Çalışmalarını ve yaşamını diasporada sürdüren Kürt müzisyen Seyda Perinçek, çalışmaları ile Kürtler arası birlikle ilgili sorularımızı yanıtladı. Perinçek, ‘Kürtlerin yüzyıl vatansız yaşamaya tahammüllerinin olmadığını’ söylüyor
Hüseyin Kalkan
Çalışmalarını diasporada sürdüren Kürt müzisyen Seyda Perinçek yeni çalışmalarını, Kürtler arası ulusal birliğe dair düşüncelerini Yeni Yaşam’a anlattı. Yeni çalışmasında Cumartesi Anneleri’nin hikayesini anlatan Perinçek, bu çalışma ile ilgili şunları söyledi: “Beyaz Toroslar (Cumartesi Anneleri) ismi ile animasyon klip çalışması ile dinleyicilerle, halkla buluşturduk. Ben bu eserin sözlerini 2000 yılında Mardin’de kaleme almıştım tabii yıllar sonra bir dönem cezaevi süreci gelişti. Adıyaman Cezaevi’nde iken bu sözlere bir ezgi yaptım tabii daha sonra birçok yerde canlı performans olarak okuduğum bu çalışmayı hafızalarda ve arşivlerde kalması nedeniyle öneri üzerine animasyon klip olarak yayınlama kararını aldık ve yayınladık. Şarkıda anlatılan sürecin atmosferinin bende yaratmış olduğu duygu, tabii ki çok daha derin ve anlamlı olduğu bu sebeple sesim, sözlerim ve melodimde ortaya çıkan duygusal yansımasını görmekteyiz.”
Yazdığı ve bestelediği parça ile ilgili şunları söylüyor Seyda Perinçek: “Beyaz Toroslar, Türkiye’de 90’lar döneminde derin güçlerin devriye aracı olarak bilinirdi. Yurtseverler ve devrimciler o araca bindirilerek götürülüp bir daha haber alınamazdı. Bu gerçekliği, hepimizce bilinmektedir. Nitekim Cumartesi Anneleri’nin çığlığını, belge ve arşiv niteliğini taşıyan bu eserle halka sunmuş olduk! Dilerim ki bu eser, tarihin kirli sayfalarında yer edinmiş bu katliamların bir daha tekerrür etmemesine bir katkısı olur.” Perinçek, çalışmasına katkıda bulunanları da anmadan geçmiyor. Çalışmalarını müzik yönetmeni ve aranjör Erdem Pancarcı ile yürüttüğünü anlatan Perinçek, klibin yapımcılığını Baper Animasyon’un üstlendiğini söylüyor.
‘İnsanlar diasporaya zorlanıyor’
Seyda Perinçek, diasporada yaşama dair sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Türkiye’nin mevcut siyaset politikası hukuksal ve demokratik anlamda ciddi bir çöküş yaşadığı için, ülkede sanat yapan, siyaset yapan hatta ticaret yapan yüzlerce, binlerce insanın, diasporada yaşamak zorunda bırakıldığı gerçekliği, sonuç olarak karşımıza çıkmıştır. Maalesef ki, halkçı ve radikal demokratik sanat anlayışını ve yurtsever çizgide yürümeyi esas aldığım için ben de bu mağduriyeti yaşayanlardan biriyim. Maalesef bu kirli politika ve uygulamaların sonucu olarak ülkede bir beyin göçünün yaşandığı açıkça görülmekte ve etkisini negatif bir biçimi ile en uç noktada göstermektedir.”
