Kürtçe Xwebûn gazetesi, birinci yılını geride bıraktı. Gazetenin editörlerinden Elif Can Alkan ve Kadir Can ile gazetenin kuruluş felsefesini, bir yıllık yayın süreçlerini ve ikinci yıllarındaki hedeflerini konuştuk
Kürt dili ve kültürüne baskıların yoğunlaştığı bir dönemde 23 Aralık 2019 yılında yayın hayatına haftalık olarak başlayan Kürtçe Xwebûn gazetesi birinci yılını geride bıraktı. Bir yıl boyunca ‘Kendin Olmak’ (Xwebûn) felsefesi ile hareket eden gazete, üstlendiği misyon ile Kürt dili ve kültürünün gelişimi için yaptığı yayınlarla önemli destekte bulundu. Güncel gündeme de yoğunlaşan gazete, dört parçada yaşayan Kürtlere yer vererek Kürtlerin birliğini esas alan ulusal bir gazete misyonu ile de hareket etti. Gazetenin editörlerinden Elif Can Alkan ve Kadir Can ile gazetenin kuruluş felsefesini, bir yıllık yayın süreçlerini ve ikinci yıllarındaki hedeflerini konuştuk.
Haftalık olarak çıkan ve şu an yayın yapan tek Kürtçe gazete olan Xwebûn, birinci yılını doldurdu. Birinci yılınızın ardından duygularınızı öğrenebilir miyiz?
Elif Can Alkan: Haftalık yayın yapan Xwebûn gazetesi birinci yılını doldurdu. Bu bir yıl için yayınımızda ve yazılarımızla bütün Kürdistan’a ulaşmaya çalıştık. Bu yüzden çok mutluyum. Kendi dilim ve kültürümle yaptığım çalışmadan dolayı mutluyum. Çok farklı bir duygu. Dilin ve kültürün yok olmasın, yeni nesil dilini unutmasın diye büyük bir çaba harcıyorsun, bunun verdiği sorumluluk ve mutluluk tarif edilemez. Hem sen öğreniyorsun hem de öğretiyorsun. Bundan daha güzel bir şey olabilir mi? Çok küçük de olsa sen de geleceği yeniden daha güzel inşa etmek için çalışıyorsun. İkinci yılımızda ve daha sonraki yıllarımız için de daha fazla bu inşa için çalışacağız.
Kadir Can: Dilin yaralı, meşen küskün, ülken yorgun, meşrebin Kürt ve meşguliyetin de Kürtçe olunca duygulardan bahsetmek bizleri kimi zaman zorlayabiliyor. Bizler meşenin kızgınlığını kendine dert edinmiş insanlarız ve buna karşın aynı erek için çabalayan yüzlerce arkadaş, yoldaş, mecradan sadece birisiyiz. Uğraşıyoruz, çabalıyoruz ve dert ediyoruz.
Kendin olmak, kendini tanımak gibi tasalarla başlattığımız çalışmamızın ilk yılını tamamladık. Kendin olmak ve kendini bilmek bütün bilmelerin temeliyse bu temel üzerine bir şeyler inşa etmeye çalışıyoruz. Böylesi bir mücadelenin, çabanın en ufak bir parçası olmanın kıvancını taşıyoruz ve bundan onur duyuyoruz. Bugün hâlâ bize, kendimize ait olan bir şeyin içinde var olmanın heyecanını yaşıyoruz. Sanırım bunu zihninde dolanıp duran ve hiç eskimeyen bir şarkıya benzetebiliriz. Binlerce yıldır var olan bir dilde yayın yapan gazetenin birinci yılını dolduruyoruz, bu bize heyecan veriyor.
Bir yıllık serüveni ele aldığımızda gazetenin yayın politikasında öne çıkan ne oldu?
Elif Can Alkan: Bir yıllık yayın politikamızda daha çok dil ve kültür ön plana çıktı. Tabii bazı zamanlar Kürtlere dönük politikalar da manşetlerimize yansıdı. Ama daha çok dil ve kültür üzerine çalışmalarımız oldu. Bu çalışmalarımızla dört parça Kürdistan’ı buluşturmaya çalıştık. Bence bunu başardığımızı da düşünüyorum. Çıkan yazılarımıza bakarsanız her kesimin yazıları gazetede var. Gazete olarak Kürt diline, kültürüne ve birliğine katkı sağlayan her yazıyı yayınladık.
