HDP Muş Milletvekili Şevin Coşkun ile iktidarın Meclis’e sunduğu 2023 bütçesini konuştuk: 2023 yılı bütçesinden silahlanma ve güvenlik harcamaları için 460 milyar TL ayrılmıştır. 2022 yılına göre yüzde yüz artış yapılmıştır
Hüseyin Kalkan
Meclis günlerdir 2023 bütçesini tartışıyor. Özellikle HDP milletvekillerinin bakanlıkların ve bağlı başkanlıkların bütçeleri ile ilgi yaptığı konuşmalar, bir gerçeği açıkça ortaya koydu. Bu bütçe cumhuriyet tarihinin silahlanma ve savaşa en yüksek payı ayıran bütçesiydi. Bu bütçeye savaş bütçesi demenin nedeni Türkiye’nin neredeyse sınırların dört bir tarafında Kürtlere karşı yürüttüğü savaş. Çeşitli bakanlıkların bütçeleri ile ilgili yaptığı konuşmalarla bütçenin militarist yapısına dikkat çeken HDP Muş Milletvekili Şevin Coşkun ile 2023 bütçesini ve savunmaya ayrılan payı konuştuk.
Karanlıklar bütçesi
Coşkun’a göre iktidarın ve yaptığı bütçenin özelliklerinden birisi şeffaf olmaması. Kapalı kapılar arkasında yapıldığı için bu bütçenin halkın yararına olması mümkün değil. Coşkun, şeffaflığın öneminin altını şu cümlelerle çiziyor: “AKP’nin 20 yıllık iktidarının özellikle son yedi yılına baktığımızda; demokrasiden, şeffaflıktan, katılımcılıktan, hukuktan değil tekçilikten, inkardan, yandaştan, sermayeden, şiddetten yana politikaların devrede olduğunu görüyoruz. Bu bütçede; Kürtler, halklar, kadınlar, gençler, çocuklar, emekçiler, işsizler, engelliler, çiftçiler yok sayılmıştır. Çünkü iktidar 2023 bütçesini; ENAG’a göre yüzde 170 olan enflasyon karşısında ile sayıları yaklaşık 7 milyon 700 bin olan yurttaşların içinde bulunduğu durumu gözetmeden lüksün, israfın ve şatafatın kol gezdiği sarayda hazırlamıştır. İnsan yaşamının, toplum sağlığının, ekolojinin hiçe sayılarak iktidarın, bir grup sermayedarın, yandaşın, savaş baronlarının istek ve talepleri doğrultusunda şekillendirilen bu bütçede; saraya, savaşa, talana, yandaşa yer verilmiştir. Çünkü zor durumda olan iktidar, seçime giderken kendisi için çözümü şiddet üreten politikalarda, saldırı ve toplumsal baskıda görmektedir.”
Devasa silah harcamaları
Şevin Coşkun, bu bütçede silahlanmaya ve savaşa ayrılan payın geçen yıla göre yüzde yüz arttığını belirtiyor. Bu yüzden bu bütçeyi savaş bütçesi olarak nitelendirdiklerinin altını çiziyor. Coşkun, bu konuda şunları söylüyor: “İktidarın, Kürt sorununun çözümsüzlüğündeki ısrarı, demokrasiden uzak tutumu, yürüttüğü güvenlikçi ve şiddet üreten politikalara dönük tercihi, elbette savaş harcamalarına ilişkin faturanın yükselmesine neden olacaktır. Bu politik tercihler doğal olarak bütçe yapım süreçlerini de belirlemekte ve bütçedeki kaynakların önemli bir kısmının ‘şiddet kurumlarına’ ayrılmasını beraberinde getirecektir. Evet; 2023 bütçesine, savaşın bütçesi dememizin nedeni tam olarak savaşa, silaha, savunmaya ayrılan devasa paydır. Sonuç olarak 2023 yılı bütçesinden silahlanma ve güvenlik harcamaları için 460 milyar TL ayrılmıştır. 2022 yılına göre yüzde yüz artışla 460 milyara TL’ye çıkan 2023 silahlanma ve güvenlik bütçesi tutarı, cumhuriyet tarihinin en yüksek ‘silahlanma ve güvenlik bütçesi’ olmuştur. Silah ve çatışma için ayrılan bu tutar 2023 yılı bütçe giderinin yaklaşık yüzde 10’ununa tekabül etmektedir. Yani 2023 yılı bütçesindeki her 8 liralık verginin 1 lirası silahlanma ve güvenlik harcamalarına gidecektir. Türkiye bu harcama rakamlarıyla dünyanın en çok askeri harcama yapan ülkeleri arasında 16’ncı sırada yer almaktadır.”
