PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik yeni avukat yasağı kararını değerlendiren avukat Dinç, CPT’nin üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguladı
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Bursa 2. İnfaz Hakimliği, PKK Lideri Abdullah Öcalan ve İmralı’da tutulan Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’a avukatları ile 6 ay görüş yasağı kararı verdi. Kararın 23 Eylül’de alınmasına rağmen 2 Ekim’de açıklanması ise dikkat çekti. Yasağın zamanlamasını, iktidarın ne yapmak istediğini, CPT’nin İmralı koşullarına ilişkin sadece açıklamalarla sınırlı kalışını, Abdullah Öcalan’ın vasisi ve avukatı olan Mazlum Dinç ANHA’ya değerlendirdi.
Türkiye’de 2016’da OHAL ilan edildikten sonra daha Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) yayınlanmadan OHAL’in ilk uygulamasının Bursa İnfaz Hakimliği kararıyla Öcalan’a yönelik devreye konulduğunu hatırlatan Dinç, şöyle dedi: “27 Temmuz 2011’den itibaren ‘gemi bozuk’, ‘hava muhalefeti’ gibi fiili gerekçelerle engellenen avukat görüşmeleri hakkında Bursa İnfaz Hakimliği tarafından hukuki bir temeli olmamasına rağmen avukat görüşmelerinin yasaklanması kararı alındı. Bu hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı olan avukat görüşme yasağı kararları daha sonra 6 ayda bir yenilenerek uygulanmaya devam etti. Ancak Leyla Güven’in başlattığı ve giderek Türkiye ve dünyanın birçok yerine yayılan açlık grevlerinin etkisiyle, Nisan 2019 tarihinde Bursa İnfaz Hakimliği tarafından alınan avukat görüşme yasağı kararı kaldırıldı. Bizzat Adalet Bakanı açıklama yaparak görüşme önünde bir engel kalmadığının taahhüdünü verdi ve Mayıs 2019 tarihinde, 8 yıl aradan sonra ilk kez Sayın Öcalan avukatlarıyla görüşebildi. Ancak Sayın Öcalan avukatlarıyla sadece 5 görüşme yapabildi. 7 Ağustos 2019 görüşmesinden sonra avukatların görüşme talepleri cevapsız bırakılmaya başlandı ve görüşmeler tekrar fiili olarak engellenmeye başlandı.”
Tecritte ısrar
23 Eylül 2020’de Bursa İnfaz Hakimliği hukuka aykırı kararlarına bir yenisini ekleyerek, Öcalan ve diğer üç tutuklu hakkında, 2005-2009’da Öcalan’a verilmiş disiplin cezalarını gerekçe göstererek 6 aylık avukat görüş yasağı kararı aldı. Yasağa ilişkin Dinç şöyle konuştu: “Zaten fiili olarak engellenen avukat görüşmeleri hakkında bu kararın alınması, İmralı’da asgari de olsa kendi hukuklarına uyacakları ve avukat görüşmelerinin gerçekleşeceği konusunda devlet yetkililerinin verdikleri taahhütlere uymadığı ortaya çıkıyor. Sayın Öcalan üzerinde yıllardır sürdürülen mutlak tecrit politikasının sürdürülmesinde ısrarcı olunacağının resmi olarak ilanı anlamına da geliyor.”
Zamanlama tesadüf değil
Dinç, AKP-MHP iktidarının, HDP’ye yönelik operasyon zamanına denk getirilen avukat yasağı kararının tesadüf olmadığının altını çizerek, “Müvekkilimiz Sayın Öcalan’a yönelik tecrit ağırlaştırıldıkça, Kürtlerin siyasi temsilcilerine ve örgütlü yapılarına yönelik gözaltı, tutuklama ve saldırılara hız verildiği, savaş ve çatışmanın derinleşmesi sonucunda yüzlerce insanın yaşamını yitirdiği güvenlikçi politikalar devre sokulmaktadır. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit biraz hafifletilip, Sayın Öcalan’ın fikirlerinin sınırlı da olsa dışarıya ulaştığı dönemlerde ise Türkiye’de ve bölgede kangrenleşen sorunların çözümüne, barış ve demokrasinin gelişeceğine dair umut gelişmektedir. Dolayısıyla Sayın Öcalan’a yönelik yeni avukat yasağı kararıyla HDP’ ye yönelik gözaltı operasyonunun aynı döneme denk gelmesi tesadüfi değildir. Sayın Öcalan’ın çözüm ve yaşatma siyasetine karşı devletin, tecrit, çözümsüzlük ve ölüm politikasında ısrarcı olduğunun mesajıdır” dedi.
CPT üzerine düşeni yapmalı
CPT’nin iktidarın yasalara aykırı olan bu kararına derhal müdahale ederek, İmralı sisteminin kökten kaldırılması için sorumlu bir duruş alması gerektiğini belirten Dinç, devamla şöyle konuştu: “CPT yayınladığı raporda, OHAL’den sonra, İnfaz Hakimliği tarafından İmralı Cezaevi’nde tutulan Sayın Öcalan ve diğer üç tutsağın, dış dünyayla temaslarda (yazışma dahil) tam bir yasak uygulanması nedeniyle durumun daha da kötüleştiği, hücre koşullarında tutulduklarına dikkat çekti. CPT tarafından böyle bir durumun kabul edilemez olduğu ve uluslararası insan hakları belgelerine ve standartlarına açıkça aykırı olduğu vurgulanmıştır. CPT, Türk yetkililerine, Sayın Öcalan ve diğer üç tutsağın istedikleri zaman avukat ve aileleriyle görüşebilmeleri konusunda adım atmaya ve yasaklama kararlarına son vermeye çağırmıştı. Ancak İnfaz Hakimliği tarafından verilen bu kararla Türk yetkililerinin, bu raporda belirtilen önerilerin aksine İmralı Cezaevi’nde uyguladıkları hukuk dışı işkence ve tecrit sisteminde ısrarcı olduklarını ortaya koymaktadır. İmralı adasında, Türkiye’nin kendi yasalarını dahi uygulamadığı, uluslararası sözleşmelerin ve uluslararası merci kararlarının geçerliliğinin olmadığı İmralı İşkence Sistemi’ne karşı Avrupa Konseyi, AİHM ve CPT rapor açıklamaktan ve karar almaktan öteye gidip aldıkları bu kararların uygulanması ve İmralı İşkence Sistemi’nin kökten ortadan kaldırılması için üzerlerine düşeni yapmaları gerekir.”
1 yıl önceki ‘Yol Haritası’ gerekçe yapılmıştı
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ilişkin alınan görüş yasağı kararının ayrıntıları önceki gün açığa çıkmıştı. 5275 sayılı kanunun 59. maddesi doğrultusunda alınan görüş yasağı kararı Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine alındı. Gerekçe olarak ise, Öcalan ve diğer 3 isim hakkında 2005 ve 2009 yılları arasında verilen hücre cezaları ile yine Öcalan’ın 2009 yılında savunmasının devamı olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) sunduğu 156 sayfalık “Yol Haritası”na dair Cezaevi Disiplin Kurulu’nun aldığı karar gösterildi.
İSTANBUL