704. haftada da Galatasaray Meydanı’na gitmelerine izin verilmeyen ve polis müdahalesine maruz kalan Cumartesi Anneleri, “Bizi dört duvar arasında sıkıştıramazlar. Galatasaray Meydanı bizim” dedi.
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’na yürümek isteyen Cumartesi Anneleri, 704’üncü haftasında da polis müdahalesiyle karşılaştı. Cumartesi Anneleri, polisin yasak kararına ve polisin müdahalesine ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube’sinde açıklama yaptı.
‘Cumartesi Anneleri’nin bir parçasıyız’
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, gözaltında kaybetmenin insanlığa karşı bir suç olduğunu belirterek, bu suçların açığa çıkarılmak zorunda olduğunu söyledi. Adalet ihtiyacının devlet tarafından karşılanması gerektiğinin altını çizen Yoleri, “Devlet bunu bugüne kadar yapmadı. Fakat son kayıp bulunana kadar, kayıpların akıbeti açıklanana kadar ve adalet sağlanana kadar bu mücadele devam edecek. İnsan hakları savunucuları olarak biz de Cumartesi Anneleri’nin bir parçasıyız. Ve her zaman yanındayız” diye konuştu.
‘Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz’
Yoleri’nin ardından söz alan 19 Ekim 1995’te gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun, Cumartesi Anneleri’nden Hanife Yıldız ile Galatasaray’a karanfil bırakmaya gittiğini söyledi. Tosun, “Bugün Hanife Anne ile karanfil bırakmaya gittiğimizde Galatasaray’ın eyleme kapalı olduğunu söylediler. Biz geçerken bariyerin ötesine attık. Karanfillerimizi gözaltına aldılar. Bu analara İHD kapısı önünde işkence yaşattılar. Bizi içeriye sokmaya çalıştılar. Biz analar birbirimizin önüne yığıldık. Bu analardan neden korkuyorlar? Biz kayıplarımızı istiyoruz. Onlar ne istiyor bizden? Galatasaray’dan asla ve asla vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti.
‘Oradan vazgeçmeyeceğiz’
Polis müdahalesine rağmen her koşulda basın açıklamasını okuduklarını ifade eden 1980 kayıplarından Hayrettin Eren’in kız kardeşi İkbal Eren ise, “Polisler bizi içeriye sokmaya çalışarak ‘gidin’ dedi. Bir şey kulağımda çınlıyor. Besna’nın sesini hiç unutmayacağım. Besna, ‘Bana babamı verin ben gideceğim’ dedi. Bundan daha net, daha ne söylenebilir ki? Biz orada kayıplarımızı her hafta orada andığımızda sanki mezarlık ziyareti yapıyormuşuz gibi hissediyoruz. Sevdiklerimizin için bir şey yapıyoruz. Asla sevdiklerimizden ve oradan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘O alan bu ülkenin hafızası’
700’üncü haftadan sonra Cumartesi Anneleri’nin yasaklandığına işaret eden Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun ise, “1990’larda da yasaklamaya çalıştılar. Ben o zaman 12 yaşındaydım. Annemin saçlarından sürüklediler. İşkence uyguladılar. 20 yıl sonra aynı şiddeti ben görüyorum. Nasıl annelerimiz her alanda mücadele ettilerse biz de onların direnişinin devamcısı olarak mücadeleye devam edeceğiz. Suç işleyen bizler değiliz. Suç işleyen devletin kendisidir. Tek başımıza kalsak bile dört duvar arasında sıkıştıramazlar. O alan bizim. O alan bu ülkenin hafızası” dedi.
Kaynak: MA