CPT’nin Abdullah Öcalan’a yönelik süren mutlak tecridin ortağı olduğunu ifade eden avukat Mahmut Şakar, ziyaretlerine rağmen İmralı Adası’ndaki koşulların kötüleştiğini söyledi
Komplo ile İmralı’da sürdürülen sistematik tecrit arasında bir bütünselliğin olduğunun altını çizen Şakar, CPT’nin ilk ziyaretine dikkat çekerek, bu durumun tek başına 25 yıllık İmralı sisteminin ana noktasını oluşturduğunu ifade etti. Şakar, CPT’nin İmralı’daki sistemin meşruiyetini yeniden kurmak istediğinin altını çizdi.
CPT’nin durduğu bu pozisyonun önemsiz olmadığını vurgulayan Şakar, “Sayın Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesi ya da cezaevinde kalan diğer tutsaklarla daha fazla iletişim olanaklarının olması, aile ve avukat görüşmelerinin sağlanması gibi CPT’nin taleplerini elbette biz de olumlu karşılıyoruz. Ancak temel mesele şu; CPT kendisi bu raporlarının arkasında durabilecek bir yaklaşıma sahip değil” dedi.
‘Sistem giderek kötüleşiyor’
CPT’nin raporlarına rağmen koşulların düzeltilmediğine dikkat çeken Şakar, şöyle devam etti: “2019 raporunda da ‘aile avukat görüşleri sağlansın’ diyor ama bunun için ne yapıyor? CPT, kendi iddialarının arkasında durmuyor. Bizim temel eleştirimiz budur. CPT’nin varlığı İmralı sistemi içerisinde bizim lehimize, müvekkilimizin lehine, Sayın Öcalan’ın lehine, arkadaşların lehine bir avantaj yaratmıyor. Tamam gidebiliyor, bu iyi. İzin almadan gidebilecek bir kurum, 9 kez de gitmiş, iyi ama bu sonuç doğurmuyor. İlk günden itibaren Sayın Öcalan’ın yanına giden avukatlardan biriyim, bugüne kadarki gözlemlerime dayanarak söylüyorum; sistem giderek kötüleşti. Sistem bir kötülük eğrisi ile yürüyor. İmralı sistemini 99’dan 2023’e kadar ele aldığımızda, giderek kötüleşen bir sistemden bahsediyoruz.”
‘CPT gidişatın ortağı’
CPT’nin de bu gidişatın ortağı olduğunun altını çizen Şakar, “9 defa siz İmralı’ya gidiyorsunuz, ama sistem hep kötüleşiyor. Demek ki sizin bir etkiniz yok. Sistemi iyileştirecek bir gücünüz yok ya da isteğiniz yok. Ya gücünüz yok ya da istemiyorsunuz. Ama sonuçta böylesi bir kurumun yetkileri var, hareket alanları var, arkasında dayandığı bir Avrupa Konseyi var. CPT kararlarını uygulatamayacak bir kurum da değil. Gerçekten üzerinde durabilse, çok daha etkili olabilir” diye konuştu.
CPT’nin bu “yetki silahına” rağmen kendileriyle yaptıkları görüşmelerde ellerinin ve kollarının bağlı olduğuna dair imalarda bulunduğunu ifade eden Şakar, bu durumun gerçeği yansıtmadığını ve açıklama yapmamanın tamamen tercih olduğunun altını çizdi.
Artık serbest bırakılmalı
CPT’nin Eylül 2022’de İmralı’ya yaptığı son ziyaretin ardından hazırladığı raporu Türkiye’ye sunduğunu dile getiren Şakar, Türkiye’nin raporu hala açıklamadığına dikkat çekti. Şakar, Türkiye’nin daha önceki ziyaretlere ilişkin tüm raporları açıkladığını ancak büyük bir bölümünü geç açıkladığını da anımsattı. Abdullah Öcalan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına rağmen 25 yıldır tecrit altında tutulduğunu ifade eden Şakar, Öcalan’ın artık serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.
ANKARA