Cumartesi Anneleri, bu haftaki açıklamada 12 Eylül Askeri Darbesinin ardından, gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan 26 yaşındaki Nurettin Yedigöl’ün akıbeti soruldu
Cumartesi Anneleri, kaybedilenlerin akıbetini sormak için her hafta düzenledikleri eylemi bu hafta da koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri 785’inci haftasında 12 Eylül darbesi döneminde hakkında yakalama kararı çıkartılarak, 10 Nisan 1981’de gözaltına alınıp, sonrasında bir daha kendisinden haber alınamayan Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sordu.
‘Bu mücadele hep sürecek’
Açıklamada konuşan Nurettin Yedigöl’ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, yıllardır kardeşinin akıbetini sorduklarını, buna rağmen adalet arayışlarına cevap verilmediğini ifade etti. Yedigöl, yetkililere “Bir mezar istiyoruz. Ağabeyim nerede yatıyor? Mezarı nerede? İstediğimiz bu. Nefes aldığım sürece abimin akıbetini sormaya aramaya devam edeceğim. Benden sonra çocuklarım bu mücadeleye devam edecekler. Bu mücadele hep sürecek. Abimi unutmadık, hala kalbimizde yaşıyor ve yaşamaya devam edecek” sözleriyle seslendi.
‘Nurettin’in akıbetinin açıklanmasını istiyoruz’
Ardından Nuretin Yedigöl’ün işkenceyle öldürüldüğüne tanıklık eden Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe konuştu. Yedigöl’ün 1981 yılında İstanbul Maltepe’de bulunan işçi evlerinde kurulan bir polis karakolunca gözaltına alınarak Gayrettepe Emniyet Amirliği’ne götürüldüğünü anlatan Efe, kendisinin de o sırada aynı Emniyet Amirliği’nde gözaltında olduğunu ifade etti. Efe, “Nurettin’i gözaltına alındığı gün gördüm. Birlikte işkenceye maruz kaldık. Nurettin’e dönük çok pervasızca, hoyratça, acımasızca ve gözden çıkarılmışçasına işkence yapılıyordu. 4 gün boyunca işkence odasından hiç çıkarılmadı. Hiç hareket edemiyordu. Vücudundaki hiçbir uzvu hareket etmiyordu. Yerde yatıyordu. Çekerek götürüp getiriyorlardı. 4’üncü gün bekleme odasında sadece ayakkabısı ve lacivert kazağı duruyordu. Nurettin’in nerede olduğunu sorduğumuzda ‘kaçtı’, ‘yok’, ‘böyle birini gözaltına almadık’ gibi cevaplar verildi. Biz o günden bu güne Nurettin’in akıbetinin açıklanmasını istiyoruz” dedi.
Nurettin Yedigöl’ün hikayesi
Ardından haftanın açıklamasını 12 Eylül 1980 kayıplarından Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren yaptı. Eren, 39 yıldır akıbeti sorulan Nurettin Yedigöl’ün kaybedilişinin hikayesini şu şekilde paylaştı: “Sosyalist kimliği ile bilinen 26 yaşındaki Nurettin Yedigöl İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül Askeri Darbesi’nin ardından hakkında yakalama kararı çıkartıldı. 10 Nisan 1981 tarihinde İstanbul İdealtepe’de bir eve yapılan polis baskında gözaltına alındı. Dönemin ünlü işkence merkezi Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Yedigöl Ailesi, başta Kenan Evren ve dönemin askeri savcısı Faik Tarımcıoğlu olmak üzere devletin ilgili tüm birimlerine başvurdu. Ancak başvurulara sözbirliği halinde ‘Nurettin’in hiç gözaltına alınmadığı’ cevabı verildi.
Tanıklar ifade verdi
10 kişi Nurettin’i siyasi şubede gördüklerine dair tanıklık etti. ‘Şahidiz, işkencede öldürüldü’ diye ifade verdi. Kayıtlara geçen tanık beyanlarına göre: Nurettin Yedigöl, Tayyar Sever yönetimindeki 1.Şube’de K Gurubu tarafından sorgulandı. İfade vermeyi reddettiği için Mete Altan’ın başında bulunduğu işkence timinin en ağır işkencelerine maruz kaldı. En son şubede sorgulanan diğer arkadaşları tarafından görüldüğünde kanlar içindeydi, konuşamıyordu, bilinci yerinde değildi. O günden sonra Nurettin’i gören olmadı. Nurettin Yedigöl’ün gözaltında kaybedilmesi ve faillerin yargılanması ile ilgili yapılan başvurular sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üç ayrı soruşturma yürütüldü. Ancak soruşturmalarda zaman aşımı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Son olarak anne Zeycan Yedigöl, 15 Şubat 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. 10 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi, evrensel hukuka ve teamüllere aykırı bir biçimde başvuruyu diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelemeksizin zaman bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi. İç hukukta tüm yollar kapanınca dava AİHM’e taşındı.”
‘Adli ve siyasi makamları göreve çağırıyoruz’
Açıklamanın devamında Nurettin Yedigöl’ün gözaltında kaybedilmesinin “insanlığa karşı suç” olduğunu vurgulayan Eren, sözlerini “Bu suç bir devlet politikası dâhilinde işlenmiştir. Bu nedenle evrensel hukuk normlarına göre zamanaşımına tabi tutulamaz. Anayasa Mahkemesi dahil, yargı makamlarının bu tutumu, devletin ulusal ve uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırıdır. Nurettin Yedigöl dosyasında etkili bir yargı faaliyeti yürütülmesi, Nurettin Yedigöl’ün akıbetinin açığa çıkartılması, onu kaybedenler üzerindeki cezasızlığa son verilmesi için adli ve siyasi makamları göreve çağırıyoruz” diyerek noktaladı.
İSTANBUL