Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemlerinde Güçlükonak Katliamı’nda katledilen 11 kişinin faillerini sordu
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerini 980’inci haftasında Galatarasay Meydanı’nda bir araya geldi. Bu haftaki eylem öncesinde de İstiklal Caddesi’nin tüm sokakları gözaltı araçları ve polisler tarafından kapatıldı.
Eyleme Cumartesi Annesi/İnsanı’nın yanı sıra Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Meclisi, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi üyeleri ile çok sayıda hak savunucusu katıldı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları ellerinde karanfil ve kayıp yakınlarının fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı’na yürüdü. Bu haftaki eylemde, Şirnex’in (Şırnak) Basa (Güçlükonak) ilçesinde 28 yıl önce gözaltına alındıktan sonra bir minibüs içerisinde yakılarak katledilen 11 kişinin faillerini soruldu.
Açıklamayı Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu.
‘Toplumsal hafıza için mücadele ediyoruz’
Yüzlerce insanın gözaltında kaybedildiği bu topraklarda hiçbir fail ve sorumlu cezalandırılmadığını belirten Ocak, “İnkar ve cezasızlık siyaseti, kayıplarımıza ve adalete ulaşmamızı imkansız kıldı. Her Cumartesi Galatasaray’dan bu söylediklerimizi doğrulayan kayıp dosyalarını kamuoyu ile paylaşıyor ve gerçeklerin toplumsal hafızada yer alması için mücadele ediyoruz” dedi.
Güçlükonak Katliamı
980’inci haftalarında, 28 yıl önce gözaltına alınan 11 kişinin bir minibüs içerisinde ateşli silah ve işkence ile yakıldığı Güçlükonak Katliamı için adalet istediklerini söyleyen Ocak, yaşananları şu sözlerle anlattı: “Devletin resmi kayıtlarına da geçen Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu’nun raporuna göre, 1996 yılının 10-12 Ocak tarihleri arasında askerler, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın düzenledi. Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç’u gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar Taşkonak Jandarma Taburu’na götürüldü. Köylüler burada ağır işkence sonucunda öldürüldü. 15 Ocak 1996 tarihinde de Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner’i arayan jandarma, gözaltında tutulanları serbest bırakacaklarını, onları almak için tabura bir minibüs göndermelerini istedi. Durumdan şüphelenen Öner, sürücüyü yalnız göndermek istemedi.
Toplu halde gömüldüler!
Korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz ve Lokman Özdemir’i de yanına alarak Ramazan Nas’ın kullandığı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburu’na gitti. Tabura gelen korucular da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı, başlarına da çuval geçirildi. Ramazan Nas’ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol askerler tarafından trafiğe kapatıldı. Minibüs bir noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Ardından minibüs önce silahla tarandı. Atılan roketler sonucu minibüsün içindeki 10 kişinin bedeni kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan sürücü de taranarak öldürüldü. Adeta kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi. Üzerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü.”
AİHM Türkiye’yi mahkum etti
Katliamı araştırmak üzere Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu’nun bir heyetle olay yerine gittiğini belirten Maside, “Heyetin ulaştığı bilgi ve tanıklıklar resmi açıklamalar ile tümüyle çelişiyordu. Heyet ulaştığı bütün bilgi, bulgu ve belgeler ışığında kamuoyuna, “Bu katliamı devlet güçleri yapmıştır” açıklamasında bulundu ve raporlarıyla birlikte Diyarbakır DGM, Olağanüstü Hâl Bölge Valiliği ve Genelkurmay’a başvurdu.
Savcılıklara suç duyurusunda bulundu. Ancak yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan davada ise Türkiye, etkin soruşturma yükümlülüğünü ve ailelerin ulusal bir merci önünde etkili bir yola başvurma haklarını ihlal ettiği için mahkum oldu” sözlerini kullandı.
‘Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz’
980’inci haftalarında adli ve siyasi makamlara seslenen Ocak, “Dönemin Devlet Bakanı Adnan Ekmen ve dönemin Şırnak İl Jandarma Merkez Bölük Komutanı Yüzbaşı Özcan Tozlu’nun devlet bağlantısına işaret ettiği Güçlükonak Katliamı’nda yaşananlar konusunda sorumluluk almanızı talep ediyoruz” çağrısı yaptı.
Tüm kayıplar için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini ifade eden Ocak, “Devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
‘Barışın gelmesini istiyoruz’
Açıklamanın ardından söz alan gözaltında kaybedilen ve katledilen Ahmet Kaya’nın kızı Emine Kaya, “Başımıza ne geldiyse dilimiz Kürtçe yüzünden geldi. Yıllarca Galatasaray Meydanı’na gelip oturduk ama herhangi bir ses duyamadık. Biz bugün bu duruma karşı ses çıkarılması ve barışın gelmesini istiyoruz” sözleriyle seslendi.
‘Unutmuyoruz’
Ahmet Kaya’nın bir diğer kızı Leyla Kaya da, babasının askerler tarafından gözaltına alınmasına henüz küçük yaşta iken tanıklık ettiğini belirterek, “Biz asla unutmuyoruz ve adaletin yerine gelmesini istiyoruz” dedi.
Eylem, Cumartesi Anneleri / İnsanları’nın hafıza mekanları olan Galatasaray Meydanı’na karanfillerini atması ardından sona erdi.
HABER MERKEZİ