Cumartesi Anneleri 822’inci haftasında 26 yıldır kendisinden haber alınamayan İsmail Bahçeci’nin akıbetini sordu.
Cumartesi Anneler, koronavirüs tedbirleri nedeniyle internet ortamında 822’inci haftasında bir araya geldi. İnsan Hakları Derneği Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon’u tarafından yapılan açıklamada bu hafta Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenci olan İsmail Bahçeci’nin akıbetini sordu.
Bahçeci’den 24 Aralık 1994 yılından itibaren hiçbir haber alınamıyor. 26 yıllık adalet arayışında CHP İstanbul Milletvekili 2019 yılında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a Bahçeci’nin akıbetini sormuştu. Oktay, cevabında “Ne tür işlemler yapıldığına dair Bakanlığımızda bilgi bulunmamaktadır” açıklamasını yaptı.
İHD’nin yaptığı açıklama ise şöyle:
İsmail Bahçeci’yi unutmadık.
Devlet, herkese ihtiyaç duyduğu adalete kolaylıkla ulaşması, haklarını etkili bir şekilde araması ve uğradıkları haksızlıkların giderilmesi için gerekli tüm imkânları sağlamakla yükümlüdür. Devletin kendi koruması altındaki bir insanın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili iddiaları etkin bir biçimde soruşturmaması ve kovuşturmaması, kayıp yakınlarının adalete erişim hakkının ihlali anlamına gelmektedir.
Türkiye’de kayıp yakınlarının yurttaş olmaktan, insan olmaktan kaynaklanan haklarını kullanma ve adalete ulaşma imkanı bulamamaktadır. Kayıp yakınları için hukuk rafa kaldırılmış, adalet askıya alınmıştır.
822. haftamızda, ailesinin 26 yıldır tüm yasal yolları kullandığı halde akıbetini ve nerede olduğunu öğrenemediği İsmail Bahçeci için adalet istiyoruz.
Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenci olan İsmail Bahçeci, Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındı, ağır işkenceler gördü. 1993 yılında hakkında yakalama kararı çıkarıldı ve polis tarafından aranmaya başlandı. İsmail’i arayan polisler Bahçeci ailesinin Avcılar’daki evine defalarca baskın düzenledi. Bu nedenle İsmail evden ayrılmak zorunda kaldı. Kardeşi Metin, İsmail’e acil durumda haberleşmek için politikayla hiç ilgilenmeyen yakın bir arkadaşının telefon numarasını vermişti.
24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci ailesini telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi “Oğlunuz gözaltında, ona sahip çıkın,” dedi. Baba Şehmus Bahçeci, hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğüne ve DGM İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkâr edildi.
Aynı günlerde polis, kardeşinin İsmail’e telefon numarasını verdiği V.D.’in işyerine baskın düzenledi. V.D., baskın sırasında işyerinde olmadığı için V. D.’nin ağabeyi gözaltına alınarak İstanbul Terörle Mücadele Şubesine götürüldü. Şubede kendisine kardeşinin telefon numarasının yakalanan bir ‘örgüt mensubunun” üzerinde çıktığı söylendi. 1995 Ocak ayında Ankara’da gözaltına alınan bir kişi, sorguda kendisine: ‘Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz’ denildiğini kamuoyuna duyurdu. Ayrıca 24 Aralık 1994 tarihinden sonra Bahçeci Ailesi’nin evine bir daha hiç polis baskını yapılmadı.
İsmail’in arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü düzenledikleri kampanyalarla konuyu ülke ve dünya kamuoyuna taşıdı. Ailenin emniyet, savcılık ve hükümet nezdinde yaptığı tüm başvurular sonuçsuz bırakıldı. Gözaltı işlemini reddeden devlet yetkilileri, İsmail Bahçeci’nin hayatını korumaya yönelik önlemleri almadı. Yargı makamları olayla ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve etkili soruşturma yapmadan dosyayı kapattı.
Son olarak, İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 23 Mart 2019 tarihli soru önergesi ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a “İsmail Bahçeci’nin
akıbeti nedir?” sorusunu yöneltti. Oktay adına Adalet Bakanlığı verdiği cevapta “Ne tür işlemler yapıldığına dair Bakanlığımızda bilgi bulunmamaktadır” açıklamasını yaptı. Bu baştan savma cevap, dosya üzerindeki karartmanın 26 yıldır kesintisiz sürdüğüne de işarettir.
822. haftamızda, iktidar ve yargı makamlarına, İsmail Bahçeci’nin akıbetini, bedeninin bulunduğu yeri ve bu insanlığa karşı suçun tüm sorumlularını açığa çıkarma görevini yerine getirme çağrısında bulunuyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin İsmail Bahçeci için ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 123 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.
Diyarbakır: Resul Arslan’ın akıbetini sordu
Diyarbakır’da kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Şube üyelerinin “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenledikleri eylemlerinin 620’ncisi, salgın kısıtlamaları dolayısıyla bu hafta yine online gerçekleştirildi. Her hafta bir kayıp hikayesinin hatırlatıldığı eylemde, bu kez Haziran 1997 yılında Mardin’in Dargeçit ilçesinin Bağözü köyünde askerler ile PKK’liler arasında çıkan çatışma sonrası kendisinden bir daha haber alınamayan engelli Resul Arslan’ın akıbeti soruldu.
Arslan’ın kaybedilmesi hikayesini İHD Yönetim Kurulu üyesi Ercan Yılmaz anlattı.
Yaşanan çatışma sonrası Arslan’a ulaşılamaması üzerine İHD Diyarbakır Şubesi’ne başvuran ailesinin verdiği bilgileri paylaşan Yılmaz, olay günü güvenlik güçleri ile PKK’liler arasında çıkan çatışma esnasında akli dengesi yerinde olmayan ve psikolojik tedavi gördüğü ifade edilen Arslan’ın evden pijamalı ve terlikle dışarı çıkmasının ardından kendisinden bir daha haber alınamadığının belirtti.
1997’den beri haber alınamıyor
Bazı görgü tanıklarının Arslan’ı çatışma bölgesine yarım saat uzaklıktaki Ilısu Köyü yakınında bulunan mezarlık civarında gördüklerini, ancak çatışma sonrası bölgeye yönelik askeri operasyon yapıldığı için aile bireylerinin Arslan’ı aramaktan vazgeçtiğini söyleyen Yılmaz, şunları kaydetti: “Adı geçen bölgede PKK militanları ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada yer alan korucuların anlatımına göre ise, çatışmada yaşamını yitiren 7 kişi olduğu belirtilmiş. Resul Aslan’ın ailesi, gömülü olan 7 kişinin arasında çocukları Resul Arslan’ın da olabileceği şüphesini taşımaktalar. Ailesi, o tarihten beri Resul Aslan’dan bir daha haber alamadı.”
HABER MERKEZİ