAŞ ekiplerinin, Mardin’in Derik ilçesine bağlı Anıtlı (Qasra) Mahallesi’nin Kizlerê ve Menteşê mezraları ile Kuyulu (Selmê) mahallelerinde sulama kuyularının trafolarını sökmek istemesi tepkilere neden oldu. Mahalleliler, askerler eşliğinde trafo sökmek isteyen DEDAŞ ekiplerine tepki gösterdi. Trafo sökülmek istenen mezralardan Menteşê’de olaylar büyüdü. Askerler, mahalle sakinlerine karşı biber gazı kullanarak, havaya ateş açtı. Bir süre devam eden gerginliğin ardından DEDAŞ ekipleri trafoları söktü. Halk, DEDAŞ’la mahkemelik olduklarını ancak DEDAŞ’ın mahkeme süreçleri devam ederken köylünün kurduğu trafoları gasp ettiğini belirttiler.
‘Arazimizi 4 defa satsak…’
Menteşê mezrası çiftçilerinden bir yurttaş, “Kısıtlı imkanlarımız ile çalışıyoruz. Ama elektrikleri kesiyorlar. Karşı çıktığımız için kadın-çocuk demeden saldırıyorlar. Mağduruz her durumda. Çiftçi rezil durumda. İstekleri çiftçinin eline geçecek olanı da kendi ceplerine indirmek. Çiftçi bu işi bırakacak bu gidişle. Kuraklıktır her yer zaten. Yaşamımız bu su ve elektriktir. Bunu da elimizden aldıklarında ne yapacağız?” diye belirtti. DEDAŞ’ın kendilerine bir milyon 500 bin lira civarında fatura çıkardığını ve elle yazılan pusulalar olduğunu belirten yurttaş, “Arazimizi 4 defa satsak bu para etmez. 400 dönüm arazidir satsak bu para etmiyor. Kafalarına göre yazıyorlar” sözleri yaşananların gerçek yüzünü gösteriyor.
Köylüler susuzluğa mahkûm
23 Haziran’da Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı Bekirhan (Kaniyahenê) beldesi ile Yeniçağlar (Zîlan), Karpuzlu (Selîvê), Samanyolu (Kanîkê), Dövecik (Malê Gir), Parmakkapı (Hiskutê), Taşlıdere (Holê) köylerine su sağlayan depolara bağlı elektrikleri kesildi. Hane başı, gecikme faiziyle 110 bin TL borç çıkarıldığını, evlerini ve topraklarını satsalar dahi bu parayı ödeyemeyeceklerini belirten köylüler susuzluğa mahkûm edildi. Kesintinin ardından ilçeye bağlı köylerde yaşayan binlerce kişi susuz kaldı. Su ihtiyaçlarını traktörlerle Batman Çayı’ndan ya da DSİ’ye ait su kanalı ile su kuyularından sağlamaya çalışırken, köylerde kuyu suyunun içilmesi ardından birçok sağlık sorunu ortaya çıktı.