Tecride karşı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemlerine ilişkin dayanışma artıyor. Feminist yazar Francesca Gargallo grevi, ‘muazzam cesaret eylemi’ diye tanımlarken, Uluslararası Barış Delegasyonu Türkiye’ye geliyor.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde başlattığı ve tahliye edildikten sonra da evinde sürdürdüğü eylemi 94. gününde. Aynı talep doğrultusunda Türkiye’nin farklı cezaevlerindeki tutukluların 16 Aralık’ta başlattığı açlık grevi 56. gününde, Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewlêr kentinde Nasır Yağız’ın eylemi 81., Strasburg’ta siyasetçi ve gazetecilerin eylemi 55. ve Birleşik Krallık’ın Galler bölgesinde İmam Şiş’in eylemi 55. gününe girdi. Maxmur’da açlık grevinde olan Fadile Tok’un eylemi de 21. gününde devam ediyor. Eylemlere destekler de giderek yaygınlaşıyor. Feminist yazar Francesca Gargallo, bir dayanışma mesajı gönderirken, Almanya’nın Hamburg Parlamentosu Sol Parti Grup Eşbaşkanı Cansu Özdemir, eylemleri, Avrupa ülkelerinin hükümetlerinin ve kurumlarının yaklaşımını değerlendirdi. Uluslararası Barış Delegasyonu da Türkiye’ye gelerek temaslarda bulunacak.
‘Eylemin muazzam’
Meksika asıllı İtalyan feminist yazar Francesca Gargallo,tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı Leyla Güven için dayanışma mesajı yolladı. Gargallo’nun mesajı şöyle: “Leyla, senin yaşamın feministler için önemli. Çünkü sen bize işkence, cezaevindeki tecrit ve barış içinde yaşama hakkının reddedilmesi gibi ataerkilliğe karşı çıkmak istiyorsak bedenimizi ortaya koymamız gerektiğini hatırlatıyorsun. İnsanlara umut olan bir tutsağın özgürlüğünü elde etmek için hayatını açlık greviyle risk altına almak, muazzam bir cesaret eylemi.”
‘Daha çok çalışmalıyız’
Türkiye’de Leyla Güven öncülüğünde devam eden açlık grevlerinin uluslararası kamuoyunda duyulması için çalışmalar yürüten Hamburg Parlamentosu Sol Parti Grup Eşbaşkanı Cansu Özdemir, Jinnews’e konuştu. Parti olarak açlık grevi eylemini sürdüren ve uzun süre hukuka aykırı bir şekilde cezaevinde tutulan Leyla Güven ile dayanışma içinde olduklarını söyleyen Özdemir, “Parti olarak Leyla Güven’in durumunu ve Sayın Öcalan’a ilişkin talebini Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde gündeme getirdik. Aynı zamanda Almanya Federal Meclisin gündemine taşıdık ve hükümete CPT’nin sessizliğini sorarak, görevini yerine getirmesini dile getirdik. Ayrıca kadın vekiller olarak Sol Parti’nin bütün feminist gruplarında Güven’in durumunu gündeme getirdik. Vekil arkadaşlar ve yönetici arkadaşlarımız Almanya’nın birçok kentinde yapılan çoğu kitlesel eylemlere de katılıp destek veriyor” diye konuştu. Açlık grevlerine ilişkin duyarlılığın artmasına ilişkin yaptıklarının yeterli olmadığını ifade eden Özdemir, “Partim, ben, hepimiz daha çok çalışmalıyız” dedi.
‘Herkes sahip çıkmalı’
Tecride karşı başlatılan direnişi herkesin sahip çıkması gerektiğinin altını çizen Özdemir, “Özellikle kadınların görevi. Sabiha Temizkan annesi Leyla Güven ile yaptığı röportajda Güven diyor ki: ‘Kadınlar uyanırsa toplum uyanır.’ Bende buna inanıyorum” şeklinde konuştu. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın milyonlarca insan tarafından “irade” olarak görüldüğünü dile getiren Özdemir, İmralı’daki tecride ilişkin şöyle konuştu: “5 Nisan 2015 tarihinden beri Türkiye’de kaos ve savaş derinleşiyor, insanlar ölüyor. Sayın Öcalan açık bir şekilde susturulmaya çalışılıyor.İzole ediliyor ve temel insan haklarını kullanamıyor. Sayın Öcalan’ın tüm halklar için kurtuluş olduğu gerçeği Türk devleti ve dış güçler tarafından biliniyor. Bu nedenle özel bir politika uygulanıyor. Ve bu politika uluslararası güçler tarafından destekleniyor. Ortadoğu’da hegemonya oluşturmak ve bunun için kaos yaratmak isteyen güçler Sayın Öcalan üzerindeki tecridi destekliyor. Çünkü olası bir çözümü, hatta demokratik ulusu bir tehlike olarak görüyorlar.”
İşkence sistemi
CPT’nin sessizliğini de bu çerçevede değerlendirmek gerektiğini söyleyen Özdemir, Öcalan’ın tutuklanmasından bu yana CPT’nin üzerine düşen görevi yerine getirmediğini belirtti. Özdemir,İmralı’daki tecridin bir işkence sistemi olduğunu söyledi. Öcalan’a yönelik tecride ilişkin Alman Hükümeti’nin yaklaşımını da değerlendiren Özdemir devamla şöyle dedi: “Partimin Federal Meclis’te Alman Hükümeti’ne sorduğu, ‘İmralı Adası’nda tutulan Abdullah Öcalan’ın sağlık durumuna ilişkin Federal Hükümet herhangi bir bilgiye sahip mi?’ ve ‘Federal Hükümet, Öcalan’ı ve açlık grevi eylemini sürdüren parlamenter Leyla Güven’i ziyaret edilmesi için CPT’yi harekete geçirecek mi?’ sorularına Almanya’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth yazılı cevap verdiğini belirten Özdemir, verilen cevapta Türkiye’deki iktidara çağrıda bulunarak tecridin kaldırılmasını istediğini söyledi. Avrupa ülkelerinin yaklaşımına ilişkin de Özdemir “Avrupa’nın birçok ülkesinde hükümet yetkilileri ve vekiller tarafından hatta Avrupa Parlamentosu’nda (AP) çağrılar geldi. Bir yaptırımın olup olmayacağını söyleyemem, bilmiyorum. Fakat Türk devletini bu tecridin kaldırmasına yönelik zorlamalar olabilir diye düşünüyorum” diye konuştu.