Kadir Can: Tabii başlangıçta gazetemizin yayın politikasını dil, kültür ve ulusal birlik gibi ana hatlar üzerine öreceğimizi deklare etmiştik. Zaman zaman gündeme göre diğer konuları da ele almaya çalıştık. Tabii mesele Kürt ve Kürdistan olunca yayın politikanız da ona göre belirleniyor ve yaşananlara kayıtsız kalamıyorsunuz. Sanırım işgal altındaki veyahut görece daha dinamik coğrafyaların kaderinde bu var. Böylesi bir dinamizme rağmen bizler dil, kültür, politika vb. gibi başlıklarda her ne kadar kimi eksikliklerimiz olsa da Kürdistan’ı kucaklamaya çabalayan bir çizgiyi esas almaya gayret gösterdik. Sanırım yayın politikamızın omurgasını oluşturan unsur buydu diyebiliriz.
Xwebûn bir gazete olmanın ötesinde Kürtçe dil ve kültürünün gelişmesi için rol üstleniyor. Bu rolü bu bir yıl içinde nasıl üstlendiniz ve bu rol için ne gibi politikalarınız oldu?
Elif Can Alkan: Evet, gazete olarak dil ve kültür konularını ele aldık. Bir yıl içinde izlediğimiz politika bütün parça Kürdistan’a ve dünyanın dört bir tarafında olan Kürtlere hitap eden, ulusal birliğe katkı sunan bir politika izledik, aynı bizden önceki Kürtçe gazete olan ve KHK’yle kapatılan Azadiya Welat gibi. Zaten gazetenin genel politikası bu yönde. Yani bütün Kürtlerin ortak duygu ve düşüncelerine hitap ettik. Gazetenin bir diğer önemli yanı da daha çok gençlere yer vermesi. Bu bir yıllık serüvenimizde birçok Kürt alanında çalışan ve gelişiminde katkıları olan gençlere yer verdik. Ve daha çok yer vermek istiyoruz.
Kadir Can: Aslında bu tanımlama daha önce kanun hükmünde kararname ile kapatılan Azadiya Welat gazetesi için sık sık kullanılıyordu. Bizler de böylesi bir mirasın ardıllarıyız. Bu tanımlamayı şu an Xwebûn için sık duyuyoruz ve bununla gururlanıyoruz. Yayın kurulumuzu ve yazar kadromuzu belirlerken sadece ülkeden isimlerle ilgilenmedik diaspora Kürtleri dâhil pek çok ismi gazetemizin bünyesine katmaya gayret gösterdik. Ve Kürt diline kültürüne çok ciddi katkıları olmuş işinin ehli isimlerle arşiv niteliğinde röportajlar yaptık. Dil, sanat ve kültür ile ilgilenen genç isimlere yer vermeye özen gösterdik, bazen perde arkasında onları teşvik ettik. Okurlarımızı bire bir muhatap almaya gayret gösterdik. Yazarıyla, çizeriyle, okuruyla birbirimize sarıldık ve hep beraber el ele “kendin olmak” için uğraş verdik ve gazetemizin meşe kokan sayfalarını peyderpey doldurduk. Kenetlenmek ve bir şeyler üretme arzusu bu rolü üstlenmemizi sağladı. Xwebûn sayesinde gördük ki Kürtçe yazan ve düşünen ciddi bir kitle var. Kürtçe yazan birçok ismi tanıdık ve onlara yer vermeye çalıştık.
Bir yıl içerisinde okuyucularınızdan nasıl tepki aldınız?
Elif Can Alkan: Bir yıl süre zarfında okuyucularımızdan güzel tepkiler geldi. Okuyucularımız her hafta gazeteyi dört gözle bekliyorlar. Gazetede yazıda bir sorun ya da yanlışlık olduğunda bize bildiriyorlar. Bu da bizi mutlu ediyor. Çünkü bizi takip ediyorlar ve daha iyi çıkması içinde yardım ediyorlar. Bu da çok güzel bir şey. Yani yaptığın çalışmanın meyve vermesi çok keyif verici.
Kadir Can: Ülkeden ve dünyadan okuyucularımızın ilgisi oldukça yüksekti ve yukarıda belirtildiği gibi bu üretim sürecinde birlikte rol aldık diyebiliriz. Zaman zaman olumsuz eleştiriler olsa da ağırlıklı olumluydu. Bize Xwebûn’cuğum diye hitap edip ‘ithal’ bir dil ile yazdığımız eleştirisinde bulunan, bizim Xwebûn’umuz deyip sahiplenen de şimdi sen bunu neden yayınladın ki Xwebûn diye söylenen de vardı. Sanırım ilginin bu kadar yüksek olmasında anlatılanların onların hikâyesiyle örtüşmesi ve kendilerini bulmalarıydı.
