Cumartesi Annelerinin 701’inci hafta etkinliği için yolu kesen polis, yürüyüşe izin vermedi. Polislerin yolu kestiği noktada açıklama yapan anneler, 20 Ağustos 1992’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Mehmet Ertak’ın akıbetini sordu.
Devlet güçleri tarafından öldürülen ve kaybedilenlerin akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri’nin 701’inci hafta eylemi polis tarafından engellendi. İnsan Hakları Derneği(İHD) İstanbul Şubesi’nde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, kayıp yakınları, Cumartesi İnsanları yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri, buradan Galatasaray Meydanı’na doğru yürüyüşe geçti. Kitlenin önün İstiklal Caddesi’ne çıkan Büyük Parmak Kapı sokağında kesen polis, meydana izin vermeyeceklerini söyledi. Bunun üzerine Cumartesi İnsanları, oturma eylemi başlattı. Galatasaray’a izin verilmediyse eylemelerini oldukları yerde yapacaklarını belirten Cumartesi Anneleri, 20 Ağustos 1992’de gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Mehmet Ertak’ın akıbetini sordu. Açıklamayı Cumartesi İnsanı Maside Ocak yaptı.
‘Gözaltına alınması inkar edilmişti’
Şırnak’a bağlı Rezuk Mezrasında yaşayan 32 yaşındaki 4 çocuk babası Mehmet Ertak’ın, bölgedeki bir kömür ocağında işçi olarak çalıştığını hatırlatan Ocak, “Mehmet Ertak daha önce 2 kez gözaltına alınarak ağır işkenceler gördükten sonra serbest bırakılmıştı. 20 Ağustos 1992 tarihinde, aynı iş yerinde çalıştıkları 3 akrabası ile birlikte işten eve dönmek üzere yola çıktı. Bindikleri araç kontrol noktasında resmi giyimli polislerce durduruldu. Kimlik kontrolü sonrasında Mehmet Ertak gözaltına alınarak Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Beraberinde bulunan 3 akrabası Mehmet Ertak’ın gözaltına alındığına, 6 kişi de gözaltında işkence edilirken gördüğüne tanıklık etti” dedi. Baba İsmail Ertak’ın savcılığa başvurduğunu ve tanıkların gördüklerini savcıya anlattığını dile getiren Ocak, olayın soru önergeleriyle Meclis’e taşındığını ancak ailenin yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldığını ve Ertak’ın gözaltına alındığının inkar edildiğini ifade etti.
‘Türkiye mahkum edilmişti’
Ocak, “Şırnak Emniyet Müdürlüğü emrinde ‘sorgu elemanı’ olarak çalışan JİTEM personeli Murat İpek, 1997 yılında yaptığı itiraflarında, ‘Mehmet Ertak’ı Şırnak Emniyet Müdürü Necati Altuntaş ve Terörle Mücadele Şubesi Müdürü Mehmet Kaplan’ın emriyle öldürüp gömdük’ dedi. Yaptıkları tüm infazların dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan’ın bilgisi dahilinde gerçekleştiğini söyledi” diyerek iç hukukta sonuç alınamayan dosyanın Avukat Tahir Elçi tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdığını vurguladı. Ocak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Mehmet Ertak’ın gözaltında ölümünden ve bedeninin kaybedilmesinden Hükümetin sorumlu olduğu ve buna devlet yetkililerinin neden olduğu sonucuna vardığını ve Türkiye’yi oy birliği ile mahkûm ettiğini anımsattı.
‘Ertak ve Elçi için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz’
Mehmet Ertak’ın kaybedilmesinden sorumlu olanları sıralayan Ocak, “Mehmet Ertak’ın akıbeti açıklanıncaya ve onu kaybedenler evrensel hukuka uygun olarak yargılanıncaya kadar bu dosya bizim için kapanmayacak. Bu davanın avukatı Tahir Elçi de Mehmet Ertak gibi katledildi ve 143 haftadır dosyasında hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Mehmet Ertak ve Tahir Elçi için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti.
Açıklama yapıldığı esnada polisler sık sık “Dağılın yoksa müdahale ederiz” şeklinde anons yaptı. Açıklamanın ardından kitle tekrardan İHD’ye geçti. Eyleme destek için gelen çok sayıda siyasi parti temsilcisi ve yurttaşlar İHD önünde bekleyişlerini sürdürerek destek mesajlarını iletti.
Kaynak: MA