‘Kobanê soruşturması’na ilişkin konuşan HDP’li Paylan, ‘Hala HDP’yi kapatma çağrısı yapıyor darbeciler. O darbeci anlayış demokratik siyaseti yok etmeye çalışıyor, bu zihniyetle yüzleşelim’ diyerek işleyen darbe pratiğine dikkat çekti
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Meclis Genel Kurulu’nda devam eden bütçe görüşmelerinde konuştu. Halkın taleplerinin olmadığı, vicdansız ve adaletsiz bir bütçeyle karşı karşıya olduklarını belirten Paylan, “Saraydan böyle bir bütçe geldi. Bu vicdansız ve adaletsiz bütçede bir virgül değiştiremedik arkadaşlar. Çünkü Meclisimizin bir gücü yok. Çünkü Meclisimiz bir darbe yedi. Darbeyle karşı karşıya kaldık. Meclisimize yalnızca bomba atılmadı, bu Meclis defalarca darbe yedi. Tam altı yıldır darbe dinamiği içinde debelenip duruyoruz ve bir türlü bu girdaptan çıkamıyoruz çünkü irade Mecliste değil, irade Beştepe’ye gitti” dedi.
Barış süreci
Türkiye’de 2013-2015 yıllarında demokratikleşmenin ve barışın konuşulduğuna dikkati çeken Paylan, “Avrupa Birliği’nin bir parçası olmayı konuşuyorduk ama o hayallerimiz darbeyle karşı karşıya kaldı. O dönemin iktidar ortakları AKP ve ortağı cemaat -şimdi FETÖ diyoruz ona- bir güç kavgasına girdiler ama bu güç kavgasına girenlerin ikisi de ülkeyi demokratikleştirmek için kavga etmiyorlardı, gücü ele geçirmek için kavgaya girişmişlerdi ve o kavganın sonucunda darbe dinamiği tetiklendi, ülke içindeki karanlık odaklar çözüm sürecinden rahatsızlardı. ‘Çözüm süreci bitmeli” diyorlardı ve bu anlamda darbenin ilk büyük provokasyonu tetiklendi, 6-8 Ekim Kobani olayları tetiklendi. Altı yıldır demokratik siyaset darbe yiyor ama 6-8 Ekim olaylarına bakmayı reddediyor. Burada, defalarca, araştıralım dedik, her önergemizi reddettiniz. 6-8 Ekim Kobani olaylarını HDP’ye darbe vurmak için bir araç olarak kullandınız” ifadelerini kullandı.
Kobanê süreci
Suriye’de 2011 yılında iç savaşın tetiklendiğini ve DAİŞ’in Suriye’yi hakimiyeti altına almaya çalıştığını söyleyen Paylan, “İŞİD Kobani’ye saldırdı. Yüz binlerce Kürt Türkiye’ye sığındı, ben de o dönemde bir insan hakları savunucusu olarak -daha milletvekili değildim- Urfa Suruç’a gittim ve aylarca o mültecilerle uğraştım arkadaşlar, mültecilerin barınabilmesi için uğraştım ama bir şeyle daha uğraştık. IŞİD’deki o barbar yapı, halkı katletmek istiyordu. Buna karşı çözüm süreci devam ediyordu. Diplomatik kanallar açıktı, o dönemin iktidarına ‘Gelin, Kobani’ye bir yaşam koridoru açılsın ve o yaşam koridorunda Kobani’deki direnenler hayatta kalabilsin’ dedik. Gerekenlerin yapılacağı söylendi ama gereken yapılmadı, destek koridoru açılmadı. Soruyoruz burada, hangi el Kobani’ye o destek koridorunu açtırmadı veya açamadı? Bakın, fay hatlarındaki enerji tetikleniyordu, Ekimin 1’inden itibaren protestolar başlamıştı. Kobani’deki Kürt halkının katledilmemesi için Kürt halkı ve bütün demokrasi güçleri protestolara başlamıştı ama buna rağmen iktidar ciddiyetsiz davranıyordu. Hükûmetle yaptığımız görüşmeler sonuç vermedi. Sonucunda, her demokratik partinin yapabileceği gibi bir ‘tweet’ attık arkadaşlar. 6 Ekim akşamı HDP MYK’sı halklarımıza acil bir çağrı yaptı. Demokratik, anayasal bir hakkını kullandı HDP ve 6 Ekim akşamı arkadaşlar, hepimiz sokaklardaydık, basın açıklamamızı yaptık, protestolarımızı yaptık ve evlerimize döndük” dedi.
