Cumartesi Anneleri eyleminde 36 yıl önce yaralı halde karakola götürülen ve ölmesinin ardından defnedilmesine rağmen mezar yeri bilinmeyen öğretmen Maksut Tepeli’nin akıbeti soruldu
Kayıplarının akıbetini öğrenmek ve faillerin yargılanması talebiyle yıllardır eylem yapan ancak 700’üncü haftadan bu yana Galatasaray Meydanı’na çıkmalarına izin verilmeyen Cumartesi Anneleri, 776’ncı hafta eylemini İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta yaptı. Bu hafta, 36 yıl evvel İstanbul’daki Gayrettepe Siyasi Şube’de kaybedilen öğretmen Maksut Tepeli’nin akıbeti soruldu. İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Maside Ocak, “İnsan haklarının etkili bir biçimde korunduğu bir sistem oluşturulmadan, yurttaş olarak yaptığımız hukuki girişimlerin adalet temelinde sonuçlandırılması sağlanmadan, bu topraklar demokrasiden ve insan haklarından hep uzak olacaktır. O yüzden kayıp dosyalarındaki cezasızlık yalnız bizim değil, tüm yurttaşların sorunudur. Türkiye’nin sorunudur” dedi.
Yaralı bir şekilde karakola götürüldü
Akıbetini sordukları Maksut Tepeli’nin görevini layıkıyla yapan bir öğretmen olduğunu ifade eden Ocak, “Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) üyesiydi. 4 Şubat 1980 tarihinde görev yaptığı Erzincan’da tutuklandı, 4 ay cezaevinde kaldı. Cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul’a taşındı. Maksut Tepeli, 2 Şubat 1984 tarihinde İstanbul/Küçükbakkalköy’deki arkadaşının evine gitti. Eve yaklaştığında kapının kırık olduğunu fark ederek oradan uzaklaşmaya çalıştı. İçeride karakol kuran polisler tarafından açılan ateş sonucu yaralandı. Yoğun kan kaybetmesine rağmen hastaneye değil, bir battaniye içinde Gayrettepe Siyasi Şube’ye götürüldü” diye anlattı. Aynı dönemde gözaltında bulunan üç tanığın beyanlarına göre Tepeli’nin, 5 Şubat 1984 tarihinde Gayrettepe Siyasi Şube’de gördüğü ağır işkence sonucu koma halinde Haydarpaşa Askeri Hastanesi’ne kaldırıldığını ve kendisinden bir daha haber alınamadığını söyleyen Ocak, gözaltına alındığı inkar edilen Tepeli’nin izini süren ailesi ve avukatlarının olaydan uzun yıllar sonra 6 Şubat 1984’de Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde öldüğü bilgisine ulaştıklarını aktardı. Ocak, “Üç yıllık ısrarlı girişimler sonucunda da resmi makamlar, Maksut Tepeli’nin Helvacıdede Mezarlığı’na defnedildiğini açıkladı. Ancak mezar yeri bilgisini vermedi. 36 yıldır Maksut Tepeli’nin bedeni bulunamadı” şeklinde konuştu.
‘Hukuki bir süreç işletilmedi’
Maksut Tepeli’nin gözaltında kaybedilmesiyle ilgili bugüne kadar etkin bir soruşturmanın yürütülmediğinin altını çizen Ocak, “Tanıklara rağmen, belgelere rağmen ailenin şikâyeti üzerine açılan üç soruşturma da takipsizlikle sonuçlandı. Maksut Tepeli’nin yaralanması ve sorgulanmasında görevli polisler Rahmi Kaya, Servet Bozkurt, Hasip Dönmez, Zafer Elemen, Şeyhmuz Altın, İlhami Öztürk ve Hikmet Taşdelen hakkında hukuki bir süreç işletilmedi” diye belirtti.
Maksut Tepeli’nin eşi Şehriban Tepeli’nin mektubu okundu
Ardından eyleme sağlık sorunları sebebiyle katılamayan Maksut Tepeli’nin eşi Şehriban Tepeli’nin mektubu okundu. Tepeli’nin mektubu şu şekilde: “Sevgili mücadele arkadaşlarım, sağlık sorunlarımdan dolayı bugün aranızda değilim. Aklım sizlerle birlikte ama yüreğim her hafta olduğu gibi mezar yeri bellediğim Galatasaray’da. İstanbul’a geldiğimiz zaman ailemizin diğer fertleri yakınlarımızın mezarına giderken, ben elimde karanfilimle Galatasaray’da alıyordum soluğu. 36 yıldır önce ‘Maksut’u biz almadık’ dediler, tanıkların ısrarı sonucu Maksut’un yaralı halde gözaltına alındığı ve işkenceden geçirildiği ortaya çıktı.
