Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İmralı’da tecrit altında tutulan Öcalan’a dair sözlerinin ‘çöküşün ifadesi’ olduğunu vurgulayan DBP Eşbaşkanı Keskin Bayındır, ‘Kürt halkı sadece Öcalan’ı dinler’ dedi
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 23 yıldır ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan son 10 aydır hiçbir şekilde haber alınamıyor. Aile ve avukatlarının yaptığı tüm başvurulara rağmen Öcalan’la görüşülme sağlanmazken, AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, partisinin 12 Ocak’taki grup toplantısında “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” sözleri tepki topladı.
Erdoğan’ın sözleri çöküşün ifadesi
Kamuoyunda Erdoğan’ın yaşadığı sıkışmanın sonucu olarak değerlendirilen bu sözlere ilişkin Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ergin Çağlar’a konuşan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eşbaşkanı Keskin Bayındır, “bunlar çöküşün ifadesi” dedi. Kürt siyasetini hedef alan Erdoğan’ın bu ve benzer söylemlerinin altında Kürtlere yönelik yürütülen savaş politikalarındaki “çöküş gerçekliği”nin yattığını ifade etti.
Tarihin en önemli direnişini İmralı’da
Erdoğan’ın bu tür çıkışlarla toplumda kafa karışıklığı yaratmak istediğinin altını çizen Bayındır, “Bir yanda demokratik siyasetin önemli bir aktörü olan Sayın Demirtaş, diğer yanda Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ı bu şekilde ifade etmesini hem Kürt halkına ve Kürt siyasetine hem de demokratik siyasete karşı girmiş olduğu topyekûn savaşta karşılaştığı başarısızlık olarak değerlendiriyoruz. Tarihin en önemli direnişini İmralı’da sürdüren Öcalan ve Edirne’de bu direnişi geliştirme, politikaları boşa çıkarma noktasında aynı ahengi ve bütünlüğü sağlayan bir gerçeklik var. Erdoğan’ın söylemleri bu direniş gerçekliğini ifade ediyor” dedi.
Erdoğan’a ekmek çıkmaz
Kürt halkının Kürt hareketine yönelik söylemlerde sadece ve sadece Öcalan’ı dinlediğini de altını çizen Bayındır, “Kürt halkı Erdoğan’ın ağzından değil, bizzat Sayın Öcalan’ın ağzından dinlemek ister. Erdoğan’ın bu tür konuşmaları Kürt halkı açısından değerlendirme konusu dahi yapılamaz. Dolayısıyla bu anlamda Sayın Öcalan’ın, hem Türkiye siyasetine hem Kürt sorununu kimin bitirdiğine yönelik bir tespiti, önerisi veya eleştirileri bilinmek isteniyorsa öncelikle Sayın Öcalan’a uygulanan kesintisiz tecridin kaldırılıp düşüncelerini bizatihi bizlerle, halkımızla ve kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor. Erdoğan’ın bütün süreçleri manipüle eden, manipüle ederken de kendi lehine çeviren kurnaz politikacılardan biri olduğunu iyi biliyoruz. Buradan ne AKP-MHP iktidarına ne de Erdoğan’a ekmek çıkmayacağını çok net bir şekilde ifade etmek gerekiyor. Sayın Öcalan dışında gelen özellikle iktidar kanadı tarafından gelen hiçbir söze, kanaate ne bizler ne de halkımız itibar etmeyecek” diye konuştu.
Öcalan yegâne güçtür
Tüm Ortadoğu halklarının kangrene dönüşmüş Kürt sorununun çözümünde Öcalan’ın yegâne güç olduğu gerçekliğinin bilincinde olduğunu söyleyen Bayındır, gelinen noktada başta Türkiye’deki sorunlar olmak üzere Ortadoğu’daki sorunların çözümü için derhal Öcalan’la görüşülmesi gerektiğini kaydetti. Bayındır, devamında şunları ekledi: “İktidarın tecridi derinleştirmesi politikasının hem iktidara hem de topluma çok büyük faturası oldu. Daha da derinleştirirse hiçbirimizin kestiremeyeceği süreçlere evrilecek. Topyekûn savaş, imha ve inkar politikalarının AKP iktidarını ve toplumu ne hale getirdiğini ülkedeki ekonomik krizden tutun da siyasi krize kadar her anlamıyla görmek mümkün. Tüm dünyada itibarını kaybetmiş bir Türkiye gerçekliği söz konusu. Savaş politikaları ve tecrit, AKP ve MHP’yi bitiren bir süreçtir.”
Erdoğan’ın çabaları beyhudedir
Bayındır, “Hem Türkiye’deki hem de Ortadoğu’daki politikalarında başarısız olan iktidar, İmralı üzerinden kurduğu bu tür söylemlerle tekrar ‘Kürt halkıyla yakınlık kurabilir miyim?’ arayışı içerisinde. Bu da seçim hesaplarıdır, tekrar iktidarına güç katma hesaplarıdır. Elbette ki başta Sayın Öcalan olmak üzere ne Kürt halkı ve Kürt siyaseti ne de demokratik siyaset bu tuzağa düşmez. Erdoğan’ın bu konudaki çabaları beyhudedir. Eğer devlet ve siyaset aklı bu çözümsüzlükten çıkmak istiyorsa Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılmalı, avukat ve aile görüşlerinin önü açılmalı ve görüşlerinin kamuoyuyla paylaşılması sağlanmalı. Sayın Öcalan’ın tarihi değerlendirme ve tespitlerinin olacağını öngörmek mümkün. Bu tespitlerinin de Türkiye toplumu ve demokrasi lehine yine Kürt halkının özgürlüğü temelinde olacağını düşünüyoruz” dedi.
Sayın Öcalan’ın esas alınması gerekiyor
Erdoğan’ın söylemlerinin bir erken seçim hazırlığı olarak okunabileceğini yineleyen Bayındır, iktidar ve muhalefet cephesinde seçim hazırlığı olduğunu gördüklerini dile getirdi. Bundan dolayı iktidarın önümüzdeki süreçte de Kürtleri kendi politikalarının aracı haline getirme stratejisini sürdürebileceğini söyleyen Bayındır, “Herkesin kendi lehine hareket ettiği ahlaki ve politik ölçülerden yoksun bir dönem içerisindeyiz. Dolayısıyla Kürt kamuoyu ve demokratik çevrelerce çıkan her sesin değil, başta Sayın Öcalan olmak üzere siyasi yapılarımızın yaptığı değerlendirmelerin esas alınması gerektiğini, takip edilmesi gerektiğine vurgu yapıyoruz” dedi.
HABER MERKEZİ