Ekonomi ve kriz
Ekonomik krizin her gün giderek derinleştiğini söyleyen Coşkun, iktidarın krize karşı düşük gelirli insanları destekleyeceğine savaş sanayine destek verdiğini belirtiyor. Coşkun, şunları söylüyor:”Ülkedeki derinleşen ekonomik krize, işsizliğe, yoksulluğa karşı 2023 bütçesinden silahlanmaya, savunmaya ve güvenliğe ayrılan devasa tutar Türkiye halklarına daha çok yoksulluk, işsizlik, yıkım, getirecektir. Oysa bu bütçe refaha ayrılırsa yurttaşlar bir nefes alacak. Toplumsal barışın tesisi için atılan önemli bir adım olacaktır. Çünkü savaşı azaltabildiğiniz ölçüde demokrasi, barış ve hukuktan söz edebilirsiniz. Bunun açık örneği, İmralı’yla müzakerelerin yürütüldüğü 2013-2015 yıllarındaki bütçe giderleri ve gelişmelerdir. Bu süreçte 2014 yılındaki silahlanma ve güvenliğe ayrılan bütçe, 2023 bütçe teklifine ayrılan bütçenin onda 1’inden daha az olan 45 milyar TL’ydi. O süreçte insanların konuştuğu şey barıştı. Ancak bugün iktidar tarafından İmralı ile görüşmelerin yapılması engellendiği, diyalog yolları kapatıldığı için ülke, adeta şiddet ve ateş ortamı haline gelmiştir. Türkiye’nin övündüğü şey, daha çok insanı daha kolay öldürebilen İHA, SİHA gibi teknolojik silahların üretimidir. Bu bütçede de görüldüğü gibi iktidarın amacı, halkların yaşamını kolaylaştırmak, refahını yükseltmek olmadığı gibi aksine daha çok engel olmak, sömürmektir.”
Mermiye var ilaça yok
İktidarının savaş tercihi nedeni ile ülkede birçok ilaca erişimin ortadan kalktığını söyleyen Şevin Coşkun, sağlık ve savaş arasında yapılan tercihin halkın hayatına yansımaları ile ilgili şunları belirtiyor: “İktidarın her alanda olduğu gibi sağlık alanındaki öncelikleri de ne yazık ki toplum yararından uzak kendi ve yandaşlarının menfaatlerine dönüktür. Bunun sonucunda yaşanan ekonomik kriz, döviz kuru karşısında yurttaşlar sağlığa ve ilaca erişemiyor. Hastalar, hekimler, eczacılar ilaç yokluğu yüzünden zor durumdalar. İktidar, uzunca bir süredir sağlık harcamalarındaki artışı, yük olarak görüyor ve her fırsatta sağlık alanındaki düzenlemelerle sağlığı ticarileştirmeye devam ediyor. Ayrıca özel bütçeli ve özel mevzuat hükümlerine tabii kurumun, kuruluş amacının kamu sağlığı değil, bilimsel çalışmaların ticari değere dönüştürülmesi söz konusudur. Kamu hastanelerinden randevu alınamıyor, üniversite hastanelerinden randevu almak neredeyse imkânsız, sevk sistemi kaldırılmış, katkı payları el yakmakta, yeterli sayıda aile hekimi yok, kamu ve üniversite hastanelerinde uzman doktor sayısı yok denecek sınıra dayanmışken özel hastaneler yurttaşlara tek alternatif gibi gösterilmek istenmektedir. AKP yöneticilerinin ve AKP’ye yakınlığıyla bilinen iş insanlarının sağlık alanına ilgisi hızla artınca TÜİK verilerine göre; özel hastane sayısı yirmi yılda neredeyse ikiye katlanarak 600’e ulaşmıştır. Parası olan yurttaşlar özel hastaneye giderek tedavi olabilirken yoksul yurttaşlar ise sağlık hakkından faydalanmıyor. Bu durum sosyal devlet ilkesine ve eşitlik ilkesine aykırılık olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca şu anki güncel verilere göre Sosyal Güvenlik Kurumu ödemelerinin yüzde 50’den fazlası özel hastanelere yapılmaktadır.”