Uluslararası Barış Delegasyonu harekete geçiyor
İzlandalı tarihçi Ögmundur Jonasson, İngiliz sendikacı Manuel Cortes, Arjantinli ekonomist ve insan hakları eylemcisi Beverly Ann Keene, İngiliz hukukçu Paul Scholey, İngiliz aktris Maxine Peake, ABD’li felsefe öğrencisi Connor Hayes, İngiliz sendikacı Tony Burke, İngiliz yazar John Hunt ve İngiliz fotoğraf sanatçısı ve yönetmen Jonathan Spaull’dan oluşan Uluslararası Barış Delegasyonu, 11-16 Şubat tarihleri arasında Türkiye’ye gelerek temaslarda bulunacak. İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ve Adalet Bakanlığı yetkilileriyle görüşmek için başvuruda bulunan heyet, 12 Şubat’ta temaslarına HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan ile görüşerek başlayacak. HDP Genel Merkezi’nde ortak bir basın toplantısı gerçekleştirecek olan heyet aynı gün İHD, TİHV ve KESK yetkilileriyle bir araya gelecek. 13 Şubat’ta Diyarbakır’a geçecek olan heyet, koşulların olması durumunda açlık grevi eyleminde bulunan Güven’le görüşecek. Heyet Diyarbakır’daki sivil toplumu örgütleri temsilcileriyle de buluşacak. Heyet 14 Şubat’ta da DTK, DBP ve Barış Anneleri ile temaslarda bulunacak. Daha sonra İstanbul’a geçecek olan heyet burada Asrın Hukuk Bürosu avukatlarıyla ortak bir basın toplantısı da düzenleyecek.
Akil İnsanlar Güven’i ziyaret edecek
Çözüm süreci döneminde oluşturulan Akilİnsanlar heyetinde yer almış 4 önemli isim,tecride karşı açlık grevinde olan Leyla Güven’i Diyarbakır’da ziyaret edecek. Heyette 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can,İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, Prof. Dr. Baskın Oran ve Gazeteci Ali Bayramoğlu yer alıyor.Kente gelecek heyet, açlık grevi eyleminde bulunan Leyla Güven’i evinde ziyaret edip, görüşecek. Ziyaret, yarın gerçekleşecek.
Kararınız tarihe yazılacak
Paris Belediye Meclisi üyesi Danielle Simonnet’in talebi üzerine 94 gündür tecride karşı açlık grevinde olan Leyla Güven’e 5 Ocak’ta onursal vatandaşlık verildi. Onursal vatandaşlık talebinin oy çokluğuyla kabul edilmesinin ardından Leyla Güven, Paris Belediyesi’ne gönderilmek üzere yanında bulunanların yardımıyla bir mesaj kaleme aldı.
Güven’in mesajı şu şekilde: “Değerli Paris Belediye Başkanı ve Belediye Meclis üyeleri; Diyarbakır’dan Paris’e direniş ruhuyla selam ve sevgilerimi yolluyorum. Çok üzgünüm ama Paris denince aklıma ilk gelen şey 3Kürt kadın siyasetçinin katledilmesidir. Sakine, Fidan, Leyla… Onları saygı ve minnetle anarken, 93 (dün) gündür sürdürdüğüm eylemin gücünü, ruhunu ve rengini onlardan aldığımı belirtmek isterim. Paris kenti, 1871 yılında komünal yaşamın hayata geçirilmesi için ortaya konulan çaba ile tanınan bir kenttir. Paris komünü olarak tarihe geçen bu yaşam biçimi bugün bütün dünyada aranan en demokratik yöntemdir. Sizlerin de bildiği gibi Rojava’da kadınlar, öncülüğünde bir devrim gerçekleşti. Biz oradaki demokratik sistemi 21. yüzyılın en eşitlikçi sistemi olarak görüyoruz. Şimdiler de bu demokratik Ortadoğu modelinin mimarı Sayın Abdullah Öcalan üzerinde geliştirilen hukuksuz tecridin kaldırılması için açlık grevi eylemindeyim. Sayımız şimdi 300’ü geçti. Talebimiz çok açık ve nettir. Biz Türkiye devletine kendi yasalarınızı uygulayın diyoruz. AKP-MHP faşistiktidarı bütün medyayı ve toplumu tehdit ettiği için sesimizi burada kimseye duyuramıyoruz. Tam da böyle bir zamanda belediye meclisinizin aldığı bu karar beni çok mutlu etti, onurlandırdı. Bu kararı çok önemsiyor ve değerli buluyorum. Sosyal demokrat olmanız gereği böyle bir süreçteKürtlerle geliştireceğiniz dayanışma Paris komünü ruhuna ve tarihsel geleneğine atıftır. ÇünküKürtler mazlumdur ve haklıdır. Eminim ki sizlerin bu anlamlı dayanışması da tarihe yazılacaktır. Gösterdiğiniz bu anlamlı dayanışmadan dolayı sizlere çok teşekkür ediyor, selam ve sevgilerimi iletiyorum.”
HABER MERKEZİ