‘Akademik üretimin önemi’
Geleceğe dair planlarını anlatan Perinçek, “Ben sürekli üretim halindeyim üretmek zorunda hissediyorum çünkü benim bir sorumluluğum var ve ben buna sahip çıkmak adına sürekli yeni çalışmalarla halkla buluşmaktayım.” Seyda Perinçek akademik olarak çocuk şarkıları üzerinde çalıştığını belirtiyor. Ayrıca arşiv çalışması yürüttüğünü belirten sanatçı, notasyon ve kendi sözlerinden oluşan müzikal müfredatlara girebilecek çalışmalar yaptığını belirtiyor. Bir müzik kitabı çalışması yürüttüğünü belirten Seyda Perinçek, bunun gereğini şöyle açıklıyor: “Çünkü Kürtçe müzikte, beste ve nota kitapları yok denecek kadar az, çıkardığım kitapta dünyanın neresinde olursa olsun herhangi bir müzisyen, notaları çalarak bizim ezgilerimize ulaşacak. Bence akademik üretimlerin önemi çok büyük. Daha önce biri şiir, biri müzik kitabı olmak üzere iki kitabım yayınlanmıştı. Şimdilik ise biri şiir, biri ise müzik kitabı olmak üzere iki kitap yazdım ileriki zamanlarda imza günleri ile halkımızla buluşturacağız.
Genel olarak Kürt müziği ile ilgili görüşlerini belirten Seyda Perinçek, şunları söylüyor: “Sanal paylaşım sitelerinin ve alanının genişlemesi ve yoğunca ilerlemesi sonucunda, yeni ve farklı tarzların açığa çıkmasına sebep oldu. Kürt müziğinde de dengbejlik ve klasik halk müziğinin köklerini tüketen bir durum maalesef karşımızda ayrıca gelişen bu teknik ve hızlıca yayılan belirsiz form ve tarzların gölgesinde sindirildiği görülmekte. Popüler sanat anlayışının daha hâkim olduğunu üzülerek ifade etmek isterim. Tabii bu durum iki türlü bir gerçeği ortaya çıkarmıştır. Negatif gerçek, Kürt halkının önemli tarihten günümüze sözlü gelenekle ulaşmış eserlerinin malesef bugün “mashuplar” olarak adlandırılan çalışmalar tarafından özünden kopararak kitlelere ulaştırma çabalarıdır. Pozitif gerçek ise sıradanlaşan bu belirsiz müzik tarzı, dinleyicileri bıktırmış ve eski klasik eserlere yönelmelerini sağlamıştır. Çünkü tüketim anlayışı zamanla kendini bu şekle dönüştürmek zorundadır.”
Yüz yıl daha vatansız
Son dönemde hemen hemen bütün Kürt siyasetlerin ve kanaatların gündeminde olan ulusal birlikle ilgili görüşlerini şöyle açıklıyor Seyda Perinçek: “Ulus bilinci gelişmemiş toplumlar, bireyci ve kapitalist modernitenin enstrümanları ile asimile edilip sindirilmektedirler. Dolayısıyla bir an evvel ulusal birlik temelinde birleşmek ve kenetlenmek gerekiyor. Aksi takdirde 21. yüzyılda gelişen ve globalleşen ve yeniden şekillenen Ortadoğu topraklarında yüz yıl daha vatansız, değersiz ve köle olarak yaşamaya mahkum bırakılacağız.
Bu nedenle, eğer ki tarihin ak ve temiz sayfalarında yer edinmek istiyorsak sanatçı, edebiyatçı, yazar ve aktivistlerden oluşan entelektüel bir yapının ulusal birliğin oluşmasına öncülük etmesi olmazsa olmazlardandır. Nitekim bu birliğin olmasını savunan sesler çoğaldı daha da çoğalacak büyüyecek çünkü Kürt halkının özgürlük hareketinin mücadele anlayışının temelleri ulusal temele dayanmakta ve bu temelin daha bir yaygın halde ve birlik sesiyle yükselmesi için her bireyin bunda sanatçı toplum ilişkisinin üzerine düşen sorumluluğu taşıması gerekmektedir. Salt sanat yapacağız anlayışı yeterli bir duruş değildir sanatçının bir misyonu vardır ve bu misyonu doğru temelde ele alıp yerine getirirse sanatçı o zaman ondan beklenene cevap vermiş ve sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Başta ben, bu sorumluluğu hissederek yaklaşmak gerektiğine inananlardan biriyim! Bu konuda hassas ve kazanımcı olmamız gerekmektedir.