Barış refah getirir
2013-2015 yıllarında yaşanan çözüm sürecine atıfta bulunan Coşkun, Kürt meselesinde atılan çözüm adımlarının halkın hayatına refah olarak yansıdığını vurguluyor. Coşkun demokrasi ve refah ilişkisine dair şunları söylüyor: “Kürt sorununda demokratik çözüm yöntemlerinin, müzakere ve diyalog sürecinin topluma olan yansımasına 2013-2015 yıllarında tanıklık ettik. İnsanların geleceğe dair beklentileri bugünden çok daha farklıydı. Refah ortamı, göreceli bir şekilde sağlanmıştı. Ancak AKP, müzakere masasını devirerek ülkeyi bir karanlığa sürükledi. Sayın Öcalan, ‘bir haftada çatışma durumu ihtimalini ortadan kaldırırım’ demesine rağmen, bugün mutlak bir tecrit var. Bu durumun sonucunda bugün ülkede yaşanan gergin ortamdan, öfkeden, şiddetten, ırkçı saldırılardan beslenen iktidar, Kürt düşmanlığına umut bağlamaktadır.”
Savaş ve yıkım
İktidarın savaş tercihi ile birlikte çatışmaların yeniden başladığını, bunun harcamalara direkt yansıdığını belirten Şevin Coşkun, sürece dair şunları belirtiyor: “Bilindiği gibi güvenlik maliyetinin artması yaşanan savaş ve çatışma ortamı ile doğrudan ilgilidir. İktidarın getirdiği 2023 bütçesindeki güvenlik maliyetlerinin; İmralı ile müzakerelerin yürütüldüğü 2013-2015 yıllarındaki maliyetlere göre en az 10 kat artmasının nedeni, özellikle 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra tek başına hükümet kuramayan AKP seçim sonuçlarını kabul etmeyerek Kürt düşmanlığı ile güvenlikçi politikaları devreye koydu ve 1 Kasım 2015 için seçim kararı aldı. Ayrıca iktidar bu süreçte, terörle mücadele adı altına Kürt düşmanlığı kapsamında yapacağı her türlü saldırılar için kendisine destek verecek ortakları bulmakta zorlanmadı. Kürtlere yönelik saldırılar her geçen gün artarken daha sonra AKP-MHP, iktidar ortağı oldular. Kürtlere yönelik saldırılar arttı. Kürtlerin Rojava’daki kazanımları ile Irak Kurdistan Bölgesi toprakları da bu saldırıların hedefleri arasında yer almaya başladı. Türkiye’nin bu kapsamda birçok saldırısı oldu, olmaya devam ediyor.”
