Öcalan şahsında aslında tüm Türkiye toplumunun tecride alındığını söyleyen HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, tecridin kırılmasıyla toplumun da özgürleşeceğini belirtti. Farisoğulları CPT’nin sessizliğini de eleştirerek, tecritte sorumluluğu olduğunu söyledi
Çözüm Süreci döneminde düşünceleri ve söylemlerinin topluma ulaşması için devletin tutulduğu İmralı Adası’na heyetler gönderdiği PKK lideri Abdullah Öcalan, sürecin AKP hükümeti tarafından sonlandırılmasından bu yana kimse ile görüştürülmüyor. Halkların Demokratik Partisi(HDP) Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, Öcalan’a dönük tecridi ve CPT’nin bu durum karşısındaki sessizliğine dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu. Uluslararası güçlerin Öcalan’ın fikirlerinin Ortadoğu’da yayılmasını istemediğini dile getiren Farisioğulları, aslında İmralı’ya konulduğu 1999 yılından bu yana kendisine uygulanan ağır tecritle hem uluslararası hem de iç hukukun ayaklar altına alındığını ifade etti. Tecridin “kabul edilemez” olduğunu söyleyen Farisoğulları, çözüm sürecini hatırlatarak, Öcalan’ın Türkiye ve Ortadoğu halklarının barış içerisinde yaşaması için gösterdiği çabalara dikkat çekti. Farisoğulları şöyle dedi: “Ortadoğu genelinde bugün 5 bin yıllık merkezi iktidar ve devlet mantığını esas alan güçler ile demokratik toplumcu güçler arasında bir mücadele yürütülüyor. Sayın Öcalan’ın bu konudaki perspektifleri ve fikirleri ise bazı güçleri rahatsız etti. Bundan kaynaklı da uluslararası güçler Öcalan’a yönelik bir komplo gerçekleştirdi. Bu demokratik modernitenin toplumsallaşmasının önüne geçilmesi için yapılan bir operasyondu. İmralı sisteminin gardiyanlık görevi ise Türkiye’ye verildi.”
‘Komplo, savaşın başlangıcı’
Ortadoğu’da bugün 3. Dünya Savaşı’nın yaşandığını belirten Farisoğulları, bunun başlangıcının ise, Öcalan’a yönelik 9 Ekim’de yürürlüğe konulan uluslararası komplo olduğunu ifade etti. Farisoğulları, 2015 yılında başlatılan ağır tecridin de yine Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmeye çalışan hegemonik güçlerin onayıyla yapıldığını vurguladı. CPT’nin de tecritte büyük payı olduğunu kaydeden Farisoğulları, “CPT bu uğursuz ve lanetli duruma karşı sessizliğini sürdürüyorsa ve herhangi bir çabanın içerisine girmiyorsa uygulanan mutlak tecrit ve işkenceden birinci dereceden sorumludur” dedi. Öcalan’a dönük tecrit ile aslında tüm Türkiye toplumunun tecride alındığını söyleyen Farisoğulları, Öcalan üzerindeki tecridin kırılmasıyla toplumun da özgürleşebileceğinin altını çizdi.
‘Herkes tavır almalı’
Tecride karşı mutlak çözümler üretmek amacıyla parti olarak önümüzdeki dönemde DTK ile birlikte konferans ve çalıştaylar organize edeceklerini paylaşan Farisoğulları, devletin tüm aygıtlarını arkasına alarak zulüm, inkar ve imha politikaları uygulayan AKP-MHP ittifakına karşı seslerini yükselteceklerini kaydetti. Farisoğulları, ahlaki tutuma sahip tüm kesimleri de tecride karşı tavır almaya ve ortak mücadele yürütmeye davet etti.
Hiçbir haber alınamıyor
En son 5 Nisan 2015’te İmralı’ya giderek Öcalan ile görüşme gerçekleştiren İmralı heyeti üyelerinin adaya gidişlerine sürecin bozulmasıyla bir daha izin verilmedi. Öcalan’dan haber alınamaması üzerine Diyarbakır’da aralarında milletvekillerinin de bulunduğu 50 ismin açlık grevi başlatması üzerine kardeşi Mehmet Öcalan 11 Eylül 2016’da İmralı’ya götürülerek PKK lideri ile görüştürüldü. Öcalan, 1.5 yıl sonra kardeşi aracılığıyla kamuoyuna gönderdiği mesajda şunları söylemişti: “Eğer devlet samimi olsaydı bu sorun çözülürdü, bu kadar insan ölmezdi. Bu ölümler nedeniyle uyuyamıyorum. Bu ölümleri bu ülke hak etmemiştir. Eğer devlet hazırsa iki adamını buraya gönderir. Bu sorun ağır bir sorundur. Bizim projelerimiz hazır. Bu kör bir savaştır. Kimsenin kimseyi yeneceği bir savaş değildir. 30- 40 yıldır devam ediyor. 80 yıl daha devam edecek belki. Artık bu kan, gözyaşı dursun. Bu çözüm tek taraflı olmaz, en büyük taraf devlettir. Eğer çözüme işaret ederlerse bu sorun çözülür.” Öcalan, aynı mesajında aydınlara, demokratlara ve siyasi partilere Kürt sorununun çözülmesi için bir an önce harekete geçmeleri çağrısında da bulunmuştu. O tarihten bu yana ne avukatları ne de aile bireylerinin Öcalan ile görüşmesine izin verilmedi. 28-29 Nisan 2016 tarihlerinde İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’na gerçekleştirilen ziyarete ilişkin Avrupa Konseyiİşkenceyi Önleme Komitesi(CPT)tarafından hazırlanan rapor ise, Türkiye’nin izniyle Afrin operasyonu sırasında yayımlandı. CPT’nin 2 yıl sonra açıkladığı rapora, güncellikten uzak olması ve yanlış çıkarımlara sebebiyet vermesi nedeniyle itiraz eden Öcalan’ın avukatları, raporladıkları hukuksuzlukları CPT’ye göndererek,İmralı’nın yeniden ziyaret edilmesini istedi. Ancak herhangi bir ziyaret yapılmadı.
DİYARBAKIR