DBP 12 Kasım’da gerçekleştirecekleri kongre öncesi Amed’de geniş katılımlı konferans düzenledi. Konferansta konuşan DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne vurgu yaptı. Bir diğer Eş Genel Başkan Keskin Bayındır ise ‘Kurdistan’a özgürlük, Ortadoğu’ya demokrasi’ dedi. Konferansta eş genel başkanlık için Keskin Bayındır ve Çiğdem Kılıçgün Uçar’ın isimleri öne çıktı
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 12 Kasım’da Ankara’da gerçekleştireceği 6’ncı Olağanüstü Kongre öncesi Amed’in Rêzan (Bağlar) ilçesinde bulunan bir düğün salonunda “Örgülü toplumla özgür yaşamı kuralım” şiarıyla büyük bir konferans gerçekleştiriyor. DBP’nin yeni döneme dair tutum belgesini açıklayacağı konferans için binlerce kişi bir araya geldi.
Salon içerisi ve dışarısına LED ekranlar kuruldu. Parti bayraklarıyla süslenen salona, üzerinde “Jin jiyanê rêxistin dike (Kadınlar yaşamı örgütlüyor)” ve “Em ê bi civaka rexîstinbûyi jiyana azad ava bikin (Örgütlü toplumla özgür yaşamı kuracağız)” yazılı Kürtçe pankartlar asıldı.
Partililer ulusal kıyafetleriyle katıldılar
Sabahın erken saatlerinde hem kentte hem de çevre bölgelerden binlerce kişi, konferansın gerçekleştirileceği salona akın etmeye başladı. Polis kontrol noktasından geçen yurttaşlar, kendi seslendirdikleri şarkılarla halaya durdu. Yurttaşlar, birbirinden renkli şal û şepik ile kiras ve fistanlar giyerek konferansa katıldı.
‘Kürt halkı mücadelesini büyütecektir’
Konferansta divan oluşumunun ardından ilk sözü partinin Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz aldı. Aydeniz, Kürt mücadelesinin öncülerinin isimlerini tek tek sıralayarak, katılımcıları selamladı.
Aydeniz, salondaki coşkulaya işaret ederek, “Bilsinler ki (iktidara) bu sahiplenme, mücadeleyi ve özgürlüğü sahiplenmedir. Kürt halkını boğmak isteyenler bilsinler ki Kürt halkı 100 yıldır durmadı, bundan sonra da durmayacak. Özgürlüğünü sağlayana kadar da her zaman direniş, mücadele içinde olacaktır. Sadece sokak ve salonlarda değil, Meclis, cezaevleri gibi her yerde Kürt halkı mücadelesini büyütecektir. Kürdistan’ın özgülüğü ve birliği sağlanana kadar Kürt halkının partisi mücadele içinde olacaktır” diye konuştu.
‘Bu savaş Demokratik Modernite ve Kapitalist Modernite arasındadır’
Ortadoğu’da büyük bir savaşın yaşandığını ve bunun 3’üncü Dünya Savaşı olduğunu ifade eden Aydeniz, “Bu savaş Demokratik Modernite ve Kapitalist Modernite arasındadır. Bu ulus devlet modeli Ortadoğu’da tutmuyor. Ortadoğu yüz yıldır savaş halindedir. Bu savaşın merkezi de Kurdistan’dır. Yüz yılda gördük ki ulus devlet daha çok kriz ve kaosa neden oluyor. Bu nedenle yüz yıllık savaşların halklar, kadınlar ve özgürlük için olmadığını söylüyoruz. Bu savaş Kapitalist Modernite içindir. Bu nedenle diyoruz ki bu sisteme karşı bizim özgürlük meşalemiz var. Bu meşalemiz kadınların özgürlüğü, Kürt halkının özgürlüğüdür. Bizler ‘genç başladık, genç başaracağız’ dedik ve meşalemiz budur. Bu meşale önümüzü aydınlatıyor” dedi.
‘Çözüm Demokratik Konfederalizm’
Aydeniz, çözümün Demokratik Konfederalizm’de olduğuna işaret ederek, “Çözüm Abdullah Öcalan’da. Bundan kaynaklı tecrit derinleşiyor. Biliyoruz ki 25 yıldır aralıksız tecrit komplodan bu yana sürüyor. Hegemonik devletler krizleri derinleştirmek istediklerinden bu tecridi sürdürüyorlar. Tecridin insanlık suçu olduğunu biliyoruz. Tecrit sadece Sayın Abdullah Öcalan üzerinde değildir. Halklar, cezaevleri, Türkiye ve Ortadoğu halkları tecrit altındadır” dedi.
