Dargeçit JİTEM Davası’nda sanıklar hakkında verilen beraat kararlarının gerekçesini açıklandı; kemikler delil olarak görünmedi
Mardin’in Dargeçit ilçesinde 29 Ekim 1995 ile 8 Mart 1996 tarihleri arasında 3’ü çocuk 7 sivilin gözaltına alındıktan sonra öldürülmesi ve uzman çavuş Bilal Batırır’ın kaybedilmesine ilişkin dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin’in de aralarında bulunduğu 18 sanık hakkında “taammüden öldürmek” suçlamasından açılan davada 4 Temmuz’da karar verildi. Adıyaman 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, 18 sanık hakkında beraat kararları verirken, gerekçeli kararını da açıkladı.
İmkan bulunamamış!
MA’dan Ahmet Kanbal ‘Mahkeme kararının gerekçesinde, 7 kişiye ait kemiklerin bulunmasına rağmen tanık beyanlarının “yalnızca duyuma dayandığı” iddiasında bulunarak, “Söz konusu tanıklardan hiçbirinin dosyada mevcut maktulleri dosya kapsamındaki sanıkların öldürdüğüne ilişkin doğrudan bir görgülerinin bulunmadığını” ileri sürdü. Mahkeme, katledilen kişiler ile sanıklardan alınarak, genetik inceleme yapılması istenen ancak alınmayan DNA örneklerine dair de değerlendirmede bulunarak, “Hayatını kaybedenlerden elde edilebilen bulgular ile sanıklardan alınacak örnekler arasında doğruluğu yüksek sonuçlar veren moleküler genetik inceleme yapılma imkanının bulunmadığı” iddiasına yer verdi.
Yok sayılan şeyler
Resmi makamlar tarafından mahkemeye gönderilen cevabi yazıların sanıklar aleyhine olduğu iddiasında bulunan mahkeme, resmi yazıların “Tanık beyanlarını doğrular nitelikte olmadığını” öne sürdü. Mardin İl Jandarma Komutanlığı tarafından 2015’te dosyaya gönderilen ve “cinayetlerin resmi koordinatları” olarak tanımlanan yazıya ise değinmedi. Söz konusu yazıda Mehmet Tire’nin yaralandığı güne ait tutanaklara dikkat çekilmiş, olayın yaşandığı Dîlan köyü doğusundaki (50-51) koordinatların Nedim Akyön ve Davut Altınkaynak’a ait kemiklerin bulunduğu Dîlan köyündeki Pekurt mağaralarının koordinatları ile aynı olduğu bildirilmişti.
Kemikler delil olarak görülmedi
Mahkeme, Abdurrahman Olcay ve Abdurrahman Coşkun’un serbest bırakıldıktan sonra kim tarafından hangi eylemlerle öldürüldüklerine ilişkin “somut bir delilin bulunmadığı”, Süleyman Seyhan, Mehmet Emin Aslan, Nedim Akyön, Seyhan Doğan ve annesi Hayat Altunkaynak ile gözaltına alınarak annesinin gözü önünde işkence edilen Davut Altunkaynak hakkında ise “resmi kayıtlarda herhangi bir gözaltı işlemine rastlanmadığı” iddialarına yer verdi. Mahkeme bulunan kemikler, tanık beyanları ve resmi yazıları görmezden gelerek, “Resmi gözaltı işlemi yapılmaksızın fiilen gözaltına alındıklarını kabulü halinde dahi öldürme eylemlerinin kim tarafından ne şekilde gerçekleştirildiğine ilişkin somut delillerin dosya kapsamında bulunmadığı” iddiasına yer verdi. Bilal Batırır’ın cesedinin bulunmadığını belirten mahkeme, olaya dair delil olmadığını ve sanıkların aralarında yapmış oldukları görüşmelerde herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığını öne sürdü.
Mahkeme, kararının gerekçesinde son olarak şunları belirtti: “Yapılan yargılama ve toplanan deliller ışığında soyut isnat ve iddialar haricinde, sanıkların atılı suçları kanunî tanıma uygun şekilde işlediklerini tereddütsüz ortaya koyabilecek nitelikte, ceza hükmü kurabilmeye elverişli, her türlü kuşkudan arınmış, somut, kesin, inandırıcı delil elde edilemediğinden, yüklenen suçların sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle müsnet suçlardan ayrı ayrı beraatlarına karar verilmiştir.”
