CPT ile sık sık görüştüklerinin ifade eden HDP Avrupa Konseyi Temsilcisi Faik Yağız, yaptıkları görüşmede İmralı’ya dair raporunu açıklamayan CPT yetkililerinin, ‘Öcalan’ın kaldığı koşullar uluslararası hukuka aykırıdır’ dediğini aktardı
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 29 aydır haber alınamıyor. Hafta iki defa yapılan aile ve avukat görüş yasağına ilgililer olumlu olumsuz cevap verilmezken, gelinen aşamada İmralı tecrit sistemini “mutlak iletişimsizlik” haline dönüştürdü. Abdullah Öcalan ile İmralı’da bulunan diğer tutuklular Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar’ın ailelerinin yaptığı tüm başvurular sistematik hale getirilen “disiplin” adı altında verilen cezalarla reddediliyor.
İmralı’da yaşanan tecrit durumuna karşı Asrın Hukuk Bürosu, 24 yıllık süreçte onlarca defa Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’ne (CPT) başvuruda bulundu. Abdullah Öcalan’ın avukatları, özellikle avukat görüş yasağının uygulandığı 27 Temmuz 2011’den bu yana geçen 12 yılda CPT’ye en az 49 başvuru yaptı. Tüm bu başvurulara karşı CPT, sorumluluğunu yerine getirmedi.
Abdullah Öcalan’a yönelik mutlak tecridin kırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması talebiyle Kuzey ve Doğu Suriye’de toplanan 2 milyon 646 bin 211 imza, CPT ve Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne (OHCHR) teslim edildi. Ancak CPT ve OHCPR şimdiye kadar harekete geçmedi.
CPT ile sık sık görüşmeler gerçekleştiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Avrupa Konseyi Temsilcisi Faik Yağız, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridi ve CPT’nin tutumunu değerlendirdi.
Yağız, Abdullah Öcalan’ın başta Kürt halkı olmak üzere tüm Ortadoğu halklarının yanı sıra dünya halkları içinde çok önemli biri olduğunu ifade ederek, Abdullah Öcalan’ın hem bir siyasi lider olduğunu hem de bilge ve düşünür olduğunun altını çizdi. Yağız, İmralı’da Abdullah Öcalan’dan 29 aydır hiçbir şekilde haber alınamamasının halkların endişesine neden olduğunu söyledi.
CPT arayı bozmuyor!
Türkiye’nin derinleştirdiği mutlak tecrit sisteminin hukuka aykırı olduğunu vurgulayan Yağız, siyasi olarak değerlendirdiği tecritle devletin kendi yasalarını çiğnediğini ifade etti. Uluslararası güçlerin tecridi onayladığını dile getiren Yağız, uluslararası bir kurum olan CPT’nin tecride dair tutumuna ilişkin şunları söyledi: “CPT bahse konu olan ülkeyle ilgili raporu o ülkenin onayıyla açıklayabilir. Tabi hakkında rapor hazırlanan ülke, uzun süre o raporları açıklamama gibi tavır içerisine girerse, CPT elbette o raporu açıklayabilir. Biz Avrupa’da CPT yetkilileriyle 3-4 ayda bir muhakkak görüşüyoruz. Onlara bu durumu ilettik ama CPT’nin o ülkeyle ilişkilerini ve diyaloğunu bozmak gibi bir risk alması gerekiyor. Mesela en son bize, ‘Biz Türkiye ile diyaloğun kesilmesi riskini göze alamıyoruz. Onun için onların onayı olmadan raporu açıklayamıyoruz’ demişti. Tabi dediğim gibi Türkiye CPT’nin faaliyetlerini boşa çıkarıyorsa, raporu açıklayabilir. Çünkü rapor kendilerinde.”
AİHM kararı siyasidir
Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye getirildiğini hatırlatan Yağız, İmralı sisteminin uluslararası güçlerin sistemi olduğunu kaydetti. Yağız, “Hatırlarsanız, Öcalan yakalandığında dönemin başbakanı Bülent Ecevit, ‘Öcalan’ı bize neden teslim ettiler anlayamadık’ demişti. Bugün İmralı’da yaşananlarda uluslararası güçlerin belirleyici rolü var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bazı kararları vardı, o kararlar da siyasal güçlerin etkisindedir. Örneğin AİHM’in verdiği bir kararı uygulama ve onu takip etme görevi Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nindir. Bakanlar Komitesi de siyasi bir kurumdur. Bu kurum üyesi olan ülkelerin Dışişleri Bakanları’ndan oluşuyor, bunlar da mahkemenin verdiği kararları uygulamakla görevlidir. Bugüne kadar mahkemenin Öcalan için verdiği birçok kararı uygulamadığını da gördük” diye belirtti.
CPT: İmralı hukuka aykırı
CPT yetkilileriyle birçok kez görüştüklerini yineleyen Yağız, “Onların dile getirdikleri de bizim söylediklerimize çok yakın. Hatta benzeşiyor ve çoğu sefer tekrara düşüyor. Genelde ‘Biz konunun üzerinde duruyoruz, biz Türkiye ile diyalogdayız’ diyorlar. Mesele 2019 yılında İmralı’ya dair açıkladıkları raporda yer alan tecrit ve İmralı koşullarına ilişkin tespitlerini yineliyorlar ve diyorlar ki ‘Öcalan’ın kaldığı koşullar uluslararası hukuka aykırıdır. Bunun aşılması için diyalogayız’ diyorlar” diye aktardı.
Tecridin aşılmasıyla Türkiye’nin ülkenin demokratikleşebileceğini ifade eden Yağız, başta Kürt halkının ve dostlarının Avrupa Birliği’nin tüm kurumlarına baskı uygulamak, eylem ve etkinlikleri geliştirmeyi sürdürmeleri gerektiğini belirtti.
Haber: Ergin Çağlar / MA