Barınamamaya, ekolojik tahribata ve savaşa karşı düzenlenen ‘Hadi Gari’ mitinginde bir araya gelen Datçalılar, insanca yaşayabilmek için mücadele etmekten başka şansın olmadığını belirterek, ‘Hadi gari direnişe’ çağrısı yaptı
Datça Demokrasi Platformu, barınamamaya, ekolojik tahribata ve savaşa karşı Cumhuriyet Meydanı’nda “Hadi Gari” isimli miting düzenledi. Datça Demokrasi Evi’nde bir araya gelen kitle, mitingin yapıldığı meydana kadar yürüdü.
Yürüyüşe traktörle katılan çiftçiler taleplerini içeren döviz taşıdı. Çok sayıda yurttaşın katıldığı mitinge, iktidarın toplumu kaosa sürükleyen politikalarına karşı mücadele çağrısı yapıldı.
Miting Tertip Komitesi adına konuşan Caner Koş, “Hadi Gari” çağrısının bu düzeni değiştirmek için oy vermekten başka şeyler de yapılabileceğine olan inanç, kırılan umutların tekrardan ayağa kaldırılması ve geleceği kazanma çağrısı olduğunu vurguladı. Yaşanan ekonomik krizlerin çözümü olarak dünya halklarına savaşın sunulduğunu kaydeden Koş, “Her bir savaş dökülen kan dışında beraberinde yeni bir kriz ile geliyor. Gıda fiyatları yükseliyor, doğalgaz ve petrol daha kıymetleniyor, kitlesel göçler artıyor. Savaşın yol açtığı tüm krizleri Datça’da da sonuna kadar yaşıyoruz. Nasıl yaşamayalım? İktidar yelkenlerini savaş rüzgarları ile doldurmaya çalışırken halkın çektiği sıkıntılar umurunda mı? Bütün bir seçim çalışmasını İHA’lara, SİHA’lara endeksleyen AKP-MHP koalisyonunun halkın karnını doyuracak bir formülü bulunmuyor” dedi.
‘Hukuksuzluk normalleşiyor’
Savaş ve yoksulluk politikalarına karşı çıktıklarını belirten Koş, iktidarın emekli, işçi ve memurları ölüme terk ettiğini belirtti.
Koş, “Hukukun hiçe sayıldığı bu ortamda çete düzeni devletin karakteri olmuş ve binlerce insan bu çerçevede haksız yere hapishanelerde tutulmaktadır. Anayasa mahkemesi kararları, seçim kanunları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları hiçe sayılarak hukuksuzluk normal bir durummuş gibi davranılmaktadır. Ama biz biliyoruz ki çeteler, mafyalar ülkede elini kolunu sallaya sallaya dolanırken, binlerce suçsuz insanın içerde olması normal değildir ve milyonlarca insan tarafından kabul edilmemektedir. Muhalifler işledikleri suçlardan dolayı değil düşüncelerinden dolayı içerde rehin tutulmaktadır. Bütün siyasi rehinler derhal serbest bırakılmalıdır” diye belirtti.
‘Laiklikten de özgürlükten de vazgeçmeyeceğiz’
Bakanlıklar arasında imzalanan Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi (ÇEDES) gibi projelerle çocukların tarikat ve cemaatlere teslim edildiğini vurgulayan Koş, aile hukukunu yeniden ele almak adına Medeni Yasa’nın lağvedilmeye çalışıldığını dile getirdi. Koş, “Laiklikten de özgürlükten de vazgeçmeyeceğiz. Dinin, yoksulluğun yaygınlaştırılma ve normalleştirilme aracı olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. İnançların özgürce yaşandığı, dinin baskı unsuru olarak kullanılmadığı bir ülke istiyoruz. Kadınlar bu ülkede her gün öldürülüyor. Kadın cinayetleri, çocuk istismarı davalarında failler aklanıyor. Yargı kararlarının her alanda olduğu gibi adaletsizliği meşrulaştırmalarına asla sessiz kalmayacağız” ifadelerini kullandı.
Ekolojik talan
Ülkede her geçen gün daha fazla yıkıma neden olan ekolojik talana da değinen Koş, şöyle konuştu: “Sermaye insan kadar doğayı da rant ve sömürü aracı olarak görmektedir. Bunun sonucu olarak ormanlar yağmalanmakta, kıyılar talan edilmekte, iklimler değişmektedir. Küresel ısınma ve iklim krizini yas¸arken, iklim adaletsizliğinin tüm yükünü dünya halklarıyla birlikte hala bizler yükleniyoruz. Zeytin yok, badem yok, üzüm yok…Veriler bu sorunlarla daha sık karşılaşacağımızı gösteriyor. Suyumuz giderek daha aşağılara kacıyor ve ağaçlarımız, bitkilerimiz bu derinlere uzanamıyor, ölüyorlar. İnsanca yaşayabilmek için mücadele etmekten başka bir şansımız bulunmamaktadır. Bu yüzden istemek yetmez bu talepler için mücadele etmemiz gerekir. O yüzden Hadi Gari direnişe.”
Kurum temsilcilerinin de yaptığı konuşmaların ardından, miting yerel sanatçıların sahne alması ile son buldu.
HABER MERKEZİ