Alternatif bütçe
Şevin Coşkun, Meclis’te bütçe ile ilgili yaptığı konuşmada, bir ‘çözüm bütçesi’nden söz etti, ülkenin sorunlarının böyle bir bütçe ile çözüleceğini belirti. Coşkun sorumuz üzerine çözüm bütçesine dair şu detayları paylaşıyor: “Çözüm bütçesi, bir avuç sömürücü azınlığın değil bütün kimliklerin, inançların, dillerin, kültürlerin, milyonların bütçesidir. Çözüm bütçemiz toplumsal refahı, barışı, adaleti, özgürlüğü, insanca yaşam şartlarını esas alan ilkeleri amaçlamaktadır. Tüm bu nedenler çerçevesinde çözüm bütçesi ile; kadın istihdamındaki cinsiyet temelli ayrımcılık ortadan kaldırılacak, kamusal hizmetlere erişimde toplumsal cinsiyet eşitliği eksenli bütçe oluşturulacak, tarlada, atölyede, evde kayıtsız çalışan kadınlara güvence ve eşit işe eşdeğer ücret sağlanacak, her mahalleye ücretsiz kreş açılacak, kız çocuklarının ve genç kadınların eğitim, barınma hakları korumaya alınacaktır. Ayrıca kadına yönelik şiddetle mücadele için bütçeden pay ayrılacak, Kadın Bakanlığı’nın kurulması ve İstanbul Sözleşmesi’nin gereklerinin yerine getirilmesi için yeteri kaynak aktarılacaktır. Gençlerin, KYK’ye olan borçlarının tamamı silinirken üniversite öğrencilerine, karşılıksız aylık 5.000 TL burs verilecek. Gençler için sağlıklı, erişilebilir ve ücretsiz yurtlar inşa edilecek. Çocukların toplumsal öznelliğini ve haklarını esas alan, devlet okullarında çocukların beslenme ihtiyaçlarını ücretsiz karşılayan politikalar geliştirilecek. Eğitim alanına yönelik bir diğer durum ise her türlü dayatmaya, inkara ve asimilasyona karşı anadilinde eğitimin hayata geçirilebilmesi için kamu bütçesinden gerekli kaynaklar sağlanacaktır. Çözüm bütçesi ile bugün sayıları milyonları bulan engellilere yönelik ekonomik-sosyal eşitsizlik ve ayrımcılığa son verilerek var olan tüm uygulamalar ortadan kaldırılacak. Ve kamudaki engelli istihdamı kotası yüzde 10’a kadar yükseltilecek. Bugün iktidarın 2023 bütçesinde yer vermediği ve artan maliyetler ile borç nedeniyle tarlasını ekemeyen çiftçilere yönelik gerekli tüm adımlar çözüm bütçesi ile atılacaktır. Örneğin küçük ölçekli çiftçilerin elektrik gibi borçları silinecek; mazot, gübre, ilaç, yem, tohum, veterinerlik giderlerinin en az yarısı kamu tarafından karşılanacak. Çözüm bütçesinde; derinleşen ekonomik kriz nedeniyle büyük sıkıntılar yaşayan emeklilere verilen en düşük maaş, 7.500 TL’nin altında olmayacak ve maaşları yılda iki defa enflasyon oranında arttırılacak. Bir diğer konu ise sağlık hizmetlerinin tüm yurttaşlarımız için; kamusal, nitelikli, erişilebilir, anadilinde ve tamamen ücretsiz olacak olmasıdır. Evet, biz iktidarın görmezden gelmesinin aksine birçok kesimin karşı karşıya olduğu sorunları dikkate alarak çözüm bütçesi diyoruz. Bu bağlamda çözüm bütçesi; demokratik cumhuriyetin, toplumsal barışın ve birlikte yaşamın sağlayıcısı olacaktır. Bunu, halklarımızla başaracağız.”
Bombaların faturası
Bütçe görüşmelerinde konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Canikli, savaşın bütçeyi nasıl yuttuğunu itiraf etmişti: “Türkiye güvenlik için çok büyük paralar harcanıyor. F-16’lardan atılan akıllı mühimmatın tanesi 400 bin dolardan 1,2 milyon dolara kadar çıkıyor. En son yerli olarak geliştirdiğimiz nüfuz edici bombanın bir tanesinin maliyeti 1,2 milyon dolar. FIRTINA obüslerinden sık sık atılan, çok namlulu roketatarlardan atılan bir mühimmatın maliyeti 5 milyon dolar. En ufak bir operasyonda binlercesi atılıyor.”