Şırnak’ta kesilen ağaçlar, biyokütle santralleri, çimento fabrikaları ve ağaç sanayi üretimlerine taşınıyor. Diğer yandan Çarşamba ve Erdemli’de yaşanan katliamlar farklı boyutlarda sürerken, yağma nedenleri kesişiyor
Şırnak’ın Besta bölgesi ile Cudi ve Gabar dağlarında askerlerin gözetiminde korucuların ağaç katliamı sürerken, bu ağaçlardan korucular ve askerlerin nemalandığı belirtiliyor. Kesilerek katledilen ağaçlar ise Biyokütle Enerji Santralleri’ne (BES), yakma tesisleri ile çimento farbrikalarına taşındığı söyleniyor. Ağaç katliamlarına karşı gelişen tepkilere karşı katledilen ağaçların TIR’larla taşınırken dikkat çekmemesi amacıyla brandayla örtülürken mızrak çuvala sığmıyor. Diğer yandan Türkiye’nin dört bir yanında süren ağaç katliamları ile Kürt coğrafyasındaki katliamlar arasında nedenler açısından bir kesişme yaşanırken önemli farklar var.
Kahreden sessizlik!
Korucular tarafından kesilerek katledilen binlerce ağaç, TIR’larla Antep, Urfa ve Maraş gibi kentlere taşınarak satılıyor. Kent halkı ve kamuoyunun tepkilerine rağmen sürdürülen ağaç kıyıma karşı kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan başvurularda sessizlik sürerken Meclis’e verilen soru önergelerine ise yanıt verilmiyor. Tüm bu katliamın kesintisiz sürüyor olması birçok soruyu gündeme getirirken, Türkiye’nin farklı alanlarında kesimlere gerekçe oluşturulduğu görülüyor. Kürt coğrafyasında süren katliamalara ise yetkililerin takındığı sessizlik kahredici boyutta sürüyor.
Günlük 2 milyon lira
TIR şoförleri, üstü örtülü şekilde ve dikkat adına katliam alanından ve kentten geçişlerinde tek tek geçiş yapmaları bir stratejinin uygulandığı ve katliamın bir avuç yağmayı beslerken, katliamlar planlı ve teammüden gerçekleşiyor. Her gün 40-50 kamyonla katledilen ağaçları taşıyan kamyon ve TIR’ların ağaç taşıma kapasitesi yaklaşık 35-40 ton civarında ve yağmacılar ton başı 1200-1500 lira civarında ve günlük ciroları yaklaşık 2 milyon liraya denk geliyor. Bu yağmadan elde edilen kirli paranın nasıl paylaşıldığı noktasında ise henüz bir bilgi yok.
Katliamlar sermaye için!
200 kilometrekarelik devasa alandaki bütün ağaçlar kesiliyor. Bu katliam bölgede sömürge hukukunun önemli bir göstergesi olarak öne çıkarken, enerji santralleri ile kolkola yürütülen katliam alanları insan ve diğer canlıların yaşam alanları işgal edilerek, insandan ve ağaçlardan boğaltılan alanlar maden şirketlerinin yeni bir yağma süreci olarak işletiliyor. Antep, Urfa ve Maraş’ta toplam 8 adet Biyokütle Santralleri ile çimento fabrikalarının yakıt ihtiyacının yanı sıra sunta ve MDF vb. üreten ağaç sanayisinin de katliamlarla desteklendiği görülüyor.
Ormanlar da büyük tehlikede!
Türkiye’de elektrikte arz fazlasının oluşmasına karşın enerji santrallerinin her türünü destekleyen iktidarın son yıllarda biyokütle enerji sanatrallerine de yol verdiği görülüyor. İktidar bitkisel atıklardan enerji üretileceği iddiasını yaparken, bu santrallerde dünyanın ve Türkiye’nin her türden zehirli-zehirsiz ve lastik atıklarının yakılmasının önü yasal düzenlemelerle açıldı. 2016 yılında alınan kararla, “İthal edilmemek kaydıyla; kentsel atıkların yanı sıra bitkisel yağ atıkları, tarımsal hasat atıkları dâhil olmak üzere tarım ve orman ürünlerinden ve bu ürünler ile atık lastiklerin işlenmesi sonucu ortaya çıkan yan ürünlerden elde edilen kaynakları ve sanayi atık çamurları ile arıtma çamurlarının” yakılabilmesi sağlanırken, ağaç sanayisi döviz kurlarındaki artış sonrası ağaç ithalatını keserken gözlerini yerellerde bulunan ormanlara dikmesi orman varlığını büyük bir tehlike altına sokuyor.
Samsun Kocadağ’da ağaç katliamı
Geçtiğimiz günlerde Samsun Kocadağ’da ‘Orman gençleştirme çalışması’ iddiasıyla başlatılan ağaç katliamı devam ediyor. Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP) Sözcüsü Mehmet Özdağ, Türkiye’de ormanların ortasına kurulan taş ocakları ve seyreltme çalışmalarıyla göz göre göre yok edilen Samsun Kocadağ her geçen gün biraz daha tahribata uğratılıyor. Kocadağ’da kesilen ağaçların Çarşamba’da kurulan biyokütle santralinde yakıt olarak kullanıldığını söyleyen Özdağ, MDF Sanayicileri’nin ve biyokütle santrallerinin bu konuda çok büyük talepleri olduğunu, yurdun dört bir yanında bu nedenle ağaç katliamı yapıldığını belirtti.
Her yıl binlerce ağaç kesiliyor
Samsun’un Atakum ilçesinde bulunan, yaklaşık bin 350 metre rakımlı Kocadağ ormanları, son yıllarda taş ocakları, orman içine açılan geniş yollar, bakım ve gençleştirme çalışması adı altında yapılan kesimler nedeniyle adeta göz göre göre yok ediliyor. Samsun Orman İşletme İl Müdürlüğü bakım ve gençleştirme çalışması yaptıklarını iddia ediyor. SAMÇEP Sözcüsü Özdağ ise, gençleştirme adı altında ormanların yok edildiğini belirterek, “Resmi kurumlardan ileri sürülen bahaneler doğru değil. Göz göre göre ormanlar yok ediliyor. Türkiye’de orman ürünleri sanayisi yılda 12 milyon metreküp ürüne ihtiyaç duyuyor. Daha önce ithalat ile karşılanan ürünler, döviz kuru-TL arasındaki farkın açılması ile birlikte artık yurt dışından karşılanamıyor” dedi.
Toroslarda ardıçlar katledildi
Mersin’in Toros dağı eteklerinde 70 ila 500 yıllık 700 bin ardıç ağaçlarının 40 bininin kesilmek istenmesine karşı Erdemli’de kesimi önlemek için girişimde bulunan yurttaşların çabaları sonuç vermemiş ve kateledilen ağaçlar Biyokütle Enerji Santrali’ne taşınmıştı. Ayrıca toroslarda açılan mermer madenleri için Erdemli’de toplam 1247 dönüm ormanlık alan maden şirketlerinin talebi ile 1 Kasım 2021 günü MAPEG’de ihale edilmiş olması, maden ve enerji şirketlerinin birlikte devlet organlarının desteği ile gerçekleştirdiklerine işaret ediyor.
EKOLOJİ SERVİSİ