Xwebûn’un 2. yılında okuyucu ne bekliyor? Ne gibi yeniliklerle okuyucuya ulaşacaksanız?
Elif Can Alkan: İkinci yılında da daha güçlü yazılar yayınlamayı planlıyoruz. Aynı politikayla daha iyi bir çalışma çıkarmayı düşünüyoruz. Yeni yazar ve yazılarla, farklı konularla Kürt halkına hitap etmeyi düşünüyoruz. Özellikle ikinci yılımızda daha çok kadın yazarlarla ve kadın konulu yazılarla ön plana çıkmak istiyoruz. Kürtçe gazetede kadınların renginin yansıtmak istiyoruz. Daha fazla kültür ve dil dosyalarıyla ikinci yılımıza damga vurmak istiyoruz. Ayrıca görsel alanında ön plana çıkarmayı hedefliyoruz. Xwebûn gazetesinin hem görsel olarak hem de sosyal medya alanında dünyanın dört bir tarafında olan Kürtlere ulaştırmasını istiyoruz. İkinci yılımızda daha çok Xwebûn olmak istiyoruz. Unutmayalım: ‘Xwebûn, xwenasîn e!’ Bence Kürtler bu sloganı hayat felsefesine dönüştürmeliler ve buna göre geleceğe dönük çalışmalılar.
Kadir Can: İkinci yılımızda daha çok kendimiz olmaya çalışacağız. Bir süre önce bazı yeniliklerle yeni yayın dönemine girdik. Hem görsel ve hem de içerik olarak dolu dolu bir gazete olmak için uğraşıyoruz. Yeni yazarlarımız var, dosya ve araştırma haberlere ağırlık vermeye çalışacağız.
Kürtçe fiilen yasak
Kürtçe üzerine baskı bilinmekte. Son olarak Kürtçe bir tiyatro yasaklandı. Gazete olarak yayında, sahada ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?
Elif Can Alkan: Kürtçe bir yayın gazete olarak zorluklar yaşıyoruz. Kürt dil ve kültürü üzerinde yüz yıla yakındır süren devletin asimilasyon politikası halen devam ediyor. Bu politika her geçen gün daha keskin bir şekilde kendini gösteriyor. Bilindiği gibi Azadiya Welat gazetesi ve ondan sonra yayın hayatına başlayan Rojeva Medya ve Welat gazeteleri -ki tek yayın yapan Kürtçe gazetelerdi- Kürt diline olan tahammülsüzlüğün sonucu KHK’lerle kapandı. Kürt diline tahammülsüzlük başta yayın organları olmak üzere kendini her alanda gösterdi. Saldırıdan tutalım linçler ve katletmelere kadar Kürt ve Kürtçe karşıtı politikalar kendini gösterdi. Biz de gazete olarak özellikle Kürtçe yayın yapan gazete olarak birçok engellerle karşılaşıyoruz. Ama yine de bu baskılar nasıl bizden öncekileri yıldırmadı, hep daha fazla çalışarak yayın yaptılarsa biz de onların ardılları olarak aynı şekilde her zaman Kürt dil ve kültürünü yaymak, asimilasyona karşı kalkan olmak için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Kadir Can: Kürtçe üzerine baskılar her zaman vardı ve hiç durmadı. Kimi zaman belki çok artmıştır, kimi zaman göstermelik kimi adımlarla kendilerini şirin göstermeye çalışmışlardır fakat bu dili yok etmeye yönelik politikalarını sistematik bir şekilde bugün de sürdürüyorlar. İnsanlar halen Kürtçe konuştuğu için öldürülebiliyorlar, yine aynı şekilde Kürtçe şarkı dinledikleri için sokak ortasında öldürülüyorlar. Her dilde tiyatro oyunları serbest olan Dario Fo, sıra Kürtçeye gelince yasaklanabiliyor. Biz bu haberleri çokça yazıyoruz. İktidarın adı ve rengi değişse de Kürde ve diline yaklaşım pek değişmiyor. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Bugün Kürtçe fiili bir şekilde yasaklı bir dildir. TRT’nin Kürtçe yayın yapması veya birkaç Kürtçe yayın olması yasak olmadığı anlamına gelmiyor, tam tersine yasağı örtmek için bir örtü olarak kullanılıyorlar. Sahada özellikle gazeteyi dağıtan arkadaşlarımız kimi zaman zorluk yaşıyorlar. Gazete sırf Kürtçe olduğu için polisler okumadan, anlamadan ki savcının izniyle çıktığı halde gazeteyi engellemeye çalışıyorlar. Bazen haberlerimizden dolayı dava açılıyor. Biz bu baskılara alışmışız, yılmayız.