Cumartesi Anneleri eylemin 918’nci haftasında 27 yıl önce Kerboran’da (Dargeçit) işkenceyle katledilen 7 kişinin faili olan 18 sanığın cezalandırılmasını istedi
Cumartesi Anneleri/ İnsanları, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için her hafta düzenledikleri eylemin 918’incisini online yaptı.
Bu haftaki eylemde 29 Ekim – 8 Kasım 1995 tarihleri arasında Mardin’in Kerboran (Dargeçit) ilçesinde askerler ve korucular tarafından yapılan ev baskınlarında 2’si çocuk 6 kişinin gözaltına alındıktan sonra işkenceyle öldürülmesine neden olan ve günümüzde “Dargeçit Jitem Davası” olarak bilinen olayda kaybettirilenler için adalet istendi. Eyleme birçok kayıp yakını katılırken, açıklamayı İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şube Yöneticisi Hicran Erdinç yaptı.
Fincancı için adalet
Erdinç sözlerine tutuklanan Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın durumuna dikkat çekerek başladı. Erdinç, “Fincancı’nın tutuklanması yargının hukuksuz kararlarının son örneği oldu” diyerek, Fincancı için adalet aradıklarını belirtti.
Kerboran’da yaşananlar
Erdinç, daha sonra 27 yıl önce Kerboran’da askerler ve korucular tarafından yapılan ev baskınlarında birçok insanın gözaltına alınarak Dargeçit Jandarma Taburu’na götürüldüğünü ve ardından serbest bırakıldıklarını anımsattı. Ancak serbest bırakıldıkları belirtilmesine rağmen Davut Altunkaynak (12), Seyhan Doğan (13), Nedim Akyön (16), Mehmet Emin Aslan (19), Abdurrahman Olcay (20), Abdurrahman Coşkun (21) ve Süleyman Seyhan (57) evlerine geri dönemediğini söyleyen Erdinç, ailelerin yakınlarını sorduğu jandarmanın “Sorgu sonrası serbest bırakıldılar, dağa gitmişler” cevabı verdiğini dile getirdi. Erdinç, olaydan 4 ay sonra 6 Mart 1996 tarihinde, Süleyman Seyhan’ın kafası olmayan yakılmış bedeninin bir kuyuda bulunduğunu aktardı.
Bilgi veren jandarma da kaybettirildi
Erdinç, Seyhan’ın cansız bedeninin bulunmasından iki gün sonra taburda yaşananlar hakkında “üst makamlara aktarma potansiyeli taşıdığı” gerekçesiyle, Dargeçit Jandarma Taburu’nda görevli uzman çavuş Bilal Batırır’ın da kaybettirildiğini belirtti.
Serbest bırakıldılar
Erdinç açıklamasının devamında şunları söyledi: “2012 – 2013 ve 2015 tarihleri arasında tanık beyanlarına dayanarak yapılan kazılar sonucunda, gözaltına alınan kişilerin ağır işkence izleri taşıyan kemiklerine ulaşıldı. Savcılığın hazırladığı iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. Dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin’in de aralarında bulunduğu 18 sanık hakkında ‘taammüden öldürmek’ suçundan dava açıldı. Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 7 kişi ve uzman çavuş Bilal Batırır’ın nasıl ve kimler tarafından kaybedildikleri tüm detaylarıyla mahkeme kayıtlarına geçti. Dava dosyasında sanıkların sorumluluğuna işaret eden birbiriyle tutarlı çok sayıda tanık beyanı ve bu beyanları destekleyen deliller yer almasına rağmen mahkeme; sanıklar hakkında ‘kesin delile ulaşılmadığı’ gerekçesiyle beraat kararı verdi.”
Karara şaşırmadık
Gözaltında kaybedilen Abdurrahman Coşkun’un ağabeyi Mehmet Coşkun ise, tüm sanık beyanlarına ve delillerle rağmen sanıkların cezalandırılmamasına şaşırmadıklarını belirtti. Ülkede adalete olan inançlarının kalmadığını ifade eden Coşkun, “Hukukun olmadığını biliyorduk ama yine de başvurumuzu yapmıştık. Devlet delil varsa cezalandıracağını söylüyordu ama bu davada elimizde deliller olmasına rağmen sanıkları beraat etti” dedi.
İSTANBUL