‘Kendimizi var etmek için mücadele içerisindeyiz’ diyen DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Alevilerin oy potansiyeli olarak görülmesini eleştirdi
14 Mayıs seçimlerinde farklı inanç ve kesimlerin oyları belirleyici olacak. Diyanet’in ve zorunlu din derslerinin kaldırılması, Cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, Madımak Oteli’nin müze yapılması, Alevi köylerine cami yapılmaması, imam atanmaması ve ayrımcılığın son bulması gibi birçok talepleri yanıtsız bırakılan Alevi seçmenlerin de bu seçimlerde oy rengi merak edilen konuların başında geliyor.
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, Alevilerin talepleri ve seçimlere dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Kendimizi var etme mücadelesindeyiz’
Türkiye’de Alevi olmanın zor ve ağır olduğunu belirten Doğan, “Kendimizi var etmek için mücadele içerisindeyiz ve bu mücadele devam edecek. Bir seçim sürecine girdik ve Türkiye Cumhuriyeti 2’inci yüzyılında Alevilerin Diyanet’in kaldırılması, zorunlu din derslerin kaldırılması, ibadet hanelerin kabulü, Madımak’ın müze olması, elimizden alınan türbelerimizin, değerlerimizin bütün bunlar uzun zamandır mücadele verdiğimiz ve hak ediş olarak hanemize yazmak istediğimiz mücadele alanlarımız” diye belirtti.
‘Aleviler kendi inancını inşa etmeli’
Alevilerin ve Alevi örgütlerinin iktidarın kurduğu Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı “kayyum” olarak değerlendirdiğini ifade eden Doğan, “Alevi dostlarından, Alevilerin dertlerinden anlayan noktada olan tüm siyasi partilere, siyasi oluşumlara bunun geri çekilmesi konusundan çağrımız vardı, derhal geri çekilsin. Bunun özü şu; Alevilerin örgütlenip kendi sorunlarını ve Alevi inancını inşa etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Oy potansiyeli olmaktan kurtulmak lazım’
Ankara’da 2022 yılının Temmuz ayında Alevi kurumlarına eş zamanlı olarak gerçekleştirilen saldırıya değinen Doğan, şunları belirtti: “Duruşmalardan bir tanesine katıldım bizzat izledim. Saldırıların arkasındakiler, bunu o kadar rahat yapabildiği gibi adliye koridorlarında hukuksal yolu da biliyor. Saldırgan için ilk başta ‘akıl sağlığı yerinde değil’ denildi ancak hukuki itirazlardan sonra tekrar Adli Tıp Kurumu’na (ATK) gönderildiğinde akıl sağlığının yerinde olduğu yönünde rapor geldi. İktidara şunu söylemekten tereddüt etmeyeceğim; Bugüne kadar olan devlet, Alevilere yapılan her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu bir şekilde hukuki anlamda akladı. Bunun gereğini yerine getirmedi. Hukuk yerine getirilmediği için de hep tekrarına maruz kaldık. Bu davayı izlerken genç bir hakim hanım vardı. Tam karşısına oturdum, dava süreci uzun da sürdü ancak hiç göz göze gelemedik ve oradaki ne avukat ne de kalabalıkla da göz göze gelmedi. Ne zaman ki sanığın dosyası savunmaya geçti, onunla göz göze geldi ve her söylediğini onaylayarak, başını sallayarak bir tavır ortaya koydu. Mahkemelerde bunlar yaşandığı takdirde Aleviler bunun sonuçlarını hep yaşayacaktır. Alevilerin, yaralarının devam etmemesi için örgütlenmeleri gerekiyor. Bir oy potansiyeli veya bir sayı potansiyeli olmaktan artık kurtulmak lazım.”
‘Devlet depremde Alevileri kendi haline bıraktı’
Mereş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından iki kez bölgeye giderek, gözlemlerde bulunduğunu söyleyen Doğan, “Yoğunlukta Alevi toplumunun yaşadığı bu bölgeye 3 gün boyunca kurumlarıyla gitmeyen, kendi haline bırakan, örülen dayanışma ağlarını ortadan kaldırmak için Olağanüstü Hal (OHAL) ilan eden bir devlet anlayışıyla karşı karşıya kaldık” dedi.
‘Oyumuz Yeşil Sol Partiye’
Seçim çalışmalarını sürdüren ittifak ve siyasi partilere dikkat çeken Doğan, şöyle devam etti: “Cumhur İttifakı üzerine konuşmak bile çok anlamsız. Aleviler olarak Cumhur İttifakı’nın biran evvel bu toplumdan gitmesini isteyen bir yerdeyiz. Millet İttifakı’na gelince de bileşenlerine baktığımız zaman Alevilerle ilgili geçmişi ‘ak pak’ olmayan bir ortaklık zemini söz konusu. Alevi inancını temsilen hiçbir yapının varlığını kabul etmemiştir. Cumhuriyet 100 yılı geride bırakırken, topluma baktığımızda elimizde kalan çok fazla ışık yok. Hakikaten ülke bugün bir savaş haliyle iktidarı ayakta tutma noktasına geldi. Şöyle baktığımızda hiçbir alan için olumlu bir gelecek vaat etmiyor. Hep ne diyoruz işte ‘Demokrasi bitti, ahlak bitti, adalet bitti, eğitim bitti, doğa talan edildi.’ Bu anlamda samimi bulduğum tek ittifak Emek ve Özgürlük İttifakı’dır. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın hem programı hem duruşu bizim için samimi bir yerde duruyor. Oyumuz Yeşil Sol Parti’ye, zalimin değil mazlumun yanındayız. Mazlumun hakkını savunmaya çalışan, bedel ödeyen bu partiye elbette ki oy vereceğiz.”
İSTANBUL