Cumartesi Anneleri, eylemlerinin bin 12’nci haftasında gözaltında kaybedilen Abbdurrahim Demir’in akıbetini sordu
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri eylemlerinin 1012’ncisini gerçekleştirdi. Ellerinde kırmızı karanfil ve kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarının yer aldığı dövizleri taşıyan Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde Abdurrahim Demir’in akıbetini sordu.
‘Hakikat inkar ediliyor’
Türkiye’de devletle bağlantılı suçlar konusunda adalet arayışının önündeki en büyük engelin hakikatin inkâr edilmesi olduğunu belirtilen açıklamada, “Tanıklara, belge ve delillere rağmen, güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bedenleri ıssız yol kenarlarında, kimsesiz mezralarda veya asit kuyularında bulunan ya da hiç bulunamayan kayıplarımızla ilgili başvurularımız, kayıtlara ‘soyut iddialar’ olarak geçirildi. Bu inkâr siyasetinin yarattığı cezasızlık sonucu, gözaltında kaybetme emrini verenler, suçu icra edenler ve suça göz yuman yetkililer yargılanmadılar; aksine korundular. Kayıpların akıbetlerini açığa çıkaracak, fail ve sorumluları cezalandıracak adli süreçler işletilmedi, gerçeklerin ortaya çıkması engellendi” denildi.
29 yıldır gözaltına alındığı inkâr edilen Abdurrahim Demir’in akıbetinin açıklanması ve adaletin sağlanması talebiyle bir araya geldikleri belirtilen açıklamada, Demir’den haber alamadan yaşamını yitiren annesi Kesriye Demir ve kardeşi Mehmet Demir’in sesi oldukları söylendi.
‘Kardeşime ne oldu?’
Demir’İn hikayesinin okunduğu açıklamada şu ifadelere yer verildi :
,“Abdurrahim, 17 Ağustos 1995 tarihinde Mardin Ömerli’den Adana’ya gitmek için bir yolcu otobüsüne bindi. Yaklaşık bir saat kadar yol aldıktan sonra, otobüs Mardin Kızıltepe Şavalet kontrol noktasında askerler tarafından durduruldu. Kimlik kontrolü yapan askerler, Abdurrahim’i otobüsten indirerek gözaltına aldı. Olaya tanıklık edenler, Demir Ailesi’ne gözaltına alınan Abdurrahim’in, Şavalet Jandarma Karakolu’na götürüldüğünü söyledi. Karakola giden anne Kesriye Demir’e ise ‘Biz böyle birini almadık’ cevabı verildi. Yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Abdurrahim Demir’den bir daha haber alınamadı. Anne Kesriye Demir, 20 yıl boyunca yolunu beklediği oğlunu bulamadan, akıbetini öğrenemeden; ağabeyi Mehmet Demir ise 23 yıl boyunca Galatasaray’dan sorduğu ‘Kardeşime ne oldu?’ sorusuna bir cevap alamadan aramızdan ayrıldılar. Adli makamlara sesleniyoruz: Abdurrahim Demir dosyasında 29 yıldır süren cezasızlığa son verin ve etkin bir soruşturma başlatın. Kaç yıl geçerse geçsin, Abdurrahim Demir için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz”
‘Kayıplarımızın akıbetini açıklayın’
Ardından konuşan gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, kayıplarını bulmadan yaşamını yitiren annelerin mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulayarak, yakınlarının akıbetinin açıklanması çağrısında bulundu.
Eylemde son olarak abluka altındaki Galatasaray Meydanı’na, gözaltında kaybedilenlerin anısına karanfil atıldı.
Êlih
İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 646’ncı haftasında Gülistan Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama yaptı. “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” pankartının açıldığı eyleme, insan hakları savunucularının yanı sıra kayıp yakınları ile çok sayıda kişi katıldı.
Bu haftaki eylemde Ağustos 1994’te, Êlih merkeze bağlı Zorava köyündeki evinden alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik’in hikayesini şube yöneticisi Rezan Baytar okudu.
İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik’in hikayesi şu şekilde: “Eşim İbrahim Çelik ve oğlum Edip Çelik Êlih’e bağlı Zorava köyünde ikamet ederken, gece saat 20.00 sularında sivil giyimli uzun namlu silahlı 4 kişi evimize gelerek eşim ve oğlumu sordu. Eşim ve oğlum dışarı çıkıp onlarla görüştükten sonra birlikte bahçeye indiler. Bahçede konuşurlarken ben de onlara bir şeyler ikram etmek için içeri girdim. 15 dakika sonra bahçeye indiğimde hiçbir kimseyi bulamadım, komşulara sordum onlardan da gören olmamıştı. Ertesi gün Batman İl Jandarma Karakoluna gidip yazılı başvuruda bulundum. Gözaltında olup olmadığını sordum. ‘İbrahim ve Edip Çelik gözaltında değil’ dediler. O günden sonra ikisinden bir haber alamadım.
Kaybettiklerimize ait birer mezarları olsa belki kabullenirdim bu acıyı. Maalesef acımız ilk günkü gibi taze.”
Açıklama oturma eyleminin ardından son buldu.
Colemêrg
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, “kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla eylemlerinin 134’üncü haftasında Gever ilçesinde bulunan Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Bu haftaki eylemde 2006 yılında Dağlıca’da koyunlarını otlattığı sırada katledilen İslam Terkoğlu’nun failleri soruldu.
İHD Kayıplar Komisyonu üyesi Eren Baskın, Terkoğlu’nun katledildiği olayı hatırlatarak, “İslam Terkoğlu, 23 Kasım 2006 tarihinde yanındaki arkadaşı Reşit Soydan ile gün boyu topladıkları odunları bir kamyonete doldurdu. Gece 23.00 sularında Yüksekova’ya doğru yola çıktılar. Yol güzergahı üzerinde aracın önü askerlerce kesildi, herhangi bir uyarı yapılmaksızın araca ateş edildi ve İslam Terkoğlu olay yerinde ağır bir biçimde yaralandı. Reşit Soydan ise şans eseri yara almadan kurtuldu. Vurulan Terkoğlu’nun sivil olduğunu anlayan kolluk kuvvetleri her ne kadar hastaneye sevkini sağlamaya çalışılmış olsa da Terkoğlu yolda hayatını kaybetti. Aynı saatlerde Hakkari Valiliği ‘iki teröristin etkisiz hale getirildiği’ ile ilgili açıklamada bulundu. Lakin Reşit Soydan götürüldüğü jandarma taburundan adliyeye sevk edilmeksizin serbest bırakıldı. Terkoğlu ailesinin hukuki açıdan yapmış olduğu tüm başvurular ret edildi. Böylelikle Terkoğlu’nun akıbeti faili meçhul bırakıldı” diye konuştu.
Kaynak: JINNEWS , MA