DTK ve DBP İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride ilişkin açıklama yaptı. DTK açıklamasında Türkiye kamuoyuna ‘tavır alın’ çağrısı yaparken, DBP ise ‘Bu mesele artık görmezden gelinemez’ vurgusu yaptı
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde mutlak tecrit altında tutulan ve 27 ayı aşkın bir süredir kendisinden haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dair açıklama yaptı.
DTK, açıklamasında, “Türkiye tecrit uygulayarak bir yandan kendi yasalarını, diğer yandan uluslararası hukuku ihlal ediyor. Sayın Öcalan’a yönelik bu özel sistem, Sayın Öcalan’ın toplum üzerindeki etkisinin önemini de göstermektedir” ifadelerine yer verdi.
Öcalan’ın Ortadoğu üzerindeki etkisi ve Kürt sorununun çözümündeki önemine dikkat çekilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Politikasını Kürt düşmanlığı üzerine inşa eden faşist iktidar, çözüm ve barış çabalarını tecrit yoluyla engellemek istiyor, tecridi artırıyor. Faşist iktidarın amacı fiziki tecrit değil, amacı Sayın Öcalan’ın sesinin topluma ulaşmasını engellemektir. Son zamanlarda bu gerçeği dile getiren gazeteciler ve aydınlar soruşturmalarla karşılaşıyor. Bu aynı zamanda tecridin anlamını da öne çıkarıyor ve çözüm ve barışın yolunun açılabilmesi için İmralı’nın kapılarının aralanması gerekiyor.
‘Tavır alın’ çağrısı
Bugüne kadar Sayın Öcalan’la 416 görüşme talep edildi, ancak bunlar cevapsız kaldı. Görüşme talepleri, akıl ermez disiplin cezaları gerekçe gösterilerek, reddediliyor. Bu suç, Birleşmiş Milletler ve CPT gibi uluslararası insan hakları örgütlerinin gözlerinin önünde işleniyor. Ama bu örgütler ya bunu görmüyor ya da tepki göstermekte zayıf kalıyor. Bu amaçla DTK olarak uluslararası insan hakları kuruluşlarına tecride karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri, net ve kararlı tavır göstermeleri çağrısında bulunuyoruz. Tecridin siyasette, ekonomi ve toplumsal alanda etkileri gözler önündedir ve saldırılara yol açan bu durum Kurdistan’ı, Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu kaosa sürüklüyor. Bu nedenle halkımız, siyasi partiler, sivil örgütler ve demokrasi güçleri tecride karşı tepki göstermeli ve tavır almalıdır.”
DBP: Çözüm isteyen herkes için kaygı verici
DBP ise sanal medya hesabından, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dair söz söylemenin kriminalize edilmesine ilişkin açıklama yaptı.
DBP’nin resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, tecridin insanlık suçu olduğuna dikkat çekilerek, “Sayın Abdullah Öcalan, 24 yıldır dünyanın hiçbir yerinde emsali bulunmayan, hukuk dışı ve keyfi uygulamalarla İmralı sisteminde ağır tecrit koşullarında tutulmaktadır. Özellikle, 2014 yılından sonra daha da derinleştirilen mutlak tecrit koşullarında tutulması ve sağlık durumuna ilişkin herhangi bir bilgiye ulaşılmaması Kürt toplumu basta olmak üzere, çözüm isteyen herkes için kaygı vericidir” denildi.
Yasal haklarından yararlanamıyor
AKP’nin barış sürecine Öcalan’a yönelik tecritle son verdiği hatırlatılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Sayın Öcalan’ın 2013 Newrozu’ndaki tarihi çağrısıyla başlayan ‘Barış ve Demokratik Çözüm’ süreci, Erdoğan-AKP iktidarı tarafından, tekçi, cinsiyetçi, imha ve inkara dayalı ‘Tek Adam’ rejiminin tahkimi uğruna, 5 Nisan 2015 tarihinde tecridin derinleştirilmesi ile sona erdirilmiştir. 27 Temmuz 2011 tarihinden itibaren Sayın Öcalan’ın avukatlarının yaptıkları haftalık başvuru talepleri reddedilirken, ilkin açlık grevleri sürecinde 22 Nisan 2019’da Sayın Öcalan ile bir görüşme yapılmış, bu görüşmeyi 2 Mayıs 2019, 22 mayıs 2019, 12 Haziran 2019, 18 Haziran 2019 tarihli görüşmeler izlemiş, ardından ise görüşmeler yeniden kesilmiştir. Son altı yılda ise 11 Eylül 2016, 12 Ocak 2019, 5 Haziran 2019 olmak üzere üç aile görüsü sağlanmıştır. Bunun haricinde İmralı Cezaevi’nde tutulan mahpuslar da aileleri ile haftalık telefonla görüşme, mektuplaşma, ziyaret basta olmak üzere aralarında sohbet hakkı, cezaevinde başkaca kitap vs. yasal haklarından da yararlanamamaktadır.
AİHM ihlali
Mevcut durum Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 6. maddesindeki adil yargılanma hakkinin da ihlali anlamına gelmektedir. Zira Sayın Öcalan’ın düzenli olarak takip edilmesi gereken hukuki süreçleri ile disiplin yargılamaları sürdüğünden avukat görüsüne izin verilmemesi adil yargılanma hakkinin açık ihlalidir. Cezaevinde bulunduğu 24 yılı aşkın zaman zarfında sadece 2 kez telefon görüşmesine olanak tanınmıştır. Mektup ve benzeri haberleşme olanakları ise tümden ihlal edilmiştir. 2023 yılı boyunca aile, avukat görüşlerine herhangi bir cevap verilmemiştir. Bugüne kadar verilen disiplin cezalarının gerekçeleri avukatlara bildirilmemiş ve itiraz süresi dolduktan sonra avukatlara yanıt verilmiştir.
‘Sayın Öcalan çözüm iradesidir’
Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve toplumsal barışın tesisinde temel aktörlerden biri olan Sayın Öcalan’ın sağlık ve güvenlik durumu ciddiyetle açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu mesele artık savsaklanamaz, görmezden gelinemez bir noktaya varmıştır. Çünkü tecrit edilen Sayın Öcalan, bu ülkenin çözüm iradesidir, Kürt halkının barış umududur, demokratik Türkiye’nin geleceğidir. Kürt halkı basta olmak üzere tüm demokrasi ve barış güçlerinde endişe yaratan tecrit derhal kaldırılmalıdır. İmralı adası aile ve avukat görüsüne açılmalı ve derhal siyasi bir heyet görüşme gerçekleştirmelidir.”
HABER MERKEZİ