’36 yıldır eşimle ilgili sorduğum hiç bir soruya cevap alamadım’
Gerçeklerin er geç açığa çıkmak gibi bir huyu vardır. Israrlarımız sonucunda Maksut’un 31 yıl sonra Helvacıdede Mezarlığı’na kimliği meçhul kişi olarak gömüldüğü de açığa çıktı. Adli makamların gereğini yapmasını istemek, adalet istemek için Galatasaray’a çıkmanın yasaklanması hangi yasaya uyuyor anlayamıyorum. Yasımızı paylaştığımız alana bırakılmamak, engellenmek ne insanlığa ne de vicdana sığıyor. Bunu görmüyor musunuz? 36 yıldır eşimle ilgili sorduğum hiç bir soruya cevap alamadım. Eşim gözaltına alındığında 2,5 yaşında olan kızımın sorduğu sorulara cevap veremedim. Şimdi torunlarımın soruyor aym soruları. Sevdiğime, eşime ait mezar yerine ulaşmak istiyorum artık. Çocuğuma söyleyemediğim, burası bizim mezarımız sözünü torunlarıma söylemek istiyorum.
‘Vazgeçmeyeceğiz’
Mahkeme tutanaklarında Maksut’a işkence yapanlar biliniyor. Bir inşam öldürmek bu kadar kolay olmamalı. Yargılanıp cezalandırılsınlar artık. Ömür boyu bu yasla, adaletsizlikle yaşamak istemiyorum. Sorumlu olan herkes artık yargılanarak hesap vermeli. Hepinizi özlemle kucaklıyorum. Ve bir kez daha unutmayacağız, vazgeçmeyeceğiz diyorum.”
Diyarbakır
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, her hafta dernek binası önünde düzenledikleri “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” eylemlerinin 574’üncüsünü gerçekleştirdi. Eylemde konuşan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun, 90’lı yıllarda yaşanan ağır insan hakları ihlallerine karşı suç işleyen kamu görevlerinden hesap sorulması ve adaletin sağlanması için eylemlerini sürdürdüklerini söyledi.
İşlenen ağır insan haklarına karşı cezasızlık sisteminin ihlalleri arttırdığının altını çizen Zeytun, “Bunun en önemli nedeni Kürt sorununun çözümünde güvenlik endeksli bir politikanın yürütülmesi ve buna bağlı her türlü ihmal ve çatışmaların devam etmesidir. Çatışmalı ortamda birçok yerde sokağa çıkma yasağı süresiz ve sınırsız uygulandı. Çatışmalı ortamda asker, polis, örgüt militanı ve sivil 381 kişi, hayatını kaybetti. Bu insanlar Kürt sorununda barışçıl ve demokratik bir politika yürütülmemesinden kaynaklı aramızdan ayrıldılar. Barış mücadelesini vermeye devam edeceğiz. Coğrafyamızda insanların bu şekilde yaşamını yitirmesine razı olamayız” diye konuştu. Zeytun’un konuşması ardından İHD Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Aydeniz, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Ahmet Tekin’in kayıp hikayesini anlattı.
Batman
Batman’daki kayıp yakınları da İHD Batman Şubesi’nde 480’inci kez bir araya gelerek kayıpların akıbetini sordu. Bu haftaki açıklamayı İHD Şube yöneticilerinden avukat Mesut Aydın gerçekleştirdi. Güvenlik birimlerine yönelik cezasızlık politikasının devam ettiği bir süreçte bekçilere de benzer yetkiler verilmek istendiğini kaydeden Aydın, bunun da daha fazla suçun işlenmesinin önünü açacağını söyledi. Aydın, Şırnak’ın Cizre ilçesine bağlı Dirsekli köyünde Şubat 1994 tarihinde gözaltına alınarak kaybedilen Mehmet Acar’ın akıbetini sordu.
İzmir
İzmir’de ise İHD üyeleri 36 yıldır mezarı gizlenen Maksut Tepeli’nin akıbetini sordu. Konak’ta bulunan Eski Sümerbank önüne bir araya gelen insan hakları savunucularının eylemine Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve İzmir İl Eş Başkanı Kadir Baydur, İzmir KHK Platformu üyeleri katılarak destek verdi. Eylemde açıklamayı İHD Şube yöneticilerinden Caner Canlı okudu. Türkiye’de insan hakları ihlallerinin soruşturulmasını, yurttaşın adalet ve hakikate ulaşmasını engelleyen bir sistem olduğunu belirten Canlı, aynı zamanda güvenlik güçlerinin işlediği suçlarda “cezasızlık kültürü”nün yaygınlaştığını vurguladı. Bu nedenle kayıpların akıbetlerinin açığa çıkartılması, faillerinden hesap sorulması mücadelesinin engellendiğini söyleyen Canlı, 36 yıldır mezarı gizlenen Maksut Tepeli’nin dosyasında da bunun en somut örneklerinden biri olduğunu ifade etti.
İSTANBUL