Davada neler oldu?
Mardin’in Dargeçit ilçesinde 29 Ekim 1995 ile 8 Mart 1996 tarihleri arasında Davut Altınkaynak (12), Seyhan Doğan (14), Nedim Akyön (16), Mehmet Emin Aslan (19), Abdurrahman Olcay (20), Abdurrahman Coşkun (21), Hikmet Kaya (24) ve Süleyman Seyhan (57) ile uzman çavuş Bilal Batırır kaybedildi. Söz konusu kaybedilmelerle ilgili, dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin ile Faruk Çatak, Mahmut Ayaz, Naif Çelik, Ramazan Savcı, Kemal Kaya, Mehmet Acar, Faik Acar, Hüseyin Altunışık, Mehmet Emin Çelik, Sadık Çelik, Fethullah Çelik, Osman Demir, Bahattin Ergel hakkında, “taammüden öldürme” suçundan soruşturma başlatıldı. 30 Ekim 2014 tarihinde söz konusu soruşturmanın davaya dönüşmesi sonucu Midyat’ta yargılama başladı. “Güvenlik” gerekçesiyle daha sonra Adıyaman’a nakledilen davanın 13 Mart 2017 tarihinde görülen 7’nci duruşmasında, dava dosyası bu kez Ankara 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledildi. Ankara’daki mahkemenin davayı kabul etmemesi üzerine Yargıtay dava duruşmalarının tekrardan Adıyaman’da görülmesine karar verdi.
İtiraf edildi
Dargeçit JİTEM Davası’nda bugüne kadar yaşanan gelişmelere ve itiraflara rağmen sanıkların tutuksuz yargılanmasına devam edilirken, dosyada yaşanan çarpıcı gelişmelerin başında dönemin Mardin İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Muhammet Demirel’in şüpheli sıfatı ile verdiği ifade geldi. Demirel 6 Haziran 2013’te JİTEM’in varlığını itiraf ettiği ifadesinde, “O dönem Mardin İl Jandarma Komutanlığı içerisinde ayrı bir binada JİT dedikleri jandarma istihbarat timinin olduğunu, bunların hiyerarşik olarak Mardin İl Jandarma Komutanlığı’na değil, Diyarbakır Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı’na bağlı olduklarını, bu timin toplam 5-6 rütbeli personelden oluştuğunu, ayrıca bunların kullandığı sivil elemanların da olduğunu, bu rütbelilerin kendilerine bağlı çalışmadığını ve genelde kod isim kullandıkları için isimlerini ve faaliyetlerini bilmediğini” dile getirdi.
Savcıya ulaşılamadı
Mahkeme heyetinin dinlenmesi yönünde müzakere kararı aldığı dönemin savcısı Adem Kul’a ise, yıllardır ulaşılmadı. Mart 2017’de “adresine ulaşılamadığı” iddia edilen Kul’un, 21 Temmuz 2016’da Samsun’daki Fethullah Gülen Cemaati soruşturması kapsamında tutuklandığı ortaya çıkmıştı. 18 Ocak 2018 tarihine kadar tutuklu olmasına rağmen “adresine ulaşılamadığı” gerekçesiyle dinlenemeyen Kul, “etkin pişmanlık yasasından” yararlanarak, tahliye edilmiş, ancak buna rağmen halen adresine ulaşılamadığı iddia ediliyor.
Dosyaya eklenen 2 Kasım 1995 tarihli tutanakla davanın seyri de değişti. Söz konusu tutanakta silah deposu olduğu bildirilen Ulaş köyü doğusundaki (50-51) koordinatlarından bahsedilirken, Mardin İl Jandarma Komutanlığı söz konusu koordinatların 2 Kasım 1995’teki tutanakta geçen “50-51 koordinatları” ile Nedim Akyön ve Davut Altınkaynak’a ait kemiklerin bulunduğu 2015 tarihli tutanaktaki Ulaş (Dîlan) köyündeki Pekurt mağaralarının koordinatlarının aynı olduğunu bildirmişti.