‘Abdullah Öcalan’a özgürlük’
Aydeniz’in konuşması sık sık “Bijî Serok Apo” sloganıyla kesildi. Aydeniz, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için başlatılan kampanyalara işaret ederek, “Tecrit kırılıp, Abdullah Öcalan özgürleşene kadar her gün her yerde direneceğiz. Biliyoruz ki Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü, halkların, kadınların, Ortadoğu’nun özgürlüğüdür. Ya özgürlük ya özgürlük” diye konuştu.
Kadın kazanımları
Eşbaşkanlık modelinin önemine değinen Aydeniz, “Kadının özgürlüğünden korkuyorlar. Kadınların örgütlülüğü, kadının duruşunda korkuyorlar. Onun için topluma mesaj verdiklerinde kadınlar üzerinde veriyorlar. Bugün onlarca arkadaşımız eşbaşkanlık için cezaevinde. Buradan diyoruz ki hiçbir zaman eşbaşkanlığı bırakmayacağız. Bundan asla geri adım atmayacağız. Bugün bu model Jinwar’da ilmek ilmek örülüyor. ‘Jin, jiyan, azadî’nin sesini asla kısamayacaksınız” diye kaydetti.
Aydeniz’in konuşmasının ardından salondan “Çizgimiz Beritan, Önderimiz Öcalan” sloganı yükseldi.
Bayındır: Kurdistan’a özgürlük, Ortadoğu’ya demokrasi
DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ise, çevre kentlerden gelen tüm katılımcıları selamlayarak konuşmasına başladı. Katliam ve soykırım ile ayakta kalmaya çalışan Kapitalist Modernite sisteminin yıkılmak üzere olduğunu söyleyen Bayındır, “Artık hiçbir güç bu çöküşü engelleyemez. Ortadoğu’daki savaşların nedeni de bu çöküşün sonuçlarındandır. Hegemonik güçler bugün Ortadoğu coğrafyasını savaş alanına çevirmişler. 3’üncü Dünya Savaşı başlamış ve tüm insanlığa büyük bedeller ödeterek sürüyor. Kurdistan başta olmak üzere tüm Ortadoğu coğrafyası kan gölüne dönüşmüş durumda. Lozan Antlaşması’nın yüzüncü yılında Ortadoğu’nun yeniden dizaynı için yeni hamleler yürürlükte. Kurdistan, Afganistan, Ermenistan, Azerbaycan, Irak, Suriye ve Filistin’in durumu da bu durumu açıkça gözler önüne seriyor. Savaş ve işgalle halkların geleceğini ellerinden almaya çalışıyorlar. Kapitalist Modernite’nin en çok da Kurdistan’ı hedef aldığını söyleyebiliriz” diye kaydetti.
‘Ulus devlet krizin nedeni’
Ulus devletlerin “böl, parçala, yönet” zihniyetinin savaş ve krizlerin temel nedeni olduğunu vurgulayan Bayındır, “Halkların kimlik ve statüsü tanınmayana kadar Ortadoğu’daki akan kar durmayacak. ‘Böl, parçala, yönet’ zihniyetine karşı kalıcı bir mücadele yürütülmezse hiçbir sorun çözülmeyecek. Çözümün yolu ulus devletlerin çöktürülmesiyle mümkün. Bu noktada sorunların muhatapları esas alınmadığı taktirde kalıcı bir çözüm gelişemez” ifadelerini kullandı.
Rojava modeli
“Demokratik Modernite modelinde bütün kimlikler, inançlar kendilerini özgürce ifade edebilir” diyen Bayındır, “Demokratik Modernite, komunal yaşamdır. Bu noktada Rojava önemli bir adrestir. Rojava’da büyük bir mücadeleyle bu model oturtuldu. Bunun sonuçarını da iyi bir şekilde görebiliyoruz. Saldırılara rağmen Rojava’da bütün kimlikler, inançlar ve kültürler bir arada yaşıyor. Rojava’daki halklar özgürlük tohumlarını birlikte ekiyor. Rojava, Demokratik Modernite’nin hayal olmadığını gösteriyor. Bu modeli her yerde hayata geçirebiliriz” şeklinde konuştu.
‘Kürt sorunu demokratik yollarla çözülür’
Kürt sorununun çözümünün gelişmesi halinde tüm Ortadoğu’da barışın hakim olabileceğini söyleyen Bayındır, bu noktada Ortadoğu coğrafyasındaki sorunlara karşı Demokratik Konfederalizm önerisini yaptı. Bayındır, “Türkiye’nin yüz yılında Kürtlerin statüsü hedef alınıyor. Türkiye, Kürtleri statüsüz bırakmak için Kurdistan coğrafyasını savaş alanına çevirdi. Türkiye, katliam ve asimilasyon politikaları yürüttü. Çöktürme Planı’nı devreye soktu. Kurdistan coğrafyasını talan etti. Dilini yasakladı. Kimliğini inkar etti. Ancak Kürtler buna karşı boyun eğmedi. Tarihi bir direniş ortaya koydu.” PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü noktasında söylediği “Kürt sorunu demokratik yollarla çözülür” sözleri hatırlatan Bayındır, “Sayın Öcalan, bu tespitiyle yeni bir anayasaya işaret etti. DBP de bu inaçta” ifadelerini kullandı.