Karanlık güçler 43 kişiyi öldürdü
Paylan konuşmasına söyle devam etti: “Ben size söyleyeyim, 43 vatandaşımız öldü bu olaylarda. İsimlerini biliyor musunuz? Kimi biliyorsunuz 43 kişiden? Yalnızca Yasin Börü’yü biliyorsunuz değil mi? Ben 43 vatandaşımızın hepsinin anısı önünde saygıyla eğiliyorum. 43 vatandaşımızın tamamına yakını HDP’liydi, HDP’ye gönül verenlerdi ama bu ülkenin karanlık güçleri tarafından katledildiler. Devletin karanlık yüzü devreye geçmişti. Darbe dinamiği devreye geçmişti arkadaşlar. Biz, provokasyonlar dursun diye gece gündüz mücadele verdik. Hani, bugün bizi suçluyorsunuz ya her birimiz illerde, ilçelerde bu olaylar, bu provokasyonlar dursun diye uğraştık ama devletin karanlığı devredeydi. Efkan Ala o dönemde ‘Bizim kontrol edemediğimiz güvenlik güçleri var’ dedi. Kimdi o kontrol edilemeyen güvenlik güçleri? Hiç sormayı düşündünüz mü? Bu Meclis sormayı düşündü mü? Onlarca önerge verdik. Bakın, listeleri burada 43 vatandaşımızın keşke vaktim olsa da okusam 43 kişi. Görüntüler var, polis kameralarından görüntüler, polis çekiyor silahını infaz ediyor, hâlâ davaları açılmadı. Bunlara bakmayı denediniz mi?
Darbe dinamiği
12 Eylülün darbe dinamiğinin nasıl tetiklendiği anlatıldı. İşte aynı dinamik orada devredeydi ama işte kavga eden iki güç de darbeci olunca darbe dinamikleriyle yüzleşilemiyor arkadaşlar. İşte, ama altı saat değil, altı gün değil, altı yıl sonra bu devlet harekete geçti. Niye harekete geçti? Çünkü darbe dinamiğinin devam etmesi için harekete geçti. Sevgili Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ yıllardır cezaevindeler. Bu dava yüzünden onları rehin aldınız. Yalanlarla, iftiralarla bu suçu o çamuru onlara atmaya çalışıyorsunuz ama bu çamur tutmaz. Bu suçun müsebbibleri bize çamur atmaya çalışıyorlar. O dönemin emniyet müdürlerini, generallerini, valilerini, kaymakamlarının hepsi 15 Temmuz darbesinde tutuklandılar ama 6-8 Ekimle ilgili ‘Bakalım aynı valilere, kaymakamlara, Emniyet müdürlerine, Jandarma komutanlarına’ diyoruz ‘Efendim, onlar masumlar, suçlu HDP’li’ diyorsunuz. İşte, yangına benzin dökenlere bakmadığımız sürece darbe dinamiği devam ediyor arkadaşlar.
Yüzleşme çağrısı
6-8 Ekimin sorumluları bizleri suçluyorlar. Darbe dinamiği sürüyor arkadaşlar, demokratik siyasete darbe vurmak isteyen zihniyet yoluna devam ediyor. Tayyip Erdoğan bir fani, ona güvenmeyin; güveneceğimiz tek şey var, demokratik kurumlar ama 6-8 Ekim provokasyonları üzerinden hâlâ darbe yemeye devam ediyoruz ve darbeciler darbeyle yüzleşemezler arkadaşlar. Hâlâ HDP’yi kapatma çağrısı yapıyor darbeciler. O darbeci anlayış demokratik siyaseti yok etmeye çalışıyor, buna yenilmeyelim. Gelin, 6-8 Ekim karanlığına da Ankara gar katliamına da bütün provokasyonlara bakalım ve darbeci zihniyetle yüzleşelim diyorum.”
ANKARA