Cumartesi Anneleri bu haftaki eyleminde, 26 yıl önce kaybettirilen Talat Türkoğlu’nun akıbetini sordu
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 888’incisini salgın nedeniyle online gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde 1 Nisan 1996 yılında Edirne’den ailesinin yanından İstanbul’daki evine gelmek için yola çıktıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Talat Türkoğlu’nun akıbeti soruldu.
Türkoğlu’nun ailesini görmek için geldiği Edirne’den İstanbul’a dönmek için çıktığı yolculuktan sonra haber alamadıklarını belirten kardeşi Münibe Türkoğlu Yeprem, yapılan başvuruların sonuçsuz kaldığını hatırlattı. Türkoğlu Yeprem, “Biz 26 yıldır kardeşimizi aramaktan vazgeçmedik. Çünkü devlet eliyle bunlar gözaltında kaybedildiler” dedi.
Aramaya devam edeceğiz
“Kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz” diyen Türkoğlu Yeprem, “Onları hiçbir zaman terk etmeyeceğiz. Bu insanlık suçu unutulur gibi değil. Talat Türkoğlu siyasi kimliği nedeniyle gözaltında kaybedildi. Demokratik talebimizi haykırdığımız için Galatasaray Meydanı’na çıkışımız yasaklanmış, insanların eylem ve söz söyleme haklarına ket vurulmuştur. 1996 yılından beri aradığımız kayıplarımızın akıbeti açıklansın, sorumlular yargılansın diye o meydanda sessiz oturma eylemimizi sürekli yaptık” diye belirtti.
Adalet istiyoruz
Zaman aşımı diyerek dosyaların kapatıldığını vurgulayan Türkoğlu Yeprem, “Yargılanan ve faili bulunan hiçbir dosya yok. 888’inci haftamızda Türkoğlu ailesi olarak yaşam hakkının gasp edildiği kardeşimiz için, tüm kayıplarımız için adalet istiyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin, adalet istemekten, faillerin yargılanmasını istemek anamızdan bize vasiyet ve mirastır. İnsanlık onurunun yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Umudumuz gerçekleşsin. Adalet sağlansın. Kaybedenler tarihte hep suçlu kalacaklar” şeklinde konuştu.
Ailenin avukatı Gülizar Tuncer de 90’lı yılların bölge kentlerinde kaybettirmelerin, yargısız infazların yaşandığı bir dönem olduğunu söyledi. Türkoğlu’nun birçok kez gözaltına alınıp cezaevine konulduğuna işaret eden Tuncer, Türkoğlu’nun özel olarak hedef haline getirilerek kaybedildiğini dile getirdi.
Başvurular sonuçsuz kaldı
Türkoğlu’nun işkence yapılarak katledildiğinin bir itirafçı tarafından kabul edilmesine rağmen ilerletilmediğinin altını çizen Tuncer, şunları söyledi: “İç hukukta bir sonuç çıkmayınca AİHM’e başvurduk. AİHM Türkiye’yi mahkum etti. Dosya zaman aşımı nedeniyle kapatıldı. Biz tekrar Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk, burası başvuruyu kabul etmedi. AİHM’ e tekrar başvurduk. Bu başvurulardan bir sonuç alamadık.” Fail konumunda bulunanların ve emir verenlerin açığa çıkarılmadığının altını çizen Tuncer, “Onların bulunup yargılanması ve cezalandırılması demek devletin sorumluluğunun açığa çıkarılması demekti. Bu yapılamazdı. Benzer dosyalarda olduğu gibi cezasızlık politikası işletildi” dedi.