Demokratik anayasa
Cumhuriyetin ikinci yüz yılına girdiklerine dikkati çeken Bayındır, “İkinci yüzyılda demokratik bir anayasa ısrarımızı sürdürüyoruz. Kürtlerin siyasi hakları demokratik anayasa ile güvence altına alınmalı. Bu kapsamda ‘Kurdistan’a özgürlük, Ortadoğu’ya demokrasi’ mücadelemiz aralıksız bir şekilde sürüyor” çağrısı yaptı.
Anadil vurgusu
Asimilasyon politikalarına işaret eden Bayındır, Kürtçe üzerindeki baskılara değindi. Bayındır, “Anadilde eğitim kırmızı çizgimizdir. Bunun için büyük bir mücadele yürütmeliyiz. Bu noktada Kürt ailelerine de büyük bir rol düşüyor. Asimilasyon politikaları büyük bir mücadeleyle boşa çıkarıldı. Ancak bu yeterli değil” diye kaydetti.
Abdullah Öcalan’a özgürlük
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu coğrafyasındaki sorunlara dair çözüm önerilerine değinen Bayındır, Abdullah Öcalan’ın Demokratik Modernite fikriyatının önemi üzerinde durdu. Bayındır, “Bu model, Ortadoğu’da yaşayan ve dünyanın diğer yerlerinde yaşayan ezilen halklara umut oluyor. Türk devleti ve Kapitalist Modernite güçleri buna karşı, çözümü engellemek için komploya başvurdu. Ancak amaçlarına ulaşamadılar. Buna karşı Sayın Öcalan’a karşı tecridi hayata geçirdiler. Bu tecridin dünyada örneği yok. Tecrit, halkların inkarı, kimlikleri soykırımı ve krizlerin derinleştirilmesidir. Abdullah Öcalan çözüm gücüdür” diye konuştu.
Tutsakların serbest bırakılması çağrısı
Bayındır, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü isterken salondan “Bijî Serok Apo” sloganı yükseldi. Bayındır, bütün Kürt siyasetçilerin ve politik tutukluların serbest bırakılması çağrısı yaparak, şöyle devam etti: “Kürt sorununun çözümü ve demokratik tartışmalar için bugün önümüzde tek yol ve çözüm var; Demokratik Anayasa, çözüm de Sayın Öcalan’dır. Dolmabahçe Mutabakı, Kürt sorunun çözümü için tarihiydi. Ancak AKP hükümeti savaşlardan çıkar sağlayan güçlerle yeni ittifaklar kurdu. Daha sonra yine savaş politikalarına başvurdu. Savaş politikasıyla çözüm süreci sona erdi. Savaş siyasetinin ülkemizde ve dünyadaki sorunlara çözüm olmadığı açıktır. Dolayısıyla faşist, milliyetçi ve erkek egemen sistem yalnızca iktidara hizmet etmektedir. Dolmabahçe Mutabakatı savaşa ve yağmalamalara karşı kalıcı barışın teminatıdır.”
Ulusal birlik vurgusu
Tecrit ve Kürt sorunun derinleşmesinin sebeplerinden biri de Kürtlerin parçalı olmasından kaynaklandığını dile getiren Bayındır, devamla şu ifadelerde bulundu:
“DBP’nin temel görevi toplumu örgütlemektir. Ulusal birliği sağlamaktır. Kürtlerin kazanımlarının kalıcı bir statüyle sonuçlanması için ulusal birlik önemlidir. Bu hakikat çerçevesinde sorumlu kişi ve güçlerle birlikte üzerlerine düşen görevi yerine getirmeli ve ulusal birliği sağlamalıdır. Kürdistan halkının geleceği ve kazanımları kişisel çıkarlar uğruna kullanılmamalıdır. Kürt halkının geleceğini tehlikeye atan işbirlikçilere karşı tavrımız net olmalıdır. Kürt halkının her zaman gurur duyacağı güçlü bir mücadele ve birlikteliği inşa etmek temel görevimizdir.
Toplumsal sorunların çözümünün adı DBP’dir. Kesinlikle bir çözüm bulacağız. Bireylerimiz, partilerimiz ve örgütlü toplumumuzla var olacağız. Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacak. Kürt halkını, özgürlük ve başarı yolculuğunda hiçbir güç durduramayacaktır. Kürt halkı coğrafyasını demokratikleştirecek ve Kürdistan’da özgür bir yaşam kuracaktır. Artık Kürdistan’da büyük başarının, kadınların ve halkın özgürlüğünün zamanıdır. Artık özgürlük zamanıdır. Artık Kürdistan’da ekolojik ve demokratik bir yaşam kurmanın zamanıdır. Sizleri bu düşünce ve inançla, barışın ve özgür yaşamın inancıyla selamlıyorum.”
‘Katledilen kadınlar isyanımızdır’
Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP) Amed’te düzenlediği konferansta konuşan Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) üyesi Safiye Akdağ, “jin, jiyan, azadî” sloganının dünyada her alanda yankılandığını belirtti.
Kadınların mücadelesine değinen Akdağ, “Jin, jiyan, azadî” sloganının Jîna Emînî’nin katledilmesi sonrası tüm dünyaya yayıldığını kaydetti. Akdağ, “Kadınların ‘jin, jiyan, azadî’ felsefesi bugünlere böyle geldi. ‘Jin, jiyan, azadî’, namus adı altında katledilen kadınların isyanıdır. Bizim için önemi büyüktür. Sayın Abdullah Öcalan’ın felsefesi sayesinde bugünlere geldik” dedi
18 Kasım’da Gemlik yürüyüşü
Konferansta konuşan DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, PKK lideri Abdullah Öcalan üzerinde ağır bir tecridin yürütüldüğünü belirterek, “Bu tecrit demokrasi, eşit yaşam ve özgürlüğe karşıdır. Bu nedenle 18’e Kasım’da Türkiye’nin her tarafından Gemlik’e ‘Özgürlük Yürüyüşü’ başlatacağız. Barış, demokrasi ve özgürlük isteyenler bu yürüyüşte yer almalı. Bu tecrit kabul edilemez. Bu tecrit, demokrasi ve özgürlüğe karşıdır. Bu tecrit sürdükçe direnişimiz de sürecek. Sayın Öcalan’ın özgürlüğü için mücadelemiz sürecek. Bu yürüyüşle de buna dair duruşumuzu tüm dünyaya duyuracağız” ifadelerini kullandı.
Sebahat Tuncel: DBP özgürlük mücadelesinin temel taşıdır
Konferansta tutuklu DBP’nin eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in gönderdiği mektup da okundu.
Divan üyesi Cemile Turhallı’nın okuduğu Kürtçe mektup şöyle: “Değerli yol arkadaşlarım, DBP’nin fikriyatının sahibi, tüm halklara umut olan demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmanın sahibi Sayın Öcalan’dır. Bu fikriyat oluştuğundan bugüne mücadelesini yürüten herkesi selamlıyorum. Selam olsun özgürlük mücadelesine inanışlarıyla salonu dolduran binlerce yoldaşıma. ‘Kadın yaşam özgürlük’ sloganını felsefe haline getirip, dünya kadınlarının sesiyle bütünleştiren Kürt kadınların özgürlük mücadelesine selamlar. bu mücadeleyi yürüten kadınlara selam olsun. Selam olsun ‘Genç başladık, genç başaracağız’, ‘Hiç yaşlanmayacağız’ diyerek, önderliğine bağlı olan gençlere…
Değerli yoldaşlarım, zorlu süreçte gerçekleşen bu konferans, mücadele kararlığımız için Güneş gibi oldu. Partimizin karar alma ve partileşme kararlılığını Haki Karer’den aldık. Kadın özgürlük mücadelesiyle başaracağımızı komutan Beritan’dan aldık.
Bugün bu salonda atılan her slogan, Mazlumların, Kemallerin, Sakinelerin ve Sêvêlerin mücadelesinin sesidir. Onun için bu salonu bu inanç ve direnişle dolduranlara diyoruz ki; DBP, milyonlarca Kürt’ün özgürlük mücadelesinin temel taşıdır. Bu mücadeleyi tüm dünyaya yayacak bu mirasa sahip olanlar, bu uğurda hayatını kaybeden yoldaşlarımız ve öncüleridir. Tüm yoldaşlarımızın bu görev ve sorumlulukla hareket edeceğinden şüphemiz yoktur. Davamıza bağlı mücadelemizin inancıyla konferansınızı bir kez daha memnuniyetle karşılıyoruz.”
Hatimoğulları ve Bakırhan da konferansa katıldı
Konferansta konuşan TUAY-DER Amed Şube Başkanı Emine Kaya, sistemin siyasi tutuklulardan “korktuğu” için tahliyelerini engellediği vurgusu yaperken, HEDEP PM üyesi Livan Orman, toplumu ayakta tutan dinamiğin gençlik olduğunu belirterek, “Gençliğini kaybeden toplum asla başaramaz” dedi.
HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise “Barış mücadelesini sınırları aşa aşa örgütleyeceğiz” mesajı verdi. Bir diğer Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan da, “Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorun çözülemez